Bizim ülkemizde sanırım en çok sorulan sorulardan birisidir '' Hemşerim memleket nere?''
Benim için cevabı oldukça zor bir sorudur bu. Çünkü baba tarafından Kars- Kağızman'lıyım ama Kağızman'ı hiç bilmem. Anne tarafından Trabzon- Sürmene'liyim ama bırakın Sürmene'yi Karadeniz sahillerinde Kandıra'dan ilerisini bilmem. Doğum yerim Ankara olmakla birlikte Ankara'yı da hiç bilmem dersem yalan olmaz. Velhasılıkelam benim bir memleketim yok ya da tüm Türkiye benim memleketim.
İşin doğrusu yakın zamana kadar kendimi bu konuda tek sanıyordum. Değilmişim meğerse. Hani öyle pek de övünülecek bir durum değil ama hayvanlar aleminden bir canlının bencileyin memleketinin neresi olduğu bir türlü tespit edilemiyormuş.
Memleketi tespit edilemeyen bu hayvancağız ülkemizde genel olarak hindi diye tanınmakla beraber bazı yörelerde culuk da deniliyor kendisine. Bu arada '' Kel Fatma '' namıyla da meşhurdur.
Evet, Hırıstiyan alemi ve Noel denince akla gelen ilk canlı olan bu kümes hayvanı ülkemizde aşağı yukarı her yerde yetişmekle beraber '' Hindi '' deyince aklımıza Kandıra gelir genel olarak.
İyi hoş da memleketimizde en çok Kandıra'da üretttiğimiz bu hayvana neden Hindi demişiz?
Bunu aslında bizim millet olarak kendi yetiştirdiğimiz veya ürettiklerimizi yabancı adlarla anma merakımıza yorabiliriz. Mesela mis gibi Bolvadin kirazı piyasada '' Napolyon Kirazı '' diye satılır. Oysa Napolyon belki de hayatında kiraz yememiştir. Bizim cânım Finike portakalları piyasada ya Washington ya da Yafa portakalı diye satılır. Amasyamızın ya da Isparta'mızın elmaları bakmışsın Golden ya da Starking olmuş. Dünyaya biz Türklerin tanıttığı pideyi bugün pizza olarak yabancı markalarla yiyoruz. Yahu Taşköprü'müzün sarımsağını bile Garliç diye kakalıyorlar bize...Vesaire...
Bizim atalar her nedense Hindiyi pek benimsememişler. ''Bu hayvan Türk olamaz. Hiç Türk'e benzer tipi yok. Olsa olsa Hindistan'dan gelmiştir '' diye düşünmüşler ve bu masum hayvana ''Hindi'' demişler.
Bir rivayete göre de Hindi '' Şimdi'' kelimesinin Ege şivesindeki söylenişinden kaynaklanıyormuş. Egeli çocuklar '' Kabaramazsın Kel Fatma, anan gözel sen çirkin'' diye kızdırdıkları bu hayvanın kabarmasını beklerken '' Aha hindi ( yani şimdi) kabaracak '' diye diye hayvanın adı ''Hindi '' kalmış.
İyi de Hintlilerin bir kısmı da bu hayvana '' Tarki'' diyorlarmış. Yani Türk...
Hatta Hindi, Hindistan'ı ikiye bölmüş. Bir kısım Hintliler ''Tarki'' derken bir kısmı da '' Piru '' diyorlarmış. Yani Peru...Hindinin anavatanının Peru olduğunu düşünüyorlarmış.
Şimdi biliyorum ''İngilizcede Hindi Turkey, yani Türkiye olarak yazılıyor '' diyeceksiniz. Evet doğrudur ama daha oraya gelmemize çok var.
Evet, biz Hindi diyoruz, Hintliler Tarki derken araya Fransızlar girmiş ve onlar da Hindi'ye 'Poulet d’Inde' yani 'Hindistan Tavuğu' demişler.
Fransız '' Hindistan Tavuğu '' der de İngiliz durur mu?'' İngiliz de '' Halt etmişsin sen ey Fransız! '' dedikten sonra bu hayvanın adını söylemiş: Turkey Cock ( Yani '' Türk Horozu '' )
İngilizler uzun bir süre Turkey Cock dedikten sonra '' Çock'' u atmışlar sadece ''Turkey '' kalmış.
Ama durun daha bitmedi.
Hollandalılar da bu hayvanın Hintli olduğunu düşünüşler ve ona '' Kerela Tavuğu '' demişler. ( Kerela Hindistan'ın Güneyinde bir yerleşim yeriymiş.)
Ancak Hollandalılara da Malezyalılar itiraz etmiş ve '' Ne münasebet kardeşim ! Bu hayvan sizin ırkınızdan geliyor'' dedikten sonra adını da söylemişler: '' Ayam Blander'' ( yani Hollanda Tavuğu )
Kamboçya, Malezya'ya itiraz etmiş. '' Hayır, ne Hintli, ne Hollandalı. Bu hayvan bal gibi Fransız'' diyerek olaya müdahil olmuş ve onun adı ''Moan barang'' dır. Yani '' Fransız Tavuğu '' Demiş.
Görüldüğü gibi Hindi sadece İngilizlerin nazarında erkek ( Horoz ) diğer devletlerin nazarında hep tavuk...
Ruslar bu hayvana bakıp bakıp '' Lan oolum bunun neresi Türk? Bu bal gibi de Hintli'' demişler ve adını ''İndeyka'' koymuşlar. Buna karşılık Yunanlılar biz Türklerin '' Lan bu Hintli '' dememize rağmen sırf bize gıcıklık olsun diye '' Yok vire...Bu hayvan aynen sise benzer. O bakımdan da bis ona Tourkia deris '' diyerek Türk düşmanlıklarını bir kez daha ortaya koymuşlar.
Peki bütün bu karışıklığın asıl sebebi nedir?
İnanmayacak ve '' Sami Hoca yine uyduruyor'' diyeceksiniz ama asla değil. Bu karışıklığın altında da aslında Vatikan, ABD, ve Yahudi parmağı var. Yeminle...
Yıl 1492.
Kristof Kolomb denen kefere Amerika Kıtasını keşfeder. ( Aslında Amerika'yı keşfeden o değildir ya neyse..Biz, senelerdir bize anlatıldığı gibi anlatalım.)
Amerikayı keşfeder ama burayı Hindistan zanneder. Hatta ölürken bile keşfettiği yerin Hindistan olmadığını söyleyenlere inanmamıştır.
Her neyse... Bulduğu yerin Hindistan olduğunu nasıl kanıtlayacak? Tabii ki oradan getireceği bir kaç materyalle. İşte bu materyallerin başında Kızılderilier gelir. Kolomb, Hintli zannettiği bir kaç Kızılderiliyi getirir. Ancak sadece Kızılderililer değil elbette. Bol miktarda hindi de getirir. Lakin sponsoru olan İspanya Kralı Ferdinant ve Kraliçe İzabella bu gelen hediyeleri beğenmezler. '' Al bunları götür '' derler.
Kızılderilileri tahminen köle pazarlarında satan Kolomb Hindileri ne yapacağını düşünürken aklına parlak bir fikir gelir: Onları papaya hediye etmek. Zaten papa da Kolomb ile tanışmak ve gezisi hakkında bilgi almak istemektedir. Zira Colomb - Daha sonraları Galile'nin yaptığını yapıp da- '' Evrenin merkezi dünya değildir. Ya incil yanılıyor ya da siz yalan söylüyorsunuz'' derse ve bunu da ispat ederse Hırıstiyanlık yerle yeksan olur.
Derken Kolomb, dünyanın gelmiş geçmiş en sapık papalarından biri olan( Bu papaların neredeyse hepsi sapıktır ama Borgia ailesi bir başka sapıktır ) Rodrigo Borgia'nın huzuruna çıkar hindileriyle. Yanında ayrıca ABD ye de birlikte gittikleri Torres adında Yahudi bir tercüman vardır.
Papa hindiyi göstererek Latince sorar? Bu nedir?
Kolomb Latince bilmediği için soruyu Torres cevaplandırır: '' Tuki''
Papa anlamamıştır?
'' Tuki de ne ?''
Torres yine cevap verir : '' Tavus Kuşu '' ( O da hindiyi bir çeşit tavus kuşu sanmaktadır. )
Zenginlerin şatolarında hatta Vatikan Sarayında bile bol miktarda tavus kuşu olduğundan papa '' Hayır bu tuki, yani tavus kuşu değil ama ona Tuki'ye yakın bir isim verebiliriz'' der ve hindiye latince ismini koyar : Turcia
İşte o gün bu gün biz ne kadar '' Yok ooolum o Hint kökenlidir. O yüzden de adı hindidir'' desek de Avrupa'da ve Amerika'da ''Türkiye '' anlamına gelen değişik söyleniş şekilleriyle anılır hindi. En yaygın şekliyde de ''Turkey'' olarak...
Peki hindinin memleketi nere?
Kuzey Amerika, Türkiye, Batı Afrika ve Hindistan'ın güneyi... Yani hindinin tek bir memleketi yok. Bu dört memleket de hindinin ana vatanıdır. Çünkü hindiler hep birbirlerine benzer görünseler de değişik değişik bir sürü türleri vardır.