Kirli bir nida düşüyor dudaklarından göğün. Tembel kanatlarında ölümün, dik başlı ve büyük kafalı kuşlar görüyorum geceye teneffüs eden varlıksız havanın varlık düşkünü insanlara duyduğu sitemle.

 

Kirli ellerinde o ölü çocuğun aslında masum yüreğinde iblis görünümlü iyilerin…

 

Şehir de coğrafya da çok yaslı.

 

Aslında yaşlı bir bilgenin kucaklarında dona kalan ölümüme sitemlerini hazmedemiyorum.

 

Kanıksadığım tüm hayalleri dün gömdüm.

 

Babamın mezarına yakın bir yerde de ev tuttum. Ara sıra uğrayacağız birbirimize üstelik kapıyı çalmadan buyur edeceğiz maziyi.

 

Kanatlı ilahiler doluşuyor ruhuma. Kuzu gibiyim.

 

Git, diyorlar: geliyorum.

 

Gel, diyorlar: gidiyorum.

 

İthamlarla dolu ömrüm bir de tabelası olmayan şehrin trafik lambalarına asla uymuyorum.

 

Ölmek ne güzel/miş.

 

Kırmızıya caka satan yeşil ışığı kundaklıyorum sonra da sarı ışığa taziyelerimi sunuyorum.

 

Sarılık geçirmiş bir trafik lambasından ne beklenir ki?

 

Ötenazi yaptığım muhabbet kuşlarımı gömmeye fırsat bulamadım henüz.

 

Önce iki avuç içi kadar peçete bulup saracağım gövdelerini sonra da çimento döküp donduracağım vücutlarını ve bir müzeye armağan edeceğim.

 

Bedenimi de yakabilirler artık umurumda değil.

 

Kanadı olmayan uçaklarda uçmak istiyorum terk ettiğimde şehri ve geri dönüş biletim olmadan çıkacağım bu yolculuğa.

 

Sıdkım sıyrıldı nefret dolu bakışlardan bir de kuru gürültüye pabuç bırakan kimliğimden.

 

Gün boyu içiyorum. Önce bir damacana su ardından dolapta kalan tüm bozuk sütleri.

 

Yine de ölmüyorum.

 

Işıklarda yanlışlar yapıyorum ama her ne hikmetse hiçbir vasıta ezmiyor beni hatta sırf bana çarpmamak adına sayısız araç zincirleme kaza yaptı. Ölenler var. Yaralılar yaşayan akrabalarımdan fazla.

 

Arabaların hurdaya döndüğü o kapalı yolda, tek sağlam insan benim.

 

Şehrin göbeğinde baykuş avlıyorum ve uluyan göğü titreten seslerini duyuyorum mezarlık bekçilerinin.

 

Ardışık sayılardan yaptığım zincirimle daha da yakınım ölüme aslında mezarın bitişiğindeki evimde rutubet kokan mutfağın da dolaplarında irmik saklı.

 

Ne olur ne olmaz, diye helvamı peşinen yaptım.

 

Arzı endam eden cami imamı ile derin bir sohbete dalıyorum mezarlık ziyaretimde.

 

Merdivenleri ikişer ikişer çıkıyorum ve çivileme atlıyorum buz gibi suya.

 

Merdivenler dik.

 

Aslında havuzun soğuk suyu bir ölüyü bile diriltebilir. Demek ki yanlış yapmışım yoksa kefil olduğum ölüme davetiye çıkaran bir havada ölmüş olmam gerekmez miydi?

 

İthamların zerresine tahammül edemiyorum.

 

Lastik ayakkabılarımla koşuyorum gecenin tentesinde bangır bangır müzik çalan şehir eşkıyaları ölüye bile saygı göstermezken.

 

Neşriyatın tümünde adım geçer ümidi ile baktığım sayfalarında ne kadar doküman varsa hep sağ gösterip sola vuran medeniyet yüzünden ben öldüm zaten doğduğum gün belki de iklimlere ihanet eden sadece benim hatta küresel ısınmaya sebebiyet veren yine içimin sıcağını ve sevgi pınarımı kurutanlar.

 

Göğün mateminde.

 

Aşkın da rahmetli olduğu sevgi denen memleketin kara deliğe eşlik eden o derin hüznü çok sarsıcı.

 

Kılıksız bir şiirde ya da metazori bir resimde belki de şehrin olmayan üçüncü yakasında bir durak ismi olabilirim.

 

Tembel mevsimler durağında bekliyorum ölüm denen treni.

 

İstasyonların silik tabelaları ve mideme oturan kazan kazan helva… Mealim olan hangi sözcükse peşindeyim, baba.

 

Kanatlarıma renk veren duygularım hepten hezimete uğradı.

 

Sahi, senin oralarda hava nasıl baba?

 

Yakın bir iklimdeyim ben. Yakınındayım.

 

Göğe metanet yükleyen bir sıfata da mazhar olan kayıtsız insanların ettiği ihanet sayesinde en çok ölümü arzuluyorum ve boş kollarına dolanan saçlarımı okşamanı bir de…

 

 


( Yakınındayım Baba... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu