Meşru olduğu sürece ne iş yaptığınız önemli değil, asıl önemli olan onu nasıl yaptığınız. Yaşadığınız şehirde aynı işi yapan yüzlerce insan vardır; ama herkesin tercih ettiği kişiler birkaç tanedir. Bu birkaç kişiyi araştırırsanız hepsinin ortak özelliğinin yaptıkları işi en güzel şekilde yapmak olduğunu görürsünüz. İyi olana her zaman itibar edilir.

Yükselmek isteyen bir devlet, vatandaşlarına işlerini en iyi şekilde yapmayı öğretsin yeter.Bir zincirin sağlamlığı en zayıf halkanın sağlamlığı kadardır. Kim hangi işi yapıyorsa o iş ona emanettir. İşleri baştan savma yapmak, o işe ihanettir. Arabamızı tamirciye emanet ediyoruz; evlerimizi ustalara, giysilerimizi terzilere, gıdalarımızı çiftçilere, çocuklarımızı öğretmenlere, şehrimizi belediye başkanlarına … Bunlardan yalnız biri işini kötü yapsa diğer işlerin hepsinde aksama olur. Arabamız iyi tamir edilmezse önemli bir toplantıya giderken arabamız bozulur ve randevumuza yetişemeyiz; evimiz sağlam inşa edilmezse yağmurlu ve fırtınalı bir havada odalarımız su içinde kalır, bütün işimizi bırakıp mahvolan evimizle ilgileniriz; sağlam dikilmeyen bir giysi en hassas bir ortamda birden sökülür, en kısa zamanda orayı terk etmek zorunda kalırız.

Bir mıh (çivi) bir savaş kaybettirir. “Bu nasıl olur?” demeyin. Bu mıh bir nalın çivisiyse, bu nal bir atın nalıysa, bu at da bir askerin atıysa, bu askerde büyük bir ordunun başında askerleri yöneten çok yetenekli bir komutanın atıysa işler bir anda tersine döner. Eskiden mıh savaş kaybettirebiliyordu, bugün ise bir cıvata savaş kaybettirebilir; arabanın fren balatasını monteleyen bir cıvata…

Çocuklarımızı eğitirken onlara görev bilincini aşılamalıyız. Öncelikle kendi yataklarını kendileri toplasınlar, odalarını kendileri düzenlesinler. Ebeveynler çocuklarına merhamet ediyorlar ve onlara hiçbir iş yaptırmıyorlar, aslında onlara en büyük kötülüğü kendiler yapıyorlar. Hiçbir iş yaptırılmayan, hiçbir sorumluluk verilmeyen çocuklarımız, büyüdüklerinde her görevden kaçacak ve istemeyerek aldığı görevi de lakıyla yerine getiremeyecektir.

Ne yazık ki yaptığı işi tam yapmamak, ülkemizde yaygın bir anlayış haline gelmiş durumda. Karşımızdaki kişinin ihmalkârlığı normal karşılanmakta ve ondan bunun hesabı sorulmamakta. Böylece işini iyi yapan kişileri bulmakta zorlanmaktayız. Bundan hem kişisel olarak hem de devlet olarak çok zarar görmekteyiz. Elektronik eşyalardan tutun en küçük mekanik eşyalara kadar yabancı markaların tercih edilmesi bu durumun açık bir göstergesidir. Yattığımız yerden “vatan, millet, Sakarya” edebiyatlarıyla vakit geçirmek kimseye bir şey kazandırmaz, gerçek milliyetçilik ve gerçek vatanseverlik canla başla çalışmakla olur. Gelin kendimize ve ülkemize bir iyilik yapalım, yaptığımız ve yapacağımız işleri tam yapalım, yani adam gibi…
( Yarım Doktor Candan, Yarım Hoca Dinden … başlıklı yazı Abdullah GÜNDEM tarafından 2.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu