YANLIŞ ANLAMANIN BÖYLESİ...
Efendim bu bayram sizleri hem biraz gülümsetmek hem de çok ilginç bulacağınız
bir tarihi eserimizin hikayesi ile tanıştırmak istedim. ( Tarihi eserimizin
hikayesi de oldukça komiktir.)
Önce bir fıkrayla başlayalım. Tarihi eserimizin hikayesi de bu fıkraya oldukça
benziyor zaten.
Zamanın birinde memleketin birinde bir kral yaşarmış. Bu Kralın oldukça da
güzel bir kızı varmış. Kızın evlenme yaşı gelip çattığında haliyle gerek ülke
içinden gerek ülke dışından pek çok soylu, kıza talip olmuşlar ama kral, kızıyla evlenmek isteyenler için bir
sınav belirlemiş: Bu sınavda adaylar
önce üzerinde 1 Yazan odaya girip o odada bulunan bir testi rakıyı bir dikişte içecekler. Sonra
üzerinde 2 Yazan odaya girip o odadaki bir kadınla bir saat sevişecekler, daha
sonra üzerinde 3 yazan odaya girip aç, azgın ve oldukça iri bir ayının elini (
yani pençelerini) öpecekler. Bunu ilk kim başarabilirse kızı o alacak. Soylu,
soysuz farketmiyor. Herkes yarışa katılabilir. Ama etapları aşamayanların
kelleleri de kesilecek.
Uzatmayalım efendim, akşama kadar pek çok telefat olmuş zira taliplerin pek
çoğu 1 ve 2 No lu odaları geçseler de 3 no lu odada ayı onları parçalıyormuş.
Akşam karanlığı çökmek ve kral kızının ümitleri tükenmek üzereyken Türkiye’den
Mestan Pehlivan çıkmış meydana. Ona şartları söylemişler o da ‘’ Tamam beaaa’’ Demiş ve dalmış bir no
lu odaya. Bir testi rakıyı bir solukta mideye indirdikten sonra sallana sallana
iki no lu odayı pas geçip direkt 3 no lu odaya dalmış. Bir saat sonra kan revan
içinde 3 No lu odadan da çıkmış ve bağırmış ‘’ Nerede o eli öpülecek kadın
beaaa?’’
Bu Fıkra nereden mi aklıma geldi? O zaman şu gördüğünüz resimlerin hikayesini
anlatayım.
Efendim resimde gördüğünüz yakışıklı herif Kavalalı Mehmet Ali Paşanın torunu olan Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşadır.
19.yüzyılın başlarında
Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mısır’ı ele geçirdi ve Mısır Valisi oldu. İleriki
yıllarda da Osmanlı ordularını yenerek Kütahya’ya kadar ilerledi. Kavalalı
Mehmet Ali Paşa’nın işgal ettiği yerlerin içinde, zamanın Osmanlı İmparatoru
III.Selim’in annesi Mihrişah Hatun’a hediye ettiği Tepearası, Eskiköy, Dalyan,
Ortaca, Akıncı, Güzelyurt ve Dalaman’ın tamamını kapsayan 360 bin dekarlık
çiftlik alanı da bulunuyordu.
Kavalalı’nın Osmanlı ile
yaptığı anlaşma gereği Mısır’ın idaresi babadan oğla geçecekti. Bu anlaşma
sayesinde Mehmet Ali Paşa’nın ölümü ile arazilerin idaresi aileye kaldı ve
1874’de doğan Abbas Hilmi Paşa ileriki yıllarda Mısır’a Hidiv olunca(1893 yılında) Mısır
ve Dalaman’daki toprakların da mülkiyetini ele geçirdi.
Abbas Hilmi Paşa, 1905
yılında gemi ile Sarsala koyuna geldi. Bugünkü Dalaman’ın henüz olmadığı o
günlerde, 30 evin bulunduğu Söğüt isimli bir köyün bulunduğu bölge oldukça
verimli toprakları ve uçsuz bucaksız ovaları ile av meraklısı olan Abbas Hilmi
Paşanın büyük beğenisini kazandı.
Bölgeye yerleşen Mısır
Hidivi, kısa sürede iskele ve depo inşa ettirdi. Etraftaki bataklıkları da
kurutan Hidiv, son iş olarak Dalaman’a bir av köşkü yaptırmak için harekete
geçti. Aynı günlerde Hidiv’in Mısır’a( İskenderiye’ye) da bir tren istasyonu
projesi vardı. Her iki projeyi de Fransız mimarlara verdi.
İki binanın da projesi
hazırlandı ve Fransa’dan biri Dalaman’a diğeri de Mısır’a olmak üzere iki ayrı
gemi proje ve malzemelerle birlikte yola çıktı. Kimi rivayete göre gemilerin
rotaları yanlış verildi, kimilerine göreyse malzeme ve projeler yanlış gemilere
yüklendi ama sonuçta Mısır’a gitmesi gereken Tren İstasyonu projesi Dalaman’a,
Av köşkü projesi ise Mısır’a gitti.
Sarsala koyuna gelen
gemilerdeki malzemelerin bir kısmı Abbas Hilmi Paşanın sıcağa dayanıklı diye
Mısır ve Sudan’dan getirdiği işçilerin sırtında, daha ağır malzemeler ise
kağnı, deve ve eşeklerle yaklaşık 12 kilometrelik mesafeye götürüldü. İddialara
göre Hidiv Abbas Hilmi Paşa bu kağnıların geçmesi için bu alana özel yol
yaptırmıştı. Vakit kaybedilmeden binanın inşasına başlandı ve kısa sürede
bitirildi. İnşaat bitince de Dalaman’a bir tren istasyonu, Mısır’a da o yıllar
için oldukça modern ve mükemmel bir av köşkü ortaya çıktı. Hatta plana göre
yapılan binanın hatalı olduğunu fark etmeyen işçiler bina önüne bilet gişesi
yapmış ve ray döşemişti.
Dalaman’a geldiğinde
yapılan yanlışlığı anlayan Hidiv, bitmiş binayı yıktırmadı ancak gişe bölümü ve
rayları kaldırttı. İleriki yıllarda da istasyonun yanında bir de cami inşaa
ettirdi ve 1928 yılına kadar çiftlik Hidiv Abbas Hilmi Paşa’nın mülkiyetinde
kaldı.
Hidiv Türk Sanayi
Bankasından aldığı krediyi ödeyemeyince binanın satışı gündeme geldi ve 1935
yılında Atatürk’ün talimatı ve imzası ile binayı devlet satın aldı.
Bu tarihten itibaren jandarma karakolu olarak kullanılan bina, 1958 yılında
Devlet Üretme Çiftliği’ne devredildi. Bina bugün orijinal haliyle Dalaman ilçe
merkezinde, Tigem (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) Müdürlüğü binası olarak
kullanılıyor.