12 FIKRA İLE TOPLUMSAL MUTAKABATI SAĞLAMANIN YOLLARI ---1. BÖLÜM---
Öyle ağır ve bilimsel bir yazı olmamasına gayret göstereceğim iş bu yazının. Kendi üslubumca ve kendi aklımca anlatmaya çalışacağım niçin uzlaşamadığımızın nedenlerini. Ve çözüm yolları önereceğim.
Bendeniz bir öğretmen olarak derslerimde de hep böyleyimdir. Yeter ki bir yerinden yakalayayım konuyu. Hemen bir fıkra sıkıştırırım araya, ya da kıssadan hisse kabilinden bir şeyler. Böylece hem konu daha iyi anlaşılır hem de öğrencilerim dersten çıktıklarında ringden inen boksör gibi değil komedi filmi seyretmiş insan rahatlığı ile çıkar.
Şimdi her biriniz benim öğrencilerim olduğunuzu düşünün bir an için. Sınıftasınız, derste ben varım. Dersimiz: Vatandaşlık Bilgileri. Konumuz: Toplumsal Mutabakat, diğer bir deyişle Milli Birlik ve Bütünlük..
- Evet Arkadaşlar. Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanlar olarak niçin birbirimizi yiyoruz? Mesele bu işte.
Bunun pek çok sebebi vardır. Ancak en önemli sebep dangalaklıktır.
Çam yarması gibi adamın biri yolda önüne bakarak yürümekte olan çelimsiz bir adama çarpmış. Çelimsiz adam kafasını kaldırmadan söylenmiş:
-Önüne baksana ulan dangalak…
Çam yarması hemen dönmüş ve adamın yakasını toparlayıvermiş.
-Sen bana dangalak dedin galiba. Şimdi söyle bakalım dangalak ne demek?
Çelimsiz adam bakmış karşısında iki iri ayı cüssesinde bir kütle var; dizlerinin bağı çözülmüş. Hemen kıvırmış.
-Efendim dangalak, sizin gibi güçlü, kuvvetli , arslanlar gibi delikanlılara denir. Maşallah. Maşallah Allah nazarlardan korusun.
Çam yarmasının hoşuna gitmiş bu övgü.
-Ohoooo...Ben neyim ki. Sen asıl benim babamı göreceksin. O benden çok daha dangalaktır.
Demek ki birinci sebep neymiş: Dangalaklık. O halde defterlerinize yazın.
MADDE 1- TOPLUMSAL UZLAŞI İÇİN ÖNCELİKLE DANGALAKLIKTAN KURTULMAMIZ LAZIMDIR.
*****************
- Şimdi ikinci maddeye geçelim.
İstanbul Fethedilmiş. Artık şehirde Yeniçeri askerleri dolaşıyor sokaklarda. Lakin Yeniçeriler Rumlara gıcık. Özellikle de dükkan sahibi Rumlara
Bir gün bir yeniçeri bir dükkana girmiş ve dükkan sahibine sormuş:
-Sen hangi millettensin?
Korkusundan neredeyse altına edecek olan dükkan sahibi Rum dayaktan kurtulmak için ‘’ Ben Yahudiyim. ‘’ Demiş. Demesine demiş ama bir Rum’un yiyeceğinden üç dört misli fazla dayak yemiş yeniçeriden. Ağzı burnu darmadağın vaziyette sormuş.
-Yahu ben Yahudiyim dedim, daha fazla dayak yedim. Yahudi ile alıp veremediğin nedir senin?
-Siz Hazreti İsa'yı çarmıha gerip öldürmüşsünüz.
-Yahu o dediğin tam 1453 sene önce olmuş bir olay.
-Olsuuunnn. Ben daha yeni öğrendim.
Bilindiği gibi bizim memlekette de taa 1071 de sıkılmış olan bir kot var. Bazıları sıkılmış kotun davası peşinde. Neymiş efendim bu topraklar 1071 den önce bizim değil bazılarınınmış(!) O halde yazalım:
MADDE 2- SIKILMIŞ KOTUN DAVASI OLMAZ.
********
-Evet arkadaşlar!
Bizim memlekette Namık Kemal fıkraları vardır ve rahmetli Namık Kemal’in kemikleri sızlar o fıkralar anlatıldıkça.. İşin aslı Namık Kemal değildir. 'Namı Kemal’dir.'' Yani sanırım adı ya da namı Kemal olan biri üretmiştir bu fıkraları. Neyse. İşte onlardan biri.
Osmanlı Devleti ne yendiği ne de yenildiği savaşlardan biri sonunda barış masasına oturur İngiliz, Fransız ve Rus Devletleri ile birlikte. Al takke ver külah pazarlıklar yapılır. Sıra Boğazlar konusuna gelir. İngiliz de , Fransız da Rus da Boğazların kendilerine verilmesini istemektedirler. Bizim elçilik heyetinin başı da kim olsa beğenirsiniz? Elbette Namı Kemal.
Sonunda Rus elçisi dayanamaz ve o ana kadar hep suskun olan Namı Kemal’e sorar:
-Yahu sen hiç ağzını açmadın. Senin düşüncen ne bu Boğazlar konusunda? Boğazlar Rusya’ya verilmeli değil mi?
Namı Kemal cevabı yapıştırır?
-Alma ağzına sakın Boğazların adını/ Sor anan Katerina’ya Baltacının baltasının tadını.
Gerçi Baltacı ile Katerina arasında balta sapı konulu bir muhabbet olmamıştır ama yine de bu ülkeden toprak ya da başka menfaatler talebinde bulunacak olanların görecekleri tek nasip balta sapı olacaktır. O halde maddemizi yazalım:
MADDE 3- TOPLUMSAL MUTABAKATIN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGELLERDEN BİRİ DE BAZI VATANDAŞLARIN BALTA SAPINA OLAN AŞIRI TEMAYÜLLERİDİR ( DÜŞKÜNLÜKLERİ YANİ ) İŞTE BU TEMAYÜLÜN ACİLEN TEDAVİ EDİLMESİ GEREKİR.
************
-Dördüncü maddemize gelince:
Adamın biri bir sürü suç işlemiş. Her zaman arkasında onu kollayıp gözeten babaları olduğu için de hep paçayı sıyırmış. Ama sonunda sular tersine akmaya başlamış ve yakalanıp yargılanmış. Lakin adam o kadar rahat ki. Malum eski alışkanlık.
Mahkeme, sonunda kararını vermiş: İdam.
Hakim kalemi kırmış.
Adam yine oldukça rahat. Hiiiç istifini bozmuyor.
Derken efendim adamı alıp idam sehpasına koymuşlar. Adam gayet laubali bir şekilde ıslık çalıp etrafa bakıyor. Hakim ‘’Son arzun nedir? ‘’ Diye sormuş. Adam umursamaz bir şekilde ıslık çalmaya devam ediyor. Hakimin tüm ısrarlarına rağmen adam son arzusunu söyleyeceğine ıslık çalmaya devam etmiş. Derken hakim ‘’ Madem öyle infaz gerçekleşsin. ‘’ Demiş ve adamın altındaki tabureye tekmeyi yapıştırmış cellat.
Adam başlamış sallanmaya. O anda da heyecanla elini kaldırıp bir şeyler söylemek istediğini belirtmiş. Hakim hemen infazı durdurmuş. Adamın altına tabure yeniden konmuş. İp boynundan çözülmüş. Hakim adamım son arzusunu söyleyeceğini beklerken adam şöylece bir boynunu ovuşturmuş ve:
-Yahu ne yapıyorsunuz siz? Delirdiniz mi? Az kalsın boğuluyordum.
Evet, bu kıssadan alacağımız hisse şudur: Hemen yazalım.
MADDE 4- ÖYLE ÜÇ KURUŞA BEŞ KÖFTE YOK. ELLEMİŞSEN HALİMEYİ ÇEKECEKSİN CEREMEYİ. VELHASILI KELAM HERKES ETTİĞİNİ BULACAK Kİ TOPLUMDA HERKES KENDİ KAFASINA GÖRE PLANLAR YAPIP KENDİ ZEVKİNE GÖRE DÜZENLER KURMAYA KALKMASIN. HİÇ KİMSE FIKRADAKİ ŞAHIS GİBİ KENDİSİNİ DOKUNULAMAZ ZANNETMESİN.
*****************
-5. Maddemiz kitaplarla ilgili olacak. Evet evet, kitaplarla ilgili. Zira toplumsal mutabakatın önündeki en önemli engellerden bir de bazı kitaplardır. Nasıl mı? Anlatayım:
Köyün birinde çok küfürbaz bir adam varmış. Önüne gelene ana avrat, sülale küfür eden bu adam o köyün insanlarını illallah ettirmiş. Sonunda bunu karşılarına alıp sormuşlar:
-Yahu sen hiç Allah'tan korkmaz mısın? Küfretmenin ne kadar günah olduğunu, bu günahın yüzünden ebediyyen cehennemde yanacağını bilmez misin?
Küfürbaz gayet sakin cevap vermiş:
-Benim elimdeki İncil'e göre küfür günah değil aksine sevap. Ben bu kitabın hükmüne uyarak küfrediyorum.
Köylüler '' Olmaz öyle şey. İncil'e göre de küfür günahtır'' Diye itiraz edince sonuçta durumu köyün papazına açmışlar.
Papaz, önce '' Küfür İncil'e göre de günahtır ve cezası ağırdır.'' Dese de küfürbaz uzatmış elindeki İncili ve '' Bir de bu İncil'e bak'' Demiş.
Papaz, küfürbazın verdiği İncili açmış. Açınca bakmış içinde bir 100 dolar var. 100 Doları çaktırmadan cebe attıktan sonra köylülere dönmüş.
-Arkadaşlar ! Bu adamın elinde bu kitap olduğu müddetçe sizin de benim de sülalemi ( biip biiip )
Evet, demek ki neymiş?
Yazıyoruz:
MADDE 5- TOPLUMSAL MUTABAKATI SAĞLAMAK İÇİN BAZI İNSANLARIN ELİNDEKİ BAZI KİTAPLARI ONLARIN ELLERİNDEN ALMAK LAZIMDIR Kİ YAPTIKLARI KÖTÜLÜKLERİ KİTABA UYDURMASINLAR.
*****
-Devam ediyoruz arkadaşlar. Toplumsal Mutabakat için mutlaka elzem olan hususlardan biri de girip çıktığımız yerlere dikkat etmektir.
Bunu şöyle izah edebiliriz:
Hrıstiyanın biri Müslüman olmaya karar verir. Zaten komşusu olan Müslüman ona Müslüman olmanın çok kolay olduğunu söylemiştir.
Neyse efendim, bu Hrıstiyan Kelime-i Şahadet getirir kalabalık bir Müslüman cemaat önünde. Daha sonra da sorar:
-Tamam mı? Müslüman oldum mu?
Cemaatten bir kaç kişi atılır.
-Daha tam değil. Sünnet de olman lazım.
Yeni Müslüman vatandaş sünnetin ne olduğunu öğrenince az irkilse de '' Tamam'' Der, sünnet de olur. Sonra yine sorar:
-Şimdi tamam mı?
Cemaatten bazıları cevap verir:
-Henüz tamam değil. Önce abdest almayı öğreneceksin, sonra namaz kılmayı...
Bizimki bakar ki istekler bitmiyor bir türlü.
-Ben vaz geçtim Müslüman olmaktan. Tekrar Hrıstiyanlığa döneceğim.
Cemaatten bazıları yine atılır.
- Olmaz ! Dönemezsin
-Neden?
-Çünkü bir Müslüman eğer bir başka dine dönerse onun kafası kesilir. Dinimizin hükmü budur.
Bizimki başlar söylenmeye.
-Ulan arkadaş bu nasıl bir din böyle, giriyorsun alttan kesiyorlar, çıkıyorsun üstten kesiyorlar.
Şimdi maddemizi yazabiliriz.
MADDE 6- TOPLUMSAL MUTABAKAT İÇİN GİRDİĞİMİZ VEYA GİRMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ DERNEK, SOSYAL KULÜPLER, CEMAATLAR, TARİKATLAR, SİYASİ PARTİLER HATTA DİNE VE SAİREYE ÇOK ÇOK DİKKAT ETMEMİZ GEREKİYOR AKSİ TAKDİRDE ÜSTTEN YA DA ALTTAN KESTİRMEK İŞTEN BİLE DEĞİL.
Evet arkadaşlar. Zil çaldı. Teneffüsten sonra ikinci dersimizde konuya devam ediyoruz...