İçimin çapasında bir mercanım
Büyüttüğüm bitkilerin de isim annesi.
Hoşlukların sedasıyım
Şiir başıma neler açtığım değil hani
Şiirin ruhumdaki yaraları ihlali söz
konusu.
Konduramadığım sıfatlar var
İçimdeki lahit öyle diyor.
Yere göğe sığdıramadığım insanlar var:
Ben kozamda muhalif bir böceğim:
Aklımın iplerine takılı
Sıra dışlığımın da özeti her
yazdığım.
Azınlıkları seviyorum
Çünkü ben tek başına bir azınlığım.
Azanlardan olmadım hiç
Rabbimin sunumunda kelebek
kanatlarıma
Sordum her içime kurt düştüğünde.
Örtündüğüm değildi aşk
İçimde ördüğüm o uzun hikâye.
Bir kızın aşkıydı aslında hayata
duyduğu inanç
Kızılcık şerbetinin de ilahını içtim
her gece
Ve muteber bir ölümle kucaklaştım
aklım sıra
Yazdığım her şiirde.
Güftemle muhatabım
Öldürücü gücüne yenik düştüğüm
evrenin
En yakın şahidiyim ölüme.
Öldüğüme şahidim
Sevdiklerim çok yakın olsa da ölüme
Kucakladığım acıya razıyım
Onların yerine kanat açmayı dilediğim
Her mezarlığı yuva bildim kendimce
Başımı okşayan bir mezarlık bekçisi
Belki annemin lavanta kokan başörtüsü.
İçimin gizemine demirledim
demirleyeli
Kaçtım ben usulca
Görünmezliğimin kalesi düşmesin diye
Sustum ve uyudum sakilce.
Andığım değildi
Ar damarımda kutsalım
Ve en yakınım
Nasıl ki şah damarımdan yakın…
Muhalifim içimdeki yetime
Yeter ki;
Öksüz kalmayayım hani olur da
Ölüm atlarken sırasını
Atamadığım duygu mu kaldı sizce?
İçimdeki cenneti cehenneme çeviren
Bunca insanı ben çok sevmiştim oysa
Sonra kendimden nefret etmeyi görev
bildim.
Lanetin ucunda asılı bir kelebekten
Bile inceydi ellerim.
Şimdime de muhalifim yarınım hepten
kursağımda
Takılı.
Aklımın beyitleri sır küpü
İçimin iştigali ise hep kimsesizlik.
Hazanın ilk meyvesiyim
Eylül benim yaşadığım tek mevsim.
Ne gelen oldu ne giden
Eylül dışında hep terk edilendim ben.