G/öğün sitemi
Aralıklı düşüşlerin yenilgisi…
Tohum atılası düşlerin tesellisi yine
Yorgun zamanların teyidi.
Bir acıda saklı genişlik
Bir de lal sukutun surelerinde
Gıyabında ömrün derinlerde vuku
bulan…
Soytarı bir sitem
Namert gölgelerden yansıyan
Bir edimde oturup arpacık kumrusu
gibi
Dünü ne amaçla yâd eden…
Hayli yırtıcı bir kuş misali
Paralel koğuşlarda müebbet yiyen
Özlemlerin çocuksu sevinçleri
İzahı olsa keşke adabın
Bazen koyuverdiğimiz yorgun yılların
Sus payı verilen her söylemde
Ansızın yaptığımız o satır başı:
Ne kudretin ne yenilginin
Olsa keşke tek bir sureti.
Öğün arası acıkan nefsin
Derbeder vazgeçişlerin
İndinde rahmetin…
Ne gam oysa!
Yalandan seven yarenin küskün temsili
Zamandan ırak düşlerde
Mekân özürlü hayallerde
Vaka değil vakit kaybı çoğu zaman
Sevip arkası gelmeyen
Bu denli yorgun bedellerin.
Kayıp olsa da umut
Saklı kanatlarında
Ölümü gözleyen yaşlı bir kuş gibi…
Kazanım babında bir bir kürediğimiz hüznün
Meali hep mi yarından yana temenni?
Hani olur da yarası iyi olur, dercesine
Öpüp başımıza koyduğum rahmetin
Hücrelerimize sirayet eden
kutsallığın dirayeti
Adeta bir heves
Azımsanmayacak bir nefes
Olmadık gölgelerde
Sahiplendiğimiz yüreğin tecelli
bulduğu
Her hikâyede.
Yalarken evren göğün bulutlarını
Kaybolan eğrilerde
Yürümek başı dik bir güvercinden
nasiplendiğimiz
O yaşama içgüdüsü.
Yırtık yakasında yenilginin
Adeta bir broş içimizdeki hezimet
Ve apansız açan güneşin hicvinde
Yeniden doğmak kadar asil bir tepki
Ağzımızdan çıkan her hece.
Hele ki sukutun dibine vurmuşken
Dünyaya geldik geleli
Ve gitmeden son bir kez:
Seni sevdim, diyebilmek
Ne uğruna neydi kim bilir
Dokunmayan ruhuma?
Son bir gayret
Garipsenen doğasında fani yüreğin
Sonsuzu ekmek içindeki bahçeye.