Aklına gelen kimse yoktu. Herkes susuyordu.Nihayet Kılıç Bey koltuğundan kalkarken masadaki telefon çaldı.

-Alo buyurun benim. Tamam, bir saat içinde orda oluruz.

Telefonu kapatan Kılıç Bey’in yüzü allak bullak olmuştu.

-Arayan kim Kılıç nereye gidiyoruz?

-Komşu kimliğini açıkladı Şahin. Anlatırım. Şahin Ejder ve Yusuf’la birlikte Suzi’yi ve Mağazanın sahibini Vaiz’in çiftliğine götürün. Korunmasını sağlayın. En geç bir saat içinde Khaos’ta benimle buluşun. Bu arada beni ararsanız Beş eğitmenin yanında olacağım ben. İş başına,acele edin.

Başka bir şey söylemeden bürodan çıktı. Şahin,Ejder ve Yusuf’ta ardından alt kata inip Ofisin arabalarından bir minibüsü alıp çıktılar. Ejder şoför koltuğundaydı. Şahin çağrı cihazıyla Suziye mesaj göndermişti. Daha önceden olabilecek her konuda hazırlıklı oldukları için Suzi patronuyla mağazanın alt katına inmişti. Hızlı hareket edip Suzi ve Mağaza sahibini Vaizin çiftliğine götürdüler. Çiftliğin kapısında Yusuf’un tanımadığı kişiler bekliyorlardı. Emanetleri adamlara teslim edip ayrıldılar.

-Şahin Bey Khaos kim?

Şahin Bey olabileceği en dalgın halindeydi.

-Khaos Yusuf Bey. Şehrin bağışıklık sistemi. İsimleri unvanları adresleri bilinmeyen bir koruyucu grubu. Her yerde gözleri kulakları vardır. Herkese emir verip uygulatırlar. Sistemi korumak adına çalışırlar.

-Konsey Başkanına da emir verebilirler mi?

-Bu grubu Başkanın ataları kurdu Yusuf Bey.

Yusuf Kılıç Bey’in niçin “Komşu kimliğini açıkladı” dediğini anlamıştı. Başmüfettiş İvanov Khaos’un desteği ile suikast planını yapmış ve uygulamaya koymuştu. Sokak köpekleri İgor ve çetesiydi. Yusuf daha fazla sormadı. Khaos şehir meydanında üç bloktan oluşan şehrin en büyük mağazasıydı. Khaos grubu hakkında fazla bilgisi yoktu. Dedi kodu türünden hikâyeler anlatılırdı bu grup hakkında. Konsey başkanına yapılacak suikastla bu adamların ne ilgisi olabilirdi ki? Nihayetinde Yönetim Konseyi sistemi korumakla görevli değil mi’ydi? Bu

adamlar sistemin koruyuculuğu işine soyundularsa İvanov’a karşı yardım etmeleri gerekiyordu. Aklına gelen düşüncelerin tamamının saçma olduğunu düşündü.

Khaos’un önüne gelmişlerdi. Ejder arabayı binanın altındaki otoparka çekti. Birlikte giriş katına çıktılar. Kılıç Bey lobide bekliyordu. Oturmadan bir görevli yanlarına gelmişti.

-Efendim sizi bekliyorlar ancak silahlarınızı güvenliğe bırakmanız gerekiyor.

Silahlarını güvenliğe bırakıp sadece en son kata çıkan asansöre bindiler. Sekizinci katta duran asansörden inip görevliyi takip ettiler. Koridorun sonundaki kapıyı çalan görevli kapı açılmadan geri dönüp asansörün yanına gitmişti. Kapı açıldı içerden;

-Hoş geldiniz diye bir ses duyuldu.

Burası çok geniş bir salondu. Salonun ortasında etrafına koltuklar dizilmiş büyük üçgen bir masa vardı. Salon karanlıktı. Üçgenin baş kısmında oturan adamın başının üstünden gözlerini alan canlı ışık yüzünden adamın yüzünü görmeleri imkânsız olmuştu.

-Oturun müfettişler.

Ses emrediciydi. Önlerindeki sandalyelere oturdular.

-Kılıç, Şahin, Ejder ve Yusuf. Şehrimizin koruyucu müfettişleri.

Ses istihzalıydı.

-Yanlış söyledim. Bize rağmen şehri korumaya çalışan müfettişler mi demeliydim aslında?

-Dediğiniz gibi bir görevimiz yok. Biz işimizi yaparız. Sadece…

-Tamam, müfettiş tamam. Masumları koruma saçmalığından bahsetmeyin. Sizin Kurallar’ınızı biz hazırladık müfettiş. Kendini koruyamayanı korumak sizin işiniz değil. Sizin işiniz sistemi korumak. Tek göreviniz bu.

-Sistemin korunması için Başkanın yok edilmesi mi gerekiyor?

- Gerekli olup olmadığı sizin probleminiz değil müfettiş.Sorumlu olduğunuz bölgeyle ilgilenin. Doğum günü kutlamalarına sadece eğlenmek için katılın ve eğlenin.

-Farz edin ki eğlenmeyi sevmiyoruz.

-O zaman kaybedeceğiniz şeyler için şimdiden üzülmeye başlayabilirsiniz. Çıkabilirsiniz.

Yüzünü göremedikleri adam sinirlenmişti. Arkalarındaki kapının açıldığını fark edince kalkıp odadan çıktılar. Birinci kata inip silahlarını aldılar.Bodrum kattaki arabalarına bininceye kadar konuşmadılar. Minibüse bindiklerinde Kılıç Bey;

-Akşam hava kararınca Vaiz’in çiftliğinde olun dedi.

Arabasına binip gitti.Akşama kadar Kılıç Bey ofise uğramadı. Ejder bürosuna girdi konuşmadan. Yusuf Şahin’e bakıyordu.

-Ben eve çıkıyorum Yusuf Bey diyen Şahin açıklama yapmadan uzaklaştı.

Şaşkındı Yusuf. Ne demesi ne düşünmesi gerektiğini bilememişti. Büronun önünde kalakalmıştı.Aklına gelen en mantıklı düşünce spor salonuna gitmekti. Şahinin arkasından daireye çıktı. Spor elbiselerini giyip spor salonuna indi. Hava kararmadan daireye çıktığında vücudu ter içindeydi. Nerden düşünmeye başlayacağını bilemediği için sadece spor yapmıştı. Beynindeki belirsizlik kaybolmamıştı. Şahin uzanmış yatıyordu. Yusuf’u görünce doğruldu yatağından. Yusuf’un banyoya gittiğini görünce yeniden yatağına uzandı. Hava kararmak üzereyken Yusuf ve Şahin yemek masasında karınlarını doyuruyorlardı. En sonunda Yusuf dayanamadı;

-Şahin Bey neler olduğunu anlatmayacak mısın?

-Ne anlatayım Yusuf Bey? Olanları sende gördün. Gizliliğe o kadar riayet etmemize rağmen deşifre olduk. Hem de kime? Khaos’a. Keşke bizi İvanov deşifre etseydi Yusuf Bey.

-Bunlar çok mu tehlikeli Şahin Bey?

-Tehlikeli olduklarından değil. Khaos’un silahla işi olmaz Yusuf Bey. Karşımızda kim olduğunu bilmiyoruz. Gündüz dediğim gibi isimleri görevleri yetkileri bilinmeyen bir grup insan. Şehrin kurucuları tarafından oluşturulmuş kendilerini sistemin koruyucusu olarak tanımlayan insanlar. Açıkça tehdit ettiklerini gördün işte. Konsey başkanını gözden çıkarmışlar anladığım kadarıyla.

-Biz ne yapacağız bu durumda? Başkanın vurulmasına göz mü yumacağız?

-Bilmiyorum Yusuf Bey. Akşam Kılıç’la buluşunca öğreniriz. Artık çıkalım Yusuf Bey geç kalmayalım.

Ofisin minibüsünde Vaiz’in çiftliğine giderken Yusuf düşünüyordu. Vaiz’in ismini çok duymuştu ama ilk defa görecekti. Sevenleri tarafından mistik bazı güçleri olduğuna inanılan Vaiz Yönetim binasındakilere göre Şehrin en tehlikeli insanıydı. Neler yaptığı hakkında bilgisi yoktu ama fakirlere yardım ettiğini duymuştu.Kötü yola düşen insanlara yardımcı oluyordu. Çiftliğindeki insanların çoğu pişman olmuş suçlulardı.Bu yüzden Yönetim binası yetkilileri Vaiz’in bir suç örgütü kurduğunu veya kurmak için çalıştığını düşünüyorlardı. Vaiz’in yanındakilerin hepsi eski suçlular değildi elbette. Pek çok müfettiş bilhassa Kılıç Bey’e bağlı müfettişler sık sık vaizin yanına gittikleri için Yönetim binası vaizi dikkatle takip ediyordu. Yapılan bütün araştırmalara rağmen Yönetim binası bir suç unsuru bulamamıştı. Akademi tarafından Vaiz hakkındaki soruşturmalar “Peşin hükümlü ve gereksiz” olarak nitelendirilirdi.

Yusuf son iki yıl içinde müfettişler hakkında pek çok şey öğrenmişti. Müfettişlerin ortak bir karakterleri vardı. Hayatlarının büyük bir bölümünü can tehlikesi altında geçiren bu insanlar mistik bilinen kişilere meraklıydılar. Şehirdeki bu tarz mistizm içeren kulüplerin hem finansörü hem bağlılarının çoğu müfettiş ve güvenlikçilerden oluşuyordu. Devamlı can tehlikesi altında yaşayan bu insanlar sınırda yaşadıkları duygularını tatmin etmek için mistikleri ve mistizmi yüceltiyorlardı.

( Yirmi Dört 12 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 8.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu