Bakkal amca, bakkal amca (Ne var)
Yağın var mı (Var var)
Unun var mı (Var var)
Şekerin var mı (Var var)
Ne duruyorsun? (Ne yapayım)
Helva yapsana, helva yapsana
Helva yapsana vay vay helva yapsana
Türkücü Mahmut Tuncer tarafından söylenen bu türküyü 7’den 70’e herkes bilir. Herkesin bildiği bu Bakkal Amca türküsünün sözleri bu aralar dilimde pelesenk olmuş gibi.
Türkücülüğe merak saldığımı ya da başladığımı sanmayın. Türküleri sevmeme rağmen böylesi bir sesle böyle bir şeyi yapmam imkânsızdır. Bu türkünün neden dilime dolandığını anlatayım sizlere.
Ne zaman günlük yaşamda erişilebilirlik ve ulaşılabilirlikle ilgili bir sorun karşımıza çıksa işte bu türkünün sözleri aklıma gelir ve söylenmeye başlarım.
Yıllardır yaşadığımız bu sorunlarla ilgili çözüm getirilmesini yetkililere iletmeye çalıştıysak onlardan duyduğumuz sözlerin havada kalmasıyla yine bu türkünün sözleri aklıma gelir ve söylenmeye başlarım.
Yaşadığımız sorunlara çözüm getirilmesi birçok kurum ve yetkililerin asli görevleri arasında bulunmasına rağmen nedense hep sorunlar baştan savsaklanır, ötelenir.
Yıllar önce 1994 yılında dernek olarak ilk mücadeleye başladığımız günlerde sorunlarımızı yetkililere ilettiğimizde yasal dayanağın olmadığını ve bu nedenle ödenek temin edemeyeceklerini söylerlerdi. Ki olur olmaz birçok konularda ödenekler bulunurken bizlere bulunmaması engellilere verilen değerin bir göstergesi miydi bilemiyorum.
Mücadeleye başladıktan yıllar sonra 2005 yılında 5378 sayılı Engelliler Kanunu çıkarıldı.
Kanun çıkarıldı çıkarılmasına da günlük hayatımızı derinden etkileyen erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik sorunlarının çözümü için 7 yıllık süre konulmuştu.
Konulan bu süre hiç bitmeyecek ve zaman hiç geçmeyecek diye düşünerek bir arpa boyu yol almayan idarecilerin vurdumduymazlığıyla 2012 yılına geldiğimizde doldu.
Bu da yetmezdi yasaları görmezden gelerek sümen altı eden sorumsuz, vurdumduymaz idarecilere. Bir kıyak daha yapalım denilerek 7 yılık süre uzatmalarla 1 yıl direkt 2 yılda dolaylı olarak uzatılarak 10 yıla kadar uzatıldı.
2015 yılına geldiğimizde verilen bu kıyak süreninde göz açıp kapayana kadar gelip geçtiğini ve yine yol alamadığımızı gördük.
Şu anda 2018 yılındayız. Verilen uzatmalı sürelerle 13’cü yılda doldu. Aradan koskoca 4.745 gün, 676 hafta, 156 ay, 52 mevsim ya da 13 yıl gibi bir zaman gelip geçti.
Bu kadar zaman geldi geçti de ne değişti peki?
13 yıl süre içerisinde erişilebilirlik ve ulaşılabilirlikle ilgili her yıl bir soruna çözüm mü getirildi? Bu güne kadar 13 tane sorun mu giderildi? Ya da 13 tane ilimiz erişilebilir veya ulaşılabilir hale mi getirildi? Ne oldu dersiniz?
Kocaman bir HİÇ oldu. Evet, kocaman bir HİÇ oldu. Maalesef ki bu konularda bir arpa boyu yol alamadık. Yerimizde sayıp durduk.
Anayasa’ysa Anayasa’da başta eşitlikle ve pozitif ayrımcılıkla ilgili maddeler var.
Uluslar arası sözleşmelerse başta Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok sözleşmeler ile altına imza atarak taraf olduğumuz kararlar var.
Kanunlarsa başta 5378 sayılı Engelliler Kanunu olmak üzere birçok kanun maddeleri var.
Tüzükler, yönetmelikler, genelgeler varda var. Hangi birini sayalım. Siz deyin bir tane biz diyelim yüz tane.
Engellilerle ilgili bu kadar mevzuat varken ne yazık ki bunları uygulayacak, hayata geçirecek iradeye sahip bir tane yetkili yoktur.
Şimdi neden bu türkünün dilimde yer ettiğini anladınız mı? Ortada Anayasa var, yasa var, yönetmelik var, genelge var ancak bu yasalara uyacak ve bunları hayata geçirecek bir tane idareci yok. Bakın size anlatayım derken türkü yine aklıma düştü. Bu anlattıklarıma hak veriyorsanız gelin bu defa birlikte söyleyelim.
Bakkal amca, bakkal amca (Ne var)
Yağın var mı (Var var)
Unun var mı (Var var)
Şekerin var mı (Var var)
Ne duruyorsun? (Ne yapayım)
Helva yapsana, helva yapsana
Helva yapsana vay vay helva yapsana