Mağlup bir düşün ön yargısıydı şiir
Hani tozlu yollarda ahkâm kesen
yılların
Sızan gözyaşı ıssızlığın da
Sebat makamı.
Aşkı irdeleyen şafak ve de şatafat:
Alımlı ömrün bekası
Peşi sıra sürüklendiğim sağanak:
Maviden, açık maviden bir tortu
Ulema sevinçler düşmeseydi yakamdan
Aymazlığında yanılgının
Basit bir soruya denk düşecektim bazı
bazı.
Yalıtılan göğün eşrafı
Yâd ettiğim mazinin geri dönülmez
gözden düşüşü:
Ufka diktiğim
Mum gibi eridiğim:
Arşı alaya çıkar mıydı şarkılar?
Meşrebi ölüm ya da vazgeçiş:
Kümülatif bir açılım
Sözcüklerin taslağında
Varlığım kadar kayıtsızlığın mezarı.
Latife yapabilirdim, azizim:
Ne beklendiğim ne de bir beklentim:
Aziz ruhun azığı
Yorgun aşkların baltalandığı bir
rakım:
Erebildiğim kadar…
Erişkin korkularımdan ergenliğe
uzanan o yol
Bir de devasa nöbetleri yanlışların
Kaç doğruyu elediği mi?
Aşkın haznesinde eriyen bir yemin mi?
Ve işte çatısı akarken şiirlerin
Topa tutulduğum göğün mimarisinde
Asılı kalan mizacın uzantısı o taşlı
yol:
Kimselerin geçmediği
En çok da kendimle geçinemediğim
Elbet izafi bir tutanak
Mümkünse silin beni kayıtlardan.
Dilekçemi ibraz ettiğim bir kuşluk
vakti
Hacizli yeminlerin de menfaati uğruna
Uğradığım yalnızlar yokuşu:
Temkinli mizacımla savrulduğum
Köklerime sadık
Bir çığlık kadar yankısı rahmetin
Yanıldığıma delalet şunca mısra
Anmaksa dünü
Dökülen üzünç taneleri avuç avuç
Nasıl ki ıskartaya çıktı karanlık
Elbet meşru bir yanılgı:
Yüreğimle bir dargın bir barışık.