İstanbul’u Kim Feth Etti?
2016 Yılında yazdığım ve en çok okunan yazılarım arasında bulunan bir yazımı 29
Mayıs İstanbul’un Fethinin 566. Senesi münasebetiyle bir kez daha huzurlarınıza
arz ediyorum.(Ufak bazı eklemeler ya da çıkarmalar oldu tabii ki.)
Hani bilirsiniz kara yolarında
dinlenme tesisleri vardır…İşte bu dinlenme tesislerinden birine giren Temel bir
kahvaltı tabldotu ister ve tabldot gelince zeytini yemek için çatalı ile hamle
yapar.Fakat bir türlü çatalı zeytine saplayamaz. Bunu gören bir garson kibarca
yaklaşır Temel’e zeytini çatala takar ve ‘’Buyurun’’ diyerek uzatır…Temel
Garsona bakar ‘’ Uyyy ula uşağum şimdi sen marifet yaptum mu sanaysun…Pen ha
oni o kadar yormasaydum sen zor yakalardun.’’ Der.
İşte bu fıkra bende hep İstanbul’un Fethini çağrıştırır nedense. Sorarım kendi
kendime İstanbul’un gerçek Fatihi kimdir diye? Tamam son noktayı koyan, Bu
günkü İstanbul topraklarında artık Bizans bayrağının dalgalanmasına son veren
Fatih Sultan Mehmet’tir de yine bu günkü İstanbul’un fatihi de o mudur?
Şimdi İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan ilçelerine bakalım:
Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy ,Kartal, Kadıköy, Maltepe, Pendik,
Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar
Bu ilçeler kimin zamanında Osmanlı hakimiyetine girmiştir? Orhan Bey
zamanında...İkinci Osmanlı Padişahı olan Orhan Bey Palekanon Savaşında(1329 )
Bizans İmparatoru III. Andronikos’u perişan edince bu topraklar artık Osmanlı
toprağı olmuştur. Bu savaş pek çok tarihçi tarafından Maltepe Savaşı diye
isimlendirilir. Maltepe ise Bu günkü İstanbul’un öyle kıyısında köşesinde bir
ilçe değildir malum ( Yukarıdaki büyük haritada da göreceğiniz gibi. )
Orhan Bey zamanında Rumeli’ye geçen Türkler artık Bizans’ın Rumeli’deki
hakimiyetine de son vermeye başladılar ve Orhan Beyden sonraki Padişah olan
oğlu I. Murat Çatalca’ya kadar olan toprakları Osmanlı hakimiyetine kattı. Yani
Bizans denilen devlet kala kala Rumeli topraklarındaki bir kaç ilçeden ibaret
kalmıştı.
I.Murat’tan sonra tahta oturan Yıldırım Bayezıt İstanbul’u almayı kafasına koydu
ve bunu gerçekleştirebilmek için İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasına Güzelce
Hisar’ı yaptırdı. (1395 ) ( Anadolu Hisarı ) [ O toprakların bizim olduğunun en
güzel kanıtı ] Sonra Bizans’a kalan son İstanbul topraklarını da almak için iki
defa harekete geçti ama İlkinde Niğbolu Savaşı’nı yapmak zorunda kaldığı için,
ikincisinde de Timur tehlikesinin belirmesi üzerine kuşatmadan vaz geçti.
1412de Yıldırım Bayezıd’ın Oğlu Musa Çelebi kuşattı bu Bizans’a kalan
İstanbul’u ama başarılı olamadı.
II. Murat zamanında İstanbul bir kez daha kuşatıldı 1422 yılında. Ancak o da
alamadı Bizans’ın bu son kalesini
Nihayet sıra II. Mehmet’e geldi. İşte buraya dikkat etmek gerekiyor.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un Fethini kolaylaştırmak için Boğazkesen Hisarını
( Rumeli Hisarı ) Yaptırıyor. Bu Hisarın yapımına 15 Nisan 1452’de başlanmış,
31 Ağustos 1452’de tamamlanmıştır. Eğer Bu günkü Rumeli Hisarının bulunduğu
yerde bir hisar yaptırabiliyorsa bu toprakların da Türk toprağı olması gerekmez
mi? Evet…Demek ki Rumeli Hisarı ve onun kuzeyinde kalan ilçelerin bulunduğu
alan da Türklerin elinde…Peki sadece bu kadar mı?
6 Nisan 1453te Fatih Sultan Mehmet genel saldırı emrini verir…Nereden peki?
Bayrampaşa Deresi kenarında Maltepe sırtlarından..Yani bu günkü Topkapı-
Bayrampaşa ve onun batısında kalan tüm topraklar da Türklerin elindedir.
Kısacası Fatih Sultan Mehmet’e gelinceye kadar İstanbul’un Fethi neredeyse
tamamlanmıştır. II. Mehmet’e kala kala sadece bu günkü Fatih İlçesini, Eminönü
semtini ve yine bu günkü Eyüp ilçesinin küçük bir bölümünü almak
kalmıştır.
Böyle yazınca sakın İstanbul’un Fethini küçümsediğim sanılmasın. Ya da bir ülkenin gücünü sahip olduğu
yüzölçümü ile değerlendirdiğim...Ever, Bizans, resimde bile neredeyse
seçilemeyecek kadar küçüktür ama bugün Katolik Hristiyanlığın kalbinin attığı
dünyanın en küçük devletlerinden biri olan Vatikan’ın sahip olduğu güce
baktığımızda ülkelerin siyasi, askeri, ekonomik güçlerinin ille de yüz
ölçümleriyle orantılı olmak zorunda olmadığı anlamak güç değil. Aynı şekilde İstanbul
da Ortodoks Hristiyanlığın merkezi durumundadır. Ama bu durumu Fatih Sultan Mehmet
İstanbul’u kuşattığında ona hiç bir
avantaj sağlamadığı gibi perişan halleri sebebiyle Vatikan’ın boyunduruğuna
girmeyi bile düşünmüşlerdir.
Denizde 400 Parça donanması, Karada İki yüz bin kişilik bir ordusu, elinde
zamanının en mükemmel silahları olan Şahi ve Balyemez gibi topları olan bir
Osmanlı Padişahının, sadece iki ilçeden ibaret kalmış minicik bir devlet
bozuntusunu ortadan kaldırması bana hep yukarıda anlattığım fıkrayı hatırlatır.
Fatih Sultan Mehmet’den öncekiler bayağı bir hırpalamışlar, yormuşlardır
İstanbul’u. Ona çatıl takmak yani son darbeyi vurmak da Fatih Sultan Mehmet’e kalmıştır.
Böyle büyük ve muhteşem bir güçle, asrın en muaazzam teknolojisiyle sadece iki
ilçeden ibaret kalmış, toplam nüfusu bizim askerimizin yarısından bile az olan
bir minyatür devlete son verilmiş olmasını ‘’Büyük bir zafer ‘’ olarak
nitelendirmek…Bilmiyorum ama sanki bir kediyi parçalayan aslanın ‘’ Bakın ben
ne kadar muhteşem bir iş yaptım ‘’ diye övünmesi gibi geliyor bana.
İstanbul’un Fethini küçümsüyor muyum peki? Asla…Peygamberimin hadisinin
gerçekleşmiş olduğunu görmenin mutluluğu var en azından. Ama İstanbul’un bence
bir tane Fatih’i yok. Orhan Bey, I. Murat, Yıldırım Bayezıt, Musa Çelebi, II.
Murat gibi daha nice Fatihleri var İstanbul’un... Onların adını zikretmeden bu
fethi sadece Fatih Sultan Mehmet’e atfetmek benim kanaatimce doğru
değildir.
Bu yazıma üç sene önce ‘’ Bu muhteşem zafere ve ecdadın emeğine gölge
düşürmeyelim’’ Diye yorum yazan çok değerli bir meslektaşıma verdiğim cevapla
noktalıyorum.
‘’Ben bu yazımla şunu anlatmaya çalışıyorum: Bu gün İstanbul'un fethinin
büyüklüğünden ziyade Osmanlı'nın ulaşmış olduğu güç konuşulmalıdır.
İstanbul'un kalan son kalesinin de alınması elbette
önemlidir. Bu bir dönemin sona ermesi ve muhteşem bir yeni dönemin başlamasıdır.
Ancak böylesine muhteşem bir güçle böyle bir zaferin kazanılmış olmasını adeta
bir mucize gibi ifade etmek...İşte o zafere gölge düşüren asıl budur bence...Bu
muhteşem güçle İstanbul'un feth edilmesi değil feth edilememesi mucize olurdu.
Ben işte bu hususa değinmek istiyorum...Bana göre Bizler
İstanbul'un fethi konusunda '' Haa o mu? O bizim ceddimiz için çocuk
oyuncağıydı.''Sen minicik İstanbul'un fethine bakacağına atam Fatih'in Osmanlı
devletine kattığı 17 devlete bak '' Diyebilirsek ecdadın emeğine saygıyı asıl o
zaman göstermiş oluruz. Aksi taktirde Fatih'i sadece İstanbul'u feth eden
Padişah olarak tanıyan bir millet olmaktan ileriye gidemeyiz ki işte asıl o
zaman ceddimizin kemiklerini sızlatmış oluruz.’’
Bugün gençlerimiz, yaşlılarımız, okumuşlarımız, cahillerimiz Fatih Sultan Mehmet’i
sadece İstanbul’u feth eden hükümdar olarak biliyor da onun çok bilgili bir
mühendis olduğundan habersizse, onun müthiş bir şair olduğunu bilmiyorsa, onun pek çok yabancı dil bildiğini daha önce hiç
duymamışsa ve Osmanlı Devletinin Fatih Sultan Mehmet’le bir cihan imparatorluğu
haline geldiğini bilmiyorsa, tek bildiği ‘’İstanbul’u Feth etti’’ den ibaretse
işte o zaman biz bu fethi de Fatih’i de hem anlamamışız hem de küçümsüyoruz
demektir.
Ve son nokta:
İstanbul’un 29 Mayıs 1453 de Fethi ne kadar önemli bir olay ise 13 Kasım 1918 de gayrı resmi, 16 Mart 1920 de
resmen düşman tarafından işgal edilmiş olan bu güzel şehrimizin 6 Ekim 1922 de
düşmandan geri alınışı da bir o kadar önemlidir. Fethi unutmadığımız gibi
İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunu da asla unutmayalım.
Gerek fethini gerçekleştiren, gerekse onu düşman işgalinden kurtaranlara Allah’tan
sonsuz rahmet diliyorum. Ruhları şâd, makamları cennet olsun.
(
İstanbul’u Kim Feth Etti? başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
29.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.