Ç/ağlayan ne varsa ihbar etmeliyim ve
gizemin her rafına yığdığım sır dolu kitaplarla hayatı ve mutluluğu inşa
etmeliyim.
Bilgi dağarcığımda boyutsuz ovalar ve
tepeler var bir de aksıran iç sesime, çok yazmalıyım, demenin de meali akşam
karanlığı.
Gönlün rotasında kalpazan düşlerimi
b/arındırıyorum ve göle maya çalıyorum huzurun dipçiğine tutunduğum ve tutuklu
kaldığım tüm muteber duyguların yasını tutuyorum devre arasında günün.
Renklerin bağımsız coşkusunda
resmettiğim her mevsim aslında içimdeki telaşlı çocuğun hızına
yetişemeyişimden.
Bağdaş kurduğum ayaklarında ön
sözümün aslında provasını yaptığım ölümün belki de açık tuttuğum gözlerimi
kapatıp içinde kurulan sirkte koşmaktan yorulmayan Arap Atına duyduğum
kıskançlık.
Aşmam gereken engeller var bizzat
benim koyduğum.
Aşmam gereken engeller var insanlığın
yorgun doğasında alt edemedikleri kötülük ve zulüm yüzünden yüzleştiğim
sıkıntılar.
Her sirk hayvanına ayrı özen
gösteriyorum.
Bazen ağırdan aldığım hayallerim yine
kaplumbağa adımlarla üstelik sırtlandığım beynimle yüreğime söz geçiremediğim…
Evraka, dediğim her cümlede
boyutsuzluğumu da ilan ediyorum ve aşka ve inanca düşkün özlem yüklü
beyitlerimde okuduğum duaların huzur nakşettiği bir pantomim oynuyorum belki de
aslında mimiklerimde asılı karıncalar sayesinde çalışkan olmaya ahdettiğim
lakin mızmız varlığımın ket vurduğu.
Sanrı yüklü coğrafyalarında insan
izleklerinin ve demirbaşı iken hüzün ben sadece solluyorum önümdeki duyguyu.
Göz teması kurduğum kurmadığım…
Aklımın ritmine yenik düşen bir nüans
belki de ikircikli dünyaların akışkan doğasında ben sadece kendimle
yüzleşmekten pek bir haz aldığım.
İklimin doğurganlığı bana da sirayet
ediyor ve bahara nazire yapan gülümsememi evrene armağan ediyorum.
Her kaygımı inanca bandığım aslında
her duygumun közünde telvesi bol kahveler pişirdiğim ve demli mizacımla dem
tutuyorum nemli göğün her rahmetine dikip de gözümü feraha çıktığımın da
müjdecisi iken öykündüğüm ne varsa yarına dair.
Posta güvercinleri ise güncellemişken
kanatlarını günümüz dünyasında belki de tek mektup yazan kimlik olma yolunda
sırtlandığım bir misyon belki de iç sesimin muzip tınısında varlığımı katlarken
her cümleyi de içimde pişirip taze mektup kokusuyla içlendiğimi içerlemekle
eşleştirip bir bir kıyıma uğradığım koca ömrün geçitlerinde ödün vermeden
yaşamayı ve mutluluğu hak ettiğim gerçeği ile sığındığım katında rahmetin ve
sınandığıma vesile bunca devingen öykülerin.
Derlediğim.
Dertlendiğim.
Densizlere bir cevap olarak sunduğum sükûnetim.
Surların dibine serdiğim aşkın arka
bahçesinde şehri İstanbul’u anıyorum her yazdığım satırda bir İstanbul kızı
olmakla övündüğüm ve daha da ötesinde bu vatanına sevdalı bir fert iken belki
de tüm çabam devletime olan borcumu ödemek ve insanlığımı koruyup kolladığım
kadar inancın her kademesinde sınıf atlamak yine hakkıyla bir mümin olmak adına
taviz vermediğim değerlerimi gözümden sakınırken ve peyda olan o sessizlik…
Geceyi dinlediğim.
Evren beni dinlerken.
Aslında ruhumu dinlendirdiğim ne de
olsa sınırsız coşkuma tek tanık iken Mevla…