Belki Bu Yazımın
İçinde Hafif Bir Sessizlik Oturmuştur, Sizi Rahatsız Etmesin Diye
Ne olduğunu anlamam
için bakmam gerekiyor, adını koymak anlamlandırmak adına. Bende uyandırdığı
hissin tarifin yapmam gerekir ki daha derinden anlamalı hissedeyim. Gelip
geçici dünya olsa da, gelip geçici diye önemsememek olmaz. Bakıyorum etrafıma
anlamak hissetmek adına.
Hayatın geçit yapan senfonisi,
her zaman çalıyor sesi kulaklarımda, içinde görünen aşk görmemek için kör olmak
gerekir anlıyorum, gülümsüyor gökyüzünde ağaçlarda, esen rüzgârda sözle bakışla.
Yüreğimde büyüyor sözler kelimeler aşkla, bu rahmeti gönlüme almamak olmaz,
yoksa kurur kalır yeşermez.
Yarın terki diyar
edince dünyayı, adım kalır mı kalmaz mı bilinmez, içimde büyüyen aşkla
büyüttüklerim yazdıklarım kalacak. Aşkta asla taviz vermeyen herkesi seven
bakışım kalacak, belki bir şeyler anlatacak, ya da kor olanlara varacak yanmazsın
anlamazsın pişmezsin, pişmezsen varamazsın diyecek…
Gönüllere dokunan bir
sihirli değnektir aşk, dokundukça değiştirir, değiştirdikçe belirginleştirir,
ışıkla karanlık gecenin aydınlığı gibi, aydınlık kılan güneş gibi, bir çağıran bir
ağırlayan bir bir anlatan…
Diyalog dersen aşkın
içinde sayfalar dolusu, oku oku bitmez, insanlarla, ağaçla kuşlarla, sevgiliyle,
fakirle, üstü yırtık perişan gezenle kur diyalog diyor, korkma senden bir şey eksiltmez
dercesine diyalog kurmayı istiyor. Konum bu, konumu yan gel yat sana hizmet
etsinler değil, sen hizmet et… İçinde kariyer planı olmazsa da koşarak içine
girdiğimiz, bambaşka bir dünya alem aşk.
Okumanız için gece
gündüz her an sözlerle kelimelerle dost olup sizlerin okuması için, bizimde öğrenerek
daha sonrasında bir hazine gibi tekrarında yeniden yeni bir şeyler yazmak için
çabalıyoruz Rabbim yardımıyla… Hayat zaten gözle bakarak gönül gözüyle okumak
değil midir? Bir arayışın içine girerek araştırmak bulmak değil midir?
Uyutmaya
çalıştırırken uyku, yazmak için uyumuyorum, az bekle diyorum, dünü kaybettik
bari yarını kaybetmeyeyim/kaybetmeyelim içine birkaç güzel sözler
ekleyeyim/ekleyelim. Estikçe esiyor uykum hırçın rüzgârlar gibi, gönlüm kalemim
direniyor savrulmamak için. Uykum savruluyor kendi hırçın rüzgârının içine,
nereye denk düşerek gittiğini göremiyorum, sadece sizler için kendim için
yazıyorum.
Tanıdık sizler
varsınız ,yakınlık duyduğum, yorgunluğumu sizleri görünce sizler okuyunca
gideriyorsunuz zaten, gülümseyen bakışınızla…
Yavaş yavaş kalkıp
giyinmeli yatmalı diyor uykum, ben direnirken. Konsolun üstündeki saat sabahın altı
buçuğunu gösterirken, düşlerim rüyalarımla bana sesleniyordu. Şimdi sizleri bu
yazımın havasıyla gülümsemeyen günlerde mi değişir umuduyla, yatağıma
uzanıyorum. Belki bu yazımın içinde hafif bir sessizlik oturmuştur, sizi
rahatsız etmesin diye, şimdi sizler okudukça ben şen ve mesut olacağınız için
az biraz uyuyacağım, sizlerle ev halkının durgunluğunu yeniden görmek için
uyanacağım, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç