Çok Kızgınım Çoookkk. Hâlâ Geçmedi Kızgınlığım.
Bugün ( 22.03.2019 ) Cuma namazını eda eylemek üzere mahallemizdeki Mehmet Akif
Ersoy Camiine doğru adımlarken nereden aklıma estiyse içimden ‘’ Bugün birileri
şöyle hayrına lokma dağıtsa ne güzel olurdu?’’ Diye geçti. Hani derler ya Cuma gününde öyle bir vakit
vardır ki o vakitte edilen dualar geri çevrilmez’’ Diye. Aaaah aahh. Bileydim
şöyle eli ayağı düzgün, huyu huyuma, boyu boyuma uygun bir hatun dilerdim. Tam
da duaların kabul edildiği o vakti yakalamışım meğer. Caminin avlusunda
vatandaşın biri tezgahı kurmuş, bir koca karavana dolusu lokma tatlısı ile bekliyor.
Hemen yanaştım tabii ki ‘’ Allah kabul eylesin. Bir tane alabilir miyim?’’
Vatandaş ‘’ Ooolum acelen ne? Hele namazını kıl ondan sonra. ‘’ Bakışları
eşliğinde cevap verdi: ‘’ Namazdan sonra hacı abi.’’
Yani efendim bir yerde ‘’ Önce namaz, sonra boğaz ‘’ Diyor. Eh n’aapalım. Ben
gibi bir tatlı canavarı için işkence olsa da mecburen namazı kılıp daha sonra
gireceğim sıraya.
Neyse efendim camiye girdim. Hoca efendi vaaz ediyor. Konu: Kur’an ve Sünnet.
Özet olarak ‘’ Sünnetsiz ümmet olmaz. ‘’ Dedi hocamız.
Yok yahu. Sünnet derken ‘’ Ucundan accık ‘’ manasındaki sünnet değil.
Peygamberimizin bize tavsiye ettiği ve yapmamız için rehberlik ettiği
davranışların öneminden bahsetti.
Aşağı yukarı yarım saat hocanın vaazını dinledim. Derken ezan okunmaya başladı
ve ezanın okunmasıyla birlikte daha önce ancak beş on kişi olan cemaat bir anda
camiye sığmayacak kadar çoğaldı. Bizim millet nedendir bilmem bunu hep yapar.
Vaazı dinlemeyi pek sevmez, ezan okunurken girer camiye.
Allah kabul eylesin namazımızı eda ettikten sonra çıktım camiden ama çıkmamla
birlikte canım sıkıldı.
Millet lokma tatlılarını yemiş ama plastik tabakları, çatalları yerlere
atmıştı. Oysa caminin kapısının az ilerisinde çöp kontenyırları vardı.
Rahatlıkla oraya atılabilirdi.
-Bu Nasıl bir pisliktir? Bu nasıl bir vurdumduymazlıktır? Müslümana hiç
yakışıyor mu şu manzara?
-Bir şey mi oldu hacı Abi?
Allah Allahhh. Bu Hacı abi de günün modadı oldu. Alnımda mı yazıyor hacı diye.
Keşke olsam ama değilim.
-Daha ne olsun muhterem. Baksana cami avlusunu ne hale getirmişler.
-Haklısın abi.
-Neyse yapacak bir şey yok. Şuradan ben de tatlımı alayım bari
-Ohooooo geç kaldın hacı abi. Tatlı
dağıtıldı, bitti.
Aman Allah’ım. Bu daha büyük bir felaket.
-Anlamadım. Tatlı bitti mi? Kim bitirdi? Ne zaman bitti? Nasıl bitti?
Adamcağız şaşırdı.
-Abi millet geldi, kuyruğa girdi, herkes bir tabak aldı ve bitti sonunda. Bunda
şaşıracak ne var?
Kan beynime sıçradı. Şirazeden çıktım resmen.
-Ulan arkadaş ne insanlar var ya...Sen hem camiye herkesten sonra gel, hem
sadece farzı kıl, sonra kaç ama iş tatlıya gelince herkesten önce sıraya girip
al, tatlıyı bitir. Adalet mi ulan bu?
-Abi herkes nasibini yer. Demek ki senin nasibin değilmiş.
-Sen yedin mi?
-Evet yedim.
-Onun için böyle rahat rahat konuşuyorsun değil mi? Nasıl olsa gönderdin
güzelim tatlıları gövdeye.
-Ya abi ne diye üzülüyorsun ki. Hem sen yaşlı başlı adamsın. Şimdi sende şeker
vardır, tansiyon vardır. Prostat vardır. Allah bilir manapoz da vardır...
-Laaannn. Ne menapozu gerzek. Erkeğim ben. Gözlerin kör mü?
-Pardon abi menapoz kadın hastalığıydı değil mi?
-Hastalık değildir o.
-Her neyse abi. Sen şekerden uzak dur bence.
-Yani bana kısaca ‘’Sen öl ‘’ Diyorsun.
-Ne münasebet yahu.
-Ben şekerden uzak durursam ölürüm de...
-Neyse abi. Olan olmuş. Yapacak bir şey yok.
Yok, evet yapacak bir şey yoktu ama asabiyetim tavan yapmıştı. Sen herkesten
önce camiye gel, yarım saat vaaz dinle, farzdan sonra on rekat daha namaz kıl
ondan sonra çık dışarıya lokma tatlısı yiyeceğim diye, elin herifi vaaz maaz
dinlemesin, iki rekat farzı kılıp çıksın ve tüm tatlıları mideye indirsin. Olacak şey değildi.
Öfkeyle caminin çayhanesine girdim. Burnumdan soluyorum ve kendi kendime
söyleniyorum.
-Kabahat vatandaşta değil hocada.
Bir vatandaş kafayı uzattı.
-Hayırdır abi. Hocanın bir kabahatini mi gördün?
-Daha ne olsun kardeşim. Bir cami bu kadar cemaatle doldurulur mu?
Vatandaşın gözleri iri iri açıldı. Bana bakıyor ama bakışları hayra alamet
değil.
-Cemaatin kalabalık olmasından mı şikayet ediyorsun yani?
Öfkeliyim ya, vatandaşın kötü kötü bakmasını sallamıyorum.
-Evet, cemaatin kalabalık olmasından şikayetçiyim.
Adam elindeki çay bardağını masaya bırakıp ayağa kalktı.
-Ulan haftada bir ancak Cuma günleri doluyor cami ondan şikayetçisin ha? Sen ne
biçim Müslümansın? Daha doğrusu Müslüman mısın?
-Elhamdulillah Müslümanım. Konu o değil.
-Neymiş? Anlat da dinleyelim.
-Bugün bu kadar kalabalık cemaat olmasaydı ben de o lokma tatlılarından yiyebilirdim
mesela.
Çayhanede bir kahkaha fırtınası koptu ki anlatmak mümkün değil. Az önce
yumruklarını sıkmış olan vatandaş şefkatle elini omzuma koydu.
-Haklısın beybaba. Cami bu kadar kalabalık olmasaydı o tatlılardan sen de
yiyebilirdin ama bunda hocanın kabahati yok. Camiyi cemaatle dolduran o değil.
-Evet doğru... O zaman tatlının kokusunu aldı namussuzlar. Yok yani aylardır bu
camiye gelirim hiç bu günkü gibi kalabalık görmedim. Ama yine de hocanın
kabahati. Bence gerekli önlemleri alabilirdi.
Bu sefer tüm çayhane çayı mayı bıraktı
gözleri bana dikti? Hepsi hocanın ( yani cami imamının ) nasıl bir önlem
alabileceğini merak ediyor.
-Bence iki şey yapabilirdi: 1- Hutbede ‘’ Ey Cemaat ! Öyle farzı kıldıktan
sonra hemen dışarı kaçıp da lokmalara yumulmak yok. Sünnetleri de eda
edeceksiniz. Biz burada yarım saat sünnetin önemini boşuna mı anlattık? Namaz,
sünnetleri de dahil kılınıp tesbihat ve dua yapıldıktan sonra camiye en erken
gelenler önde, geç gelenler arkada olmak üzere kuyruk yapılacak ve lokma tatlıları
ile vuslat bu minval üzere sağlanacaktır’’ Diye uyarı yapabilirdi.
Millet yerlerde gülmekten. Nedenini anlayamıyorum tabii ki. Oldukça ciddi bir
şeyden bahsediyorum halbuki.
- Diğer bir tedbir olarak da şunu yapabilirdi:
-Neyi yapabilirdi abi. Öldürdün bizi yaaaa
-Mesela millet erkenden çıkıp tatlılara yumulmasın diye caminin bütün
kapılarını farz namazından hemen önce kilitleyebilirdi. Zaten biri altta biri
üst katta olmak üzere hepi topu iki kapısı var. O kadar da zor bir iş değildi.
Kapılar kilitlenip herkes farzıyla, sünnetiyle, tesbihatıyla, duasıyla namazı eda
ettikten sonra hoca en ön saftan başlamak üzere milleti güzelce kuyruğa sokar lokmaların
eşit bir şekilde dağıtılmasını sağlayabilirdi.
İkinci öneriyi de sunduktan sonra millet iyiden iyi makaraları salınca daha da
sinirlendim. Yok arkadaş. Bu millette adalet duygusu diyen bir şey kalmamış.
Yapılması gereken en makul şey benim dediklerim değil miydi? Neye gülüyorlardı
ki?
Öfke ile çıktım çay ocağından eve doğru ilerlerken çöp kontenyırının içinde iki
adet lokma tatlısı görmeyeyim mi? O anda elimde bir ondörtlü olsa ve de o
tatlıyı oraya atan karşımda olsa Allah yarattı demeyip tüm şarjörü boşaltırım
üzerine. O denli öfkelendim.
Tatlılar bana, ben tatlılara bir süre baktıktan sonra içim cız ederek
kontenyırın başından ayrıldım ve boynu bükük perişan bir vaziyette eve girdim.
Eve girer girmez oğlum ‘’ Baba sofra hazır. Gel bir şeyler atıştıralım’’ dedi.
Ben ‘’Sağol oğlum, hiç iştahım yok. ‘’ Deyince ‘’ Gel haydi gel. Bir iki lokma
ye.’’ Demez mi?
Halen öfkeliyim. Öfkem soğumuş değil. Lakin öte taraftan düşünüyorum da camiye
giderken ‘’ Keşke birileri lokma dağıtsa ‘’ Diye dua etmiştim değil mi? Allah
da dualarımı kabul etmişti ve gerçekten de lokma dağıtılmıştı camide. Demek ki
haftaya ‘’Allah'ım, yine lokma dağıtılsın ve bana da yemeyi nasip et ‘’ Diye dua
etmem gerekiyor.
Aman siz siz olun dualarınızı eksiksiz yapın da benim durumuma düşmeyin.
NOT: Yukarıdaki yazı kısmen gerçektir.
(
Çok Kızgınım Çoookkk. Hâlâ Geçmedi Kızgınlığım. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
23.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.