Adil…Basık burnuna,kısmen
dökülen saçlarına kaşındaki faça eşlik ediyordu.Elinde tespih vardı.Sabretmenin
önemini bilirdi aslında ancak o tespih gardaş dediği bir abisinden hediye gelmişti,o yüzden taşıyordu.Ağır ağır
ve emin adımlarla yürürdü çünkü acelesi yoktu,zaten zamanında aceleci
davrandığı için dökülmüştü saçları.Uzaktan görseniz kim bu yabani dersiniz ama
Adil göründüğü gibi değildi.Herkes gibi…Sivri davrandığı zamanlardan kalan
hatıra olan façasıyla limoniydi.İstemiyordu onu yüzünde. Geri dönüşü olmayan
neleri bilirsiniz?Söylenen söz,atılan ok,geçen zaman,sarf edilen emek….Faça da bunlardan
biriydi.
Yeşillikler
arasında yürümeyi severdi.Cangıl cungul kalabalıklar ona göre değildi.Huzur
arıyordu ve bu huzuru temiz hava,kuş,rüzgar, su sesi ve toprak kokusuyla ile
bulacağını biliyordu.O yüzden parkları tercih ederdi çoğunlukla yürümek için.Kalabalıkları
sevmezdi yine de çocuk sesleri onu mutlu ederdi.Neşe diye bir duygu olduğunu
çocukları ve onların seslerini duyunca hatırlardı.Çocuklar vardı sevinçten
gülen,çocuklar vardı bak bak nasıl da zıplayacam şimdi diye bağıran,bir çocuk
vardı top oynarken ben kaleci oyuncuyum diye mızıkçılık yapmayan.Bu çocuk
geleceğin kurtuluş anahtarı olabilir tabi düzgün eğitim,düzgün aile,düzgün
arkadaşlar ve daha pek çok değişken olumlu olduğu takdirde.
Sıra sıra
ağaçların karşılıklı dizildiği parkta ağaçlar altında banklar da vardı.Adil
banklı ağaçların olduğu yola girdi,biraz dinlenmek istedi.Karşılıklı 7 sıra
halindeki 4.banka oturdu.Ne en başta,ne
de en sonda.Başa oturmazdı çünkü öncü bir kişiliği yoktu,sona da
oturmazdı çünkü silik de sayılmazdı.Her bankta olmasa da başka banklarda
oturanlar da vardı.Baş ve uç banklarda da oturanlar vardı zaten istese de
oturamazdı.Oturdu orta banka tam ortalayacak şekilde,kimse gelip de yanıma
otumasın diye.Ancak bilemezdi ki birazdan kalkacak başka banka oturacaktı.33’lü
tespihini çekerken gözüne bir delikanlı ilişti.
Delikanlı
güzel giyimliydi.6.sıra bankta oturmasına rağmen parfümü kaliteli olmalıydı ki
Adil’in bile hoşuna gitti kokusu.Elinde de gül buketi vardı.Çok üzgün görünüyordu.Göz
göze gelmeden evvel Adil bir dal Adıyaman tütünü çıkarıp tokai çakmağıyla yakıp
içmeye başladı.Göz göze geldiklerinde Adil delikanlının sıkıntısını sezmiş
olmalı ki hiç söz söylemeden sigara paketinden bir dal sigara uzattı al da iç
iyi gelir dercesine.Delikanlı önce
duraksadı.
-Olur beyefendi şimdi içmeyeceğim de ne zaman içeceğim?
Adil kalktı,delikanlının yanına gitti ve sigarayı uzatırken:
-Destur var mı?
Delikanlı şaşırdı ama bozuntuya vermedi keza hoşuna gitmişti
bu samimiyet.
-Buyrun beyefendi oturun.
Adil oturdu.Sigarasından bir fırt aldı ve delikanlının da
sigarasını yaktı.Elini delikanlının dizinin üstüne atıp:
-Delikanlı ben beyefendi nedir bilmem.Baktım iyi çocuğa benziyorsun,üzgün
de bir halin var.Sen anlat şimdi n’oldu?
-Kızla buluşacaktım.İlk görüşmemiz olacaktı,tabi
gelseydi.Parkın girişinde bekleyeceğim dedim,tamam dedi,saat 14’de gelirim dedi
saat 15 oldu daha gelmedi.Telefonunu aradım açmadı.Anlayacağın ekildim.
-Erken karara varıyorsun delikanlı.
-Görünen köy kılavuz ister mi?
-Bak koçum şu façamı gören çoluk çocuk benden uzak
duruyor,her kişi her olay senin sandığın gibi olmayabilir.Benim sigara ikram
edebileceğin aklına gelir miydi,şu tipe bir bak!
Sigarasından bir fırt daha aldı,tespihini çıkardı.Sinir
olmuştu durup durarken,elini çekti,kafasını ters tarafa çevirip ya sabır diye
tespihini çekmeye başladı.Birden kafasını tekrar çevirdi,sinirli ifadeyle:
-Ayrıca senin ben derdini sikeyim.Millet evine ekmek nasıl
götürürüm derdinde,millet borcumu haciz gelmeden nasıl kapatırım
derdinde,millet hastama nasıl ilaç bulabilirim derdinde,sen bir kız için
üzülüyorsun.
Delikanlı şaşırmıştı.Adil’in tepkisi hiç alışık olmadığı bir
durumdu.Başka arkadaşları olsa onu teselli ederdi,aklını başka yerlere
çekerdi,başka kız mı yok oğlum derlerdi ama bu yaklaşım onu kızdırmadı aksine
Adil’in samimiyetinden hoşlanmıştı.Bir süre sessizlik olduktan sonra delikanlı
konuşma gereği hissetti:
-Doğru diyorsunuz şükretmeyi unutuyor insan zaman zaman.
Delikanlı sigaradan bir fırt daha aldı,başka zaman olsa
tütün içmezdi ama Adil’in samimiyeti ona tütünü de sevdirmişti.Adil oturduk
yerde önce eğildi,sonra birden dikeldi ve gür bir sesle:
-Bak delikanlı sigaraya boşuna başlamadım,saçlarım boşuna
dökülmedi,tespihi boşuna taşımıyorum,parka boşuna gelmiyorum,façamı bile boşuna
attırmadım.Hepsinin bir hikayesi var.Bu gözler çok gördü.Bu kulaklar çok
dinledi.Bu adam çok şahit oldu.Sigaramı bitireyim de sonra başlarım.
Adil hızla çekti içine dumanı.İstek gelmişti bir kere.Başladı
çok geçmeden sözlerine.
-Bak koçum biz edebi edepsizden öğrendik.Sana yapmaman
gerekenleri anlatayım.Anlatayım ki gör ne hallere geliyormuşun.Öncelikle
kimsenin canını yakmayacaksın,Vartolu dediğim bir abim vardı adını bile bilmem.Bir
an için gözü döndü cinayetten içeri girdi.Muhtemelen de çıkamayacak.Kesinlikle
milletin namusuna göz dikmeyeceksin.Bizim konyalı vardı s.kişip s.kişip gelirdi.Bir
gün yine sikişip gelmiş ama bu sefer farklıymış.Polis geldi de biz öylesi
anladık tecavüz olduğunu.O da muhtemelen çıkamayacak.Üstelik içeride göreceği
muamele de ayrı bir mevzu.Bir başka önemli husus da kimseye
büyüklenmeyeceksin.İzmirli vardı bir zamanlar.Ben her boku bilirim
ayarlarındaydı.Millete artizlik yapar dururdu.Sen de bilirsin kalabalıkta
artizlik yapanın tenhada affı kabul olmaz.Onu da benzettiler bir güzel.Bir daha
yapmıyor artık.Bir eleman daha vardı adını
hatırlayamadım.Uyuşuğun,tembelin,miskinin tekiydi.Nasıl oldu da evlendi hala
şaşarım.Hanım ile tartışmış,sen ne işe yararsın be demiş toplamış ne varsa
gitmiş anasına.Bu da tek çareyi intiharda bulmuş.Ne çok miskin ne de çok hırslı
olacan.İşine aşık bir eleman vardı.O kadar meşguldü ki hanımını ihmal etmekten
hanımı da bunu boynuzlamış.Bunun da gözü dönmüş,hanımını doğramış.Suçüstü
yapamadığı için hapse girdi o da.Bir de şükretmezsen hep daha fazlası dersen
bizim Taime ‘nin kocası gibi olursun.O da çok açgözlüydü.Kahvede çay
ısmarlamazdı kimseye.Bazen ödemeden gittiği bile olurdu.Taime kışkırtıyordu
kocasını biraz da ama onda da tamah vardı.Bir gün kahveye polis gelmiş,bunun
hakkında soruşturma var.Çalıştığı yerin kasasını boşaltmış.Tüymüş bu ama çok
geçmeden yakalandı.
Delikanlı nefessiz dinledi ve biten sigaralardan sonra:
-Abi ben vereyim benden yak.
-Olur içelim parliementinden.
-Abi çok sağol ya valla artık üzülmüyorum eften püften
konulara,sahi sen nereden çıktın ya?
-Cezaevi,şartlı tahliye.