Çenginin düşüydü aşka düşmüş bir
minval
Göğün de öğretisi mavi bulutlar
İç içe geçti söylem ve niyaz
Aşkı ikrar bilen aşkı rüküş bir eda
ile azat eden
Düş bekçileri.
Kopacak kıyametin öncüsüydü geri
dönmeyen
Her selam
Ve de başım gözüm üstüne sefası yüreğin
O cefa ki;
İçindeki devingen hüzünle gözden
düştü ansızın
Sobelendiğim mi idi yoksa en büyük
veryansın?
Geçit vermedi lehçe ve geçit;
Aşkı azığa aldı sarı çizmeli bilinmez
Kök söktüren bir azap ile
Yeşerdi her dehşetengiz safsata
Zanlar ki;
Uyruğu idi ismin.
Sonlar ki;
Başı kayıptı oysa masalların.
Irgat düşler çekildi aradan
Hazır ol’da melekler
Belki de gözünden kaçan mevsimin
Ne çok hurafe
Sağanağın da teslimiyeti
İle Temmuzu hafifleten bir esinti
sözüm ona
Kınında aşk;
Kınında yas
Kılıfına uydurup da mevsimi
Soldan sağa kaçışan ihanet.
Temkinli insanlık
Dirayeti hala sağlam.
Belki de utkunda üç beş yenilgi
beşerin
Masumiyetin de telaffuz edilmediği
Sair hece.
Kapışan göğün
Kaynakçası varsa yoksa hazan.
Andıran güzelliği
Sadece içindekinin yüzüne vurduğu bir
ışıkla
Aydınlanan nur yüzlü melekeler
Depreşen mevsimden de bağımsız
Elbet sesi çıkacak bir tufan
Boy ölçüşen renkler ve asalet
Dibi tutmadan yasın
Hadi kazıyın acılarınızı, dercesine
Kaderin de soluduğu her ümit
Kefen bezine sarılı gizemle
Ölmeye yeminli münafık baykuş.
Bir sol anahtarı toplayan hece hece
Bir sağdıcı mevsimin ve de insanın
Göz görmeden de seven gönlün hikmeti
Elbette konuşlu hasrete
Ve salkım saçak duygulara basarken efkâr
Yana yakıla yaşadığımız tek gerçek.
Mutlak bir yenilgi
Mağdur bir köle
Mazlum yürekte biten her çiçek
Kurumadan gözyaşım
Çıktı yola sonunda umut
Arındı dününden ve kininden her beşer
Ar bildi de sevgiyi ve inancı
Kapışan bulutlardan inen rahmeti de
kucakladı
Sandık sandık hüzün dehlizin
duvarlarında
Sanılmadık ne ise yarının eşkâli.
Elbet dönecektir ibre mutluluğa
Devasa kazıntıları mihrabım
Bir batında açacaktır da
Aşk ve hidayet.