Süha, o gün okulda basket oynamış ve ayağını burkmuştu. Annesi etrafından pervane, hastaneye gidelim diye ısrar eder, babası akşama eve gelir o da ısrar eder, İyiyim der hastaneye gitmeden o geceyi geçiriverirler…


Ertesi gün, akşam babası eve geldiğinde Süha’nın ayağını alçıya bağlanmış görür. Nasıl oldu diye sorar. Okulda ayağı şişmeye başlayınca yakında ki hastaneye giderler, röntgen çektirirler. Ayağında ki şişten dolayı kırık mı, çatlak mı belli olmayınca, ayağının şişi insin diye alçıya alırlar. 


Ertesi gün okul çıkışında, Süha, annesine ayağının morardığını söyleyince, oturdukları evin yakında bulunan araştırma hastanesine giderler. Doktorlar ayağını incelerler ve başkasının tedavi amaçlı alçıya aldığı bu ayağı tedavi edemeyiz, kim teşhis koyup alçıya aldıysa o hastaneye gidin derler. Bu gibi durumlarda mahkemelik çok durum oldu diyerek müdahale etmek istemezler, Hatta Süha’nın durumunu arabanın bozulmasına benzetirler ve arabayı kim onarmışsa oraya götürün derler. Anneyi bir telaş alır, ana-oğul sanki ayakta büyük bir sorun varmış gibi ağlamaya başlarlar, telaşa kapılırlar. Akşam eve gelen babayı arayarak, başka hastanelerde tedavi etme yolunu ararlar.


Yakınlarında ki özel bir hastaneye giderler, araştırma hastanesinde ki aynı bahanelerle müdahale edilmez. Alçıya alan hastaneye giderler, acilde çocuk doktoru vardır ve ben ortopedist değilim diyerek, bakamayacağını, sabah gelin söyler. Yakında bulunan tam teşekküllü hastaneye giderler, araştırma hastanesi gibi, müdahale edemeyecekleri  aynı  mazereti öne sürerler. Aynı hastanenin servisine gidip nöbetçi ortopedici doktordan ayağına bakmasını rica ederler… Bakamam der, üstelik bir sürü de fırçayı basarlar… Ayağında alçılı Süha sürünmekten beter olmuştur, oldukça acı çeker. Başkentin ortasında hiç bir hastane bu ayağa bakmak istemiyordu. Sağlık Bakanlığına şikayette bulunmak ister anne, durumu anlatır. Oradan da bunun normal olduğu söylenir. Ayakta bir sorun varsa, acilen bakılması gerekiyor ve bakılmıyordu. Köylere bile ambulans helikopterin gittiği ülkede, başkentte Sühanın ayağına bakılmıyordu. İnanılacak gibi değildi.


Tanıdıkları bir diş doktoru arkadaşını ararlar, yanında fizyoterapist arkadaşının olduğunu söyler. En son ona gösterirler. Söyledikleri içlerine su serper, ertesi gün sabah acilen bir doktora gidin deyince rahatlarlar. Şaşkınlık ve bezginlik içinde eve gelirler… Annenin ve Süha’nın gözünde yaşlar gibi dışarıda yağan yağmurda dinmiştir artık… 


Ertesi gün, alçıyı yapan hastaneye gider baba oğul. Doktor, acilen müdahale eder. Alçıyı keser. Röntgen çektirirler. Röntgende kırık yoktur ama Süha’nın bileğinde şişlik anormaldir. Süha’nın ayağına bakan doktor, kalp damar cerrahisinin de oluğu tam teşekkülü ortopedisi olan bir hastaneye gidin der. Öyle de yaparlar.


Tam teşekküllü hastanenin acile gelirler. Baba, Sühayı acilin önünde indiri. Beni arabayı park edene kadar içeride bekle der. Baba, arabayı park edecek yer arar uzun süre. Park etmek mümkün değildir, hatta imkansız gibidir. Uzaklarda bir yerde sonunda arabayı park eder… Koşa koşa acile gelir. Neredeyse yarım saat geçmiştir. Süha babasını merak etmiş, cep telefonunu okul müdür yardımcısı aldığı için başkasına rica ederek babasını aramıştı. O telaş içinde duymamıştı babası. Okullarda hasta çocuktan ki, başına her şey gelebilir, cep telefonunu almak, nasıl bir cezadır? Baba içinden bunu sorguladı o an ister istemez…


Acilde hemen kaydı yapılır, röntgen, ultrasonu çekilir. Ayakta kırık yoktur ama servisten bir doktor çağrılır o da müdahale eder… O doktor daha tecrübeli bir doktorla sorunu paylaşır  ve Çatlağa benzer bir durumun olduğu teşhisi konur. Yedi gün rapor verilir ve Süha’nın ayağı yeniden alçıya alınır. Süha’ya ayağını kıpırdatmadan kalp hizasının üstünde tutularak yatması gerektiği tembih edilir... Yapılan müdahale ve araştırma çok memnuniyet vericidir. Bir hafta sonra alçı çıkarılır ve yavaş yavaş ayak normale dönmeye başlar. Şimdilik iyi görünüyormuş. Süha geçmiş olsun canım.


Başkentte bile Allah başa vermesin sağlık önemli bir sorun. Sakın siz, siz olun bir ortopedi sorununuz olursa tam teşekkülü bir hastanede tedavi yaptırın. Acilinde ortopedici olsun…Yoksa başka hastane, eğer sıkıntı devam ediyorsa hastaya müdahale etmiyor. Siz de bir gece vakti boşa çare arar ve çok üzülürsünüz. Bu kıssa ile, o gece sanki 1970li yılları yaşar gibi hissettirdi…  Bu yaşanan olaya Sağlık Bakanlığı bir çare bulmalıdır. Doktorlara ve sağlık çalışanlarına yapılan saldırıları kınıyorum ancak, o gece yaşananları yaşayan başka biri nasıl sabırlı olurdu bilemiyorum. Yorumunuza sunuyorum.


Saffet Kuramaz

( Ayağı Burkulan Süha’nın Öyküsü başlıklı yazı safdeha tarafından 9.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu