İslamiyet dininden önce Allah(c.c) inancına varan Hz. İbrahim’e inanan kişiler Hanif olarak adlandırılır. Bu kişiler putlara tapmayı reddedip Hz. İbrahim yolunda onun dinine inanan kişilerdir. Türkçe Hanif kelimesi bu şekilde anlamlandırılır.
Haniflik ise Hz. İbrahim’in dinine inanmak aynı zamanda
putlara tapanlara zıt olmak anlamına gelmektedir. Hanifler Allah(c.c) ye karşı
olan tüm dinlere Allah’ı anlatmak, ibadet ve davet etmek amacını güden
kişilerdir.
İlk defa Hanife adını evlilik programında duydum. Yukarıda
anlattığım gibi Hanif manasını dillendiren adıyla ters düşmeyen tesettürlüydü
ve evlenmek istiyordu. O zamanlar düşünmüştüm ki, kapalı bir bayanın arı
olmalı, namusu olmalı, şerefi olmalı, kısacası adı gibi Hanif olmalıydı… Böyle
bir programda ne iş varmış ki dedim. Evlenmek isteyen adayların hiç birini
beğenmiyor, kah nişanlanıyoruz diyor kah kaynana beğenemiyor, sanki evlenmek
istemeyen ve adının hep anılmasını isteyen bir tarz geliştiriyordu. Sanki
tesettürlü bayanda evlilik programlarına çıkar mesajı veriyor ve programı yapan
medya kanalına reyting sağlıyordu.
Bir ara adı anılmaz oldu. Ben de unutmuştum. Bugün medyada
yapılan haberde mini etekle dans ettiği, havuza açık girdiği pozlarını görünce
şoke oldum. Bu yazıyı yazmak istedim.
Bir kadın neden kapanır ki… Ancak iman sahibi ve Hanif
olduğundan, Allah’tan korktuğundan, arını, namusunu ve şerefini korumak
istemesinden kapanır. Kapanmak çok zordur bir kadın için. Bunu ancak Allah’a
olan aşkından yapar, hiçbir baskı ile bir kadın kapanmaz. Kapanmak çocuk
oyuncağı değildir.
Hani bir manken tesettür elbisesini tanıtmak için podyuma
çıkar. Herkes bilir ki, bu onun mesleğidir. Mesleğinden dolayı bikini de giyer.
O bir mankendir. Hanife manken midir, hayır… Nedir peki? Ne mesaj vermektedir? Bunu
para kazanmak için mi yoksa sıradan her kadın tesettüre girer ama isterse
açıkta dans eder, her kadın gibi mayo ile denize girer, vücudunu herkeste
görebilir mi der? Bu kadar tesettüre giren genç kızımız olduğu ortamda,
ortaya bu şekilde çıkması manidardır. Ciddi bir fitne yaydığı gerçektir. Hani
bir genç kız ebeveynine, işte örnek hem kapanıyor hem de açılıyor, kimse de bir
şey demiyor. Tesettürü ile kendisine mahrem olmayan bir erkek ile dans ediyor,
halk oyunu da oynuyor. Ben de böyle yapacağım ve bana karışamazsınız derse… Der
mi der… Şöhretli insanların model olduğu bir ortamda kaçınılmaz bir kötü
örnektir bu…
Tesettürün ne olduğunu bilmiyor ya da anlatılamıyor demek ki…
Kahraman Maraş’ta bir Fransız askerinin kapalı bir bayanın gözünü görmek için peçesini
açmaya çalıştığı bir zulümden sonra, Sütçü İmam ile ayaklanan halk, o Fransızları
şehirden kovmuşlardır. Kurtuluş savaşı, vatanın namusu, dini ve şerefi için
yapılmıştır. Eğer kadınlarımızın namus, şeref ve ahlaksızlığı yaygınlaşırsa,
Türkiye diye bir vatan kalır mı geriye? Düşman silahla yıkamadığı ülkemi ahlaki
çöküntü ile ve dil erezyonu ile çöküntüye uğratmaya çalışıyor. Bu kadının
zıtlıklarla dolu yaşamını takip eden medya kuruluşunu kınıyorum. Sırf para
kazanmak ve reyting kazanmak uğruna bu vatanın temel taşlarını
oynatamazsınız. Bu ülke benim olduğu
kadar sizin de… Eğer bu vatan elden çıkarsa, o paraları kazanacağın ülken de
olmaz, Allah korusun. Her ne kadar demokrasi varsa da bu ülkede, o demokrasi
ülkemin hassas konularını deşeceğiniz özgürlüğü size vermiyor, vermemeli…
Ey cahil Hanife… Sen ne yaptığının farkında mısın? Bir an
önce aklını başına devşir… Yaydığın fitneden ve bu kötülükten vazgeç. Bir insan
Allah’ın dosdoğru olun dediği mizana meydan okuyabilir mi? Asla…
Saffet Kuramaz