Paça Suyu, Patates Suyu, Yumurta Ve Tayyare
Paça suyu kemikleri güçlendirir, patates suyu gözlerdeki iltihaplanmalar için
faydalıdır, yumurta da protein kaynağıdır. Güzel hoş da bu üç gıda maddesinin tayyare ile yani uçakla
ne alakası var?
Aslında olmaması gerekir. Ama bazen yokluk ve yoksulluk size akıl almaz şeyler
yaptırır ve bu üç gıda maddesini bir uçağı uçurabilmek için kullanırsınız.
Nasıl mı? O zaman okumaya devam...
Gerek I. Dünya Savaşı, gerekse Kurtuluş Savaşımız anlatılırken bu savaşlar
sanki sadece kara savaşları olmuş, deniz kuvvetlerimiz, hava kuvvetlerimiz hiç
yokmuş, savaş gemilerimiz ve savaş
uçaklarımız, denizcilerimiz ve pilotlarımız bu savaşlarda hiç rol oynamamış
gibi anlatılır.
Sekiz sene süren bu savaşlarda denizlerde sadece Nusret mayın gemisini biliriz
mesela. Çanakkale Savaşının kazanılmasında büyük rol oynayan Nusret Mayın
Gemisi. Oysa daha pek çok savaş gemimiz
vardır ve oldukça önemli roller oynamışlardır.
Hava Kuvvetlerimiz peki?
Evet Denizlerde en azından bir Nusret Mayın Gemisinden bahsedilir ama Hava
Kuvvetlerimizden hiç bahsedilmez. Hatta kısaca ‘’ Bir hava kuvvetimiz filan
yoktu ‘’ Denir.
Evet, esas itibariyle bugünkü anlamda bir hava kuvvetimiz elbette ki yoktu ama
‘’Hiç uçağımız yoktu. Düşmanlarımıza karşı herhangi bir hava harekatı olmadı.’’
Dersek çok büyük zorluklar ve yokluklar içinde ellerinden gelenin de üstünde
başarılara ve kahramanlıklara imza atmış atalarımıza çok büyük haksızlık etmiş
oluruz.
Peki I. Dünya ve Kurtuluş Savaşımızda bizim uçaklarımız var mıydı? Var idiyse
bu uçaklarla neler yaptık?
Biliyorum konuyu bir an önce paça suyu, patates suyu ve yumurtaya getirmemi
istiyorsunuz ama az sabır...
Efendim, uçağın tarihine girip konuyu uzatmayalım. Ancak uçakların savaş aracı
olarak kullanılması ilkin Trablusgarp Savaşında olmuş. Önce 1 Kasım 1911 de
İtalyan Teğmen Giulo Gavotti uçatan dört adet el bombası atarak denemeyi
yapmış. Ancak bu ilk deneme insan öldürme amaçlı değil ama bundan sonra
Türklere karşı öldürme amaçlı olarak da kullanılmaya başlanmış. Yani uçaklardan
bizimkilere el bombası atıyorlar.
Şimdi gelelim bir ilke...Tarihte bir uçağı ilk kez tüfek atışlarıyla indirenler
de Türkler olmuş. Trablusgarp Savaşında yine bir İtalyan olan Yüzbaşı Richardo
Moizo 1911 yılının Ekim ayında Türk birlikleri üzerinde Nuiport adlı uçağı ile
keşif uçuşu yaparken bizimkiler tarafından tüfekle indirilmiş. İndirenler
kimlerdir pek bilemesek de uçağın başında poz verenler Fethi Bey ( Okyar,Adnan Bey( Adıvar) ve Muhittin Beyler olduğuna göre
muhtemelen onlar indirmiştir. (Ayrıca Kut el Amare Savaşında da Türk askeri
yine tüfek atışıyla İngiliz uçağını düşürmüştür.)
Evet, böylece uçak artık bir savaş gerecidir. Ancak ilk başlarda Avrupalılar
bile bu nesneye pek itibar etmemişler nitekim Fransız Mareşal Ferdinad Foch,
aynen şöyle demiştir: ‘’Şahane oyuncaklardı ama ne yazık ki askeri anlamda bir
gelecekleri olduğu söylenemezdi.’’
Fransız Mareşal her ne kadar uçağa, daha doğrusu savaş uçağına pek rağbet
etmese de Osmanlı Devleti 1911 yılında iki subayını ( Mehmet Fesa ve Yusuf Kenan
Bey ) Fransa’ya Bristol Tayyare Mektebine eğitim amaçlı olarak göndermiş ve
böylece Havacılık konusunda ilk adımı atmıştı.
Dönemin Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, uçağın gelecekte özellikle
savaşlarda oldukça işe yarayacağını düşündüğünden bu işe al atmıştı ama
devletin bütçesi çok sayıda uçak almaya yeterli değildi. O bakımdan 29 Nisan-
11 Temmuz 1912 de ‘’ Tayyare İanesi’’ Adı verilen bir yardım kampanyası
başlatıldı ve halktan para toplandı. Bu toplanan paralarla da öncelikle hem on
adet uçak satın alınmış hem de
İstanbul-Yeşilköy’de bir havacılık okulu faaliyete girmişti.
Uçakları askeri amaçlarla ilk kez Balkan Savaşlarında Sırp, Bulgar ve
Yunanlıların yerdeki faaliyetlerini tespit için kullandık. Ancak bilgi ve
tecrübe eksikliği sebebiyle sık sık yere çakılıyordu bu uçaklar yerlerine
yenilerini alsak da.
İlk uzun(!) mesafeli uçuşumuz 18 Ekim 1912 de gerçekleşmiş, Tarık bin Ziyad
adlı uçak ile Kırklareli’nden havalanıp Yeşilköy’e inmek üzere yola çıkan
pilotlarımız Yüzbaşı Salim ve Yüzbaşı Kamil, havanın sisli, pusulanın bozuk
olması sebebiyle Manyas Gölü civarına inmişler; ertesi gün de Bandırma’dan
havalanıp Yeşilköy’e vasıl olmak suretiyle 85 Km lik çok uzun(!) bir yolculuk
yaptıkları gibi hedefleri o o olmasa da ilk kez Marmara Denizini uçakla geçmiş
olan pilotlar olarak tarihe adlarını yazdırmışlardı.
Gerçek manada ilk uzun mesafeli uçuş ise 8 Şubat 1914 de başladı. Bu sefer kat
edilecek mesafe 2000 Km civarındaydı ve Yeşilköy’den başlıyor, sırasıyla Adapazarı
– Eskişehir – Konya – Adana – Halep –Humus – Beyrut – Şam – Kudüs – El Aris –
Port Said – Kahire – İskenderiye şehirlerini kapsıyordu. Muavenet-i Milli adı
verilen uçakta Deniz Pilot Yüzbaşı Mehmet Fethi ve Üsteğmen Sadık Bey, Prens
Celaleddin isimli uçakta ise Topçu Pilot Üsteğmen Mehmet Nuri ile Yüzbaşı
İsmail Hakkı Bey bulunuyordu.
Mehet Fethi ve Sadık Bey, uçuşun beşinci aşamasında 4000 Metre yükseklikteki
Toros dağlarını aşmış ve tarihimizde ilk kez bu yüksekliği aşan pilotlar
olmuşlardı. Ancak 27 Şubat 1914 de Şam’dan havalandıktan sonra Taberiye gölü
yakınlarında uçak arızalandı ve düştü. Böylece ilk hava şehitlerimizi vermiş
olduk.
İlk hava şehitlerimiz Selahaddin Eyyubi’nin türbesi yakınlarında defnedildikten
sonra Osmanlı Genel Kurmayı, Mehmet Nuri ve İsmail Hakkı Bey’in rotasını
değiştirse de 11 Mart’ta Yafa’dan havalanan Prens Celaleddin adlı uçak da arıza
yapıp denize düşmüş, bu olay sonucunda uçaktan atlayan Mehmet Nuri Bey
boğularak ölürken İsmail Hakkı Bey kurtarılmıştır.
I. Dünya Savaşına girdiğimiz anda toplam beş kara iki adet de deniz hava uçağı
olmak üzere toplam yedi uçağımız olmakla birlikte Almanlarla birlikte girdiğimiz bu savaşta sayı
elliye, hatta ilerleyen zamanlarda daha da fazlaya ulaşmıştı ama bu uçaklar her
ne kadar Osmanlı hava gücünü oluştursa da Türk Hava kuvvetlerine ait değildi
tabii ki. Bizim yedi uçağımız vardı sadece.
I. Dünya Savaşında Türk pilotlarının gösterdikleri kahramanlıklara dair
maalesef okullarımızda okutulan ders kitaplarında herhangi bir bilgiye
rastlanmadığı gibi herhangi bir uçağımız ve pilotumuz olduğuna dair bir bilgiye
de rastlamak mümkün değildir. Oysa 30 Ekim 1918 Tarihli Mondros Ateşkes
Antlaşmasından sonra maalesef düşmana teslim etmek zorunda kaldığımız savaş
uçağı sayımıza baktığımızda bunun 100 adet uçak olduğunu, bunlardan altmışının Yeşilköy’de, kırkının da Konya ve
Erzurum gibi bölgelerde olduğunu görürüz. ( Ancak pek çoğu kullanılabilecek
durumda değildir.)
Evet, Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra İngilizler, Yeşilköy’de bulunan bu
uçakları Maltepe semtindeki bir alana naklederler. Nakil esnasında
parçalananları da dahil edecek olursak Maltepe’ye neredeyse sağlam bir uçak
götürmezler. Bu sebeple de Maltepe’de bulunan uçakların başına nöbeti koymaya
bile gerek duymazlar. Neticede bu hurda yığınlarını kim ne yapacaktır ki?
Ancak I. Dünya Savaşında oldukça üstün başarılar göstermiş olan Türk pilotları
kafaya koymuşlardır. Bu uçakları kaçıracaklar ve Mustafa Kemal’e, yani Milli
Mücadeleye kazandıracaklardır.
İşte bu amaçla Vecihi,Rıdvan, Eşref, Şakir, İsmail Zeki, Kazım ve Bezmi adlı
Türk pilotları Maltepe’den uçak kaçıracaklardı.
Ancak yapılan incelemeler sonunda Bezmi, Şakir ve Rıdvan’ın kaçırmayı
düşündükleri uçakların havalanabilecek uçaklar olmadığı görüldü.
Pilotlardan Kazım, bindiği uçağı havalandırdı ve Ankara’ya doğru uçtu gitti.
İsmail Zeki’nin uçağı kımıldadı ama uçmak için yeterli irtifaya ulaşamadan
çakıldı. Allah’tan İsmail Zeki’ye bir şey olmadı.
I. Dünya Savaşında bir Rus uçağını düşürmüş olan Vecihi de uçağı hareket
ettirdi ama uçak bir tümseğe çarptı, akabinde yanmaya başladı. Vecihi hafif
yaralanmış olarak kurtuldu.
Bir tane de olsa uçak kaçırabilmişlerdi bu girişim sonunda ve öyle sanıyorum ki
tarihte ilk uçak kaçırma eylemini de yine Türkler gerçekleştirmişti.
Bu bir uçağa ilaveten Filistin cephesinden kaçırılan on yedi uçak daha vardı Kurtuluş
Savaşımız esnasında. On yedi uçak vardı ama her birisi canlı tabuttan
farksızdı.
Evet, şimdi geldik paça suyu, patates suyu, yumurta olayına...
Burada sözü rahmetli general Muzaffer Ergüder’e bırakıyorum:
"Batı Cephesi'nin ilk tayyare birliğini oluşturmaya çalışan on beş, yirmi
havacı subay ve teknik personelin Konya'dan getirdikleri birkaç eski tayyareyi
tamir etmek için yaptıkları çalışmaları dikkatle izliyordum. Bir gün, bir
tayyarenin kanat bezine fırçalarla bir sıvının sürüldüğünü görmüş ve bunun ne
olduğunu sormuştum. Alınlarından terler akan bu personel, şöyle cevap verdiler:
"Efendim, işe yarayabileceğini umduğumuz tayyarelerin kanat ve gövde
bezleri basıncın etkisiyle gevşemiş ve özelliklerini kaybetmişlerdir. Bunların
ancak emayit denilen bir sıvı ile gevşeklikleri giderilebilir. Bizim emayitimiz
yoktur. Aklımıza şöyle bir çare geldi. Patates suyu, yumurta ve paça suyunun
karışımından elde edeceğimiz sıvı, belki emayitin yerini tutarak, gövde
bezlerine gerekli olan özelliği kazandırabilir. İşte şimdi bu işleme
başladık."
Akıl alacak şey değildi emayıt yerine
paça suyu, patates suyu ve yumurta kullanmak ama Türk her zaman en olumsuz
şartlarda bile kendince çözümler üreten bir milletti ve işte o kanatlarına paça
suyu, patates suyu ve yumurta sürülen uçaklar bakın neler yaptılar:
Mesela Konya’da başlayan Delibaş Mehmet isyanında isyancıların anasını ağlattı
bu pilotlar ve maalesef Kurtuluş Savaşımızın ilk havacı şehidi de bu olayda
verildi. 3 Ekim 1920 de pilot üsteğmen İbrahim Ethem şehit düştü.
I. İnönü, II. İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruzda
havacılarımız özellikle keşif uçuşları ve düşmanın durumu hakkında
raporlar vermekteydiler ama duruma göre düşman üzerine sorti yaparak makineli
tüfek ve el bombası atışlarıyla zayiat da veriyorlardı. Hatta Vecihi Hürkuş 15
Ağustos 1920 de Alaşehir Tren garında Yunan askerlerini görünce önce 600
metreye kadar alçalıp bomba atmış, daha sonra elli metreye kadar uçağı indirip
arkadaşının makineli tüfekle tarama yapmasını sağlamıştı.
Velhasılıkelam I. Dünya ve Kurtuluş Savaşında Türk havacıların rolü öyle
atlanacak bir konu değildir. Benim anlattığım gibi kısacık bir konu da
değildir. Bu konuya en azından ders kitaplarında mutlaka yer verilmelidir.
FOTOĞRAFLAR
1- Dünyada ilk kez Türkler tarafından Trablusgarp Savaşında düşürülen İtalyan
uçağı Nirport ve başında poz veren Fethi Bey ( Okyar ) , Adnan Bey ( Adıvar )
ve Muhiddin Beyler
2- Kut el Amare Savaşında Türklerin tüfek mermisiyle düşürdükleri İngiliz uçağı
ile ilgili haber.
3-İlh Hava şehitlerimiz Mehmet Fethi bey ( Sağda) ve Sadık Bey ( Solda )
4- İlk hava şehitlerimizin şam- Selahaddin Eyyubi Türbesi yakınlarındaki
şehitliği
5- Türk havacılığının efsane ismi Vecihi Bey (Hürkuş)
(
Paça Suyu, Patates Suyu, Yumurta Ve Tayyare başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
20.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.