BİRAZ DEDİ KODU- BİRAZ DA ŞİİR
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetisi
16 Temmuz 2019
……………………………………………….
Bugünkü sohbet yazıma biraz dedi kodu, biraz da şiir diyerek başladım.
İnşallah öfke aklın önüne geçmez. Ne zaman öfke aklın önüne geçerse yanlışa düşersiniz. Ben bir yanlışa
düşmemek için dikkat ediyorum. Neyzan Tevfik “Boka bok deme. Boklar ar eyler.
Katresi bokun üstüne düşse, boku berbat eyler” diyor. Hakikaten de günümüzde öyle insan kılığında yaratıklar var
ki, bokun üzerine düşseler boku kirletirler. Daha doğrusu bunlara, insan
artıkları da desek doğru olur diye düşünüyorum. Bunlar gerekse sanat alanında, gerekse resmi iş yerlerinde,
gerekse insan topluluklarında mevcutturlar. Bunlar için söyleyecek bir şey
bulamıyorum. İçimden geleni söylesem, hayat kadınlarına hakaret olur, ağzım
kirlenir.Biribirini çekemeyenler, kıskançlıklar bir hastalık haline gelmiştir.
Allah yardımcımız olsun. Kıskançlık bir
ince ağrıdır. Tedavisi de yoktur. İnce ağrı dediğimiz bu hastalık tıp dili ile
konuşacak olursak tüberklos. Halk dili
ile de veremdir. Kıskandığın insana bir şey olmaz. Ama kıskanan insanı,
kıskançlık içinden yer bitirir ve yok
eder. Kıskanan insanı demek ki Yüce Allah böyle cizalandırıyor. Yanı kendi cezasını kendi iç dünyasında çekiyor.
Bir de bu insan kılıklı yaratıklar, hiç
aynaya bakmıyorlar. Aynaya bir defa baksalar, kendilerinin ne mal olduklarını görür ve bilirler. Kendilerinin
bir insan artığı olduklarını da
görürler. Saygıdeğer okurlarım. Ben
her zaman güzellikleri görüp, güzellikleri yazmak isterim. Ben, hiçbir
zaman devletim bana ne verdi
demedim. Ben devletime ne verebilirim
diye düşündüm. Bu güzel insanlar benim için ne yaptılar demedim,
Ancak ben bu güzel insanlar için ne yapabilirim diye düşündüm. Yine diyorum biz güzellikleri görelim, güzel düşünelim. Aşağıda güzellikleri konu
alan 2 adet şiirimi sizler ile paylaşalım diyorum.
SORAN
OLURSA
Öldüğümde beni soran olursa,
Kitaplarda kayda değer sözüm var.
Kadim dostlar arayıp da bulursa,
Balkanlarda silinmeyen izim var.
…
Türk yurdunda çilelerle yaşarım,
Işık olup karanlığa taşarım.
Rüyalarda Karabağ’a
koşarım,
Yavuz Bülent Bakilerle pozum var.
…
İnsan için, insanlığa yolumuz,
Adalete açık durur kolumuz.
İrfan küpü, hiç boşalmaz dolumuz;
Her taama dökülecek tuzum var.
…
Ayaz’ım ben gonca kokar terimde,
Şafak söker gözlerimin ferinde.
İnsanlığa hizmet için yerimde;
Nöbet tutan, oğlum ile kızım var.
SİVASDA
Aylardan temmuzdu , mevsimin yazı,
Ne üşüdük, ne terledik Sivas da.
Gündüz güneş gördük, gece ayazı,
Ne üşüdük, ne terledik Sivas da.
…
Ehli canlar bir adaya derildik,
Teker teker mikrofona verildik.
SRT nin ekranında görüldük,
Ne üşüdük, ne terledik Sivas da.
…
Mevsim çok
güzeldi, havalar hoştu,
Aşıklar toplandı,
Sivas’a koştu.
Hep Teller inledi, mızraplar coştu,
Ne üşüdük, ne terledik Sivas da.
…
Kayaturan selam verip girince,
Mutlu oldum Bahtiyar’ı
görünce.
Başkan Bekir Âlim, sofra serince,
Ne üşüdük, ne terledik Sivas da.
…
Üç gün bitti, memlekete yol vardı,
Hepimizde heyecanlı hal vardı.
Kahvaltıda tere yağı, bal vardı,
Ne üşüdük, ne terledik Sivas da.
…
Ayaz’ın kalemi
böyle işledi,
Gece, gündüz Sivralan’ı
düşledi.
Veysel ile
Şarkışla’da kışladı,
Ne üşüdük, ne terledik Sivas da.
Ahmet AYAZ