Mağdur bir eda’yı sahiplenmeli miyim?
İnfilakında gök taşının
Seyrüseferinde elemin
Kanıtsız ve sanıksız bir ölümde
Tek maktul hep mi benlik bir ikrar?
Az sonra kopsa da kızılca kıyamet
neye yarar bunca
Dilek,
Bunca lanet sonlandırırken içindeki
ittifakı?
Mahrum kılındığıma biat
Mağlup geldiğim sudan sebeplerle.
Sevgide kusur etmeden sunmak içindeki
Bahçede yorgun çiçekler serilmişken
Yüreğin neferi her heceye
Tezat bir işkence oysa
Bunca coşkuyu yok sayan?
Ruhu bozguna uğratan
Suretlerdeki kesif ihlal,
Surelerdeki sıcak intikal.
Sahiplendiğim ne kaldı ki?
Tokuşan acılarla
İzdihama sebebiyet veren
Bir irkinti,
Onca ürkünç ve cahil mevsimi
Tetiklerken
İçindeki haznede saklı hazine
Deli fişek bir yorgunluk,
Rabıtaların sakıncalı inkârı;
Şatafatlı bir seyirci
Adına yalnızlık denen bir zümre
Kıyıma uğrasan işe yarar mı ki
Kıyamın uğruna öldüğüne
Kimseler tanık olmazken?
İtiraflardan cayıp
Aşkın hudutlarında yanıp
Belki bir kıvılcımın esiri ya da
eseri
Yangının devasa sunumunda
Ne çok kuş yuvası zayi oldu
Bunca derinliğin teyakkuzu
Ancak sapkın ruhların yengisi,
yergisi
Alâmetifarika belli belirsiz
sancıların hadisi
Yine göğün tek sıkımlık canı
Kalsa bile yorgun ellerinde
Tenimde dolaşan ne çok karınca
ihtimali
Övünçle
Sıkıp sarmalarken insanların da seyrüseferinde
Tasalı yürek, kanlı idrak
Sancılar ölümcül olabilse keşke.
Ölmeden öldürdük hülyaları;
Sevilmeden soldu içimizdeki coşkunun
Kül yüzlü tabutları.
Münafık gölgelerden soyutlansa keşke
ruhum
Bir avazda ölmeyi dilerdim
Annemin dilindeki her surede
Kapışan bela ve lanet
Belli ki sonumu hazırlayacak
İddia ettiğim onca gerçek:
Sevilmekten de geçtim
Hırpani benliğin kuyusunu kazan
Onca yalan seçenek.