YALANCI…

Son mektubunda “Çok yakında geliyorum,

Kimseye söyleme, tek başına rıhtımda bekle beni,

Sımsıkı sarılıp boynuna,

Doya doya öpeceğim tombul yanaklarından.

Eve uğramadan, valizleri bırakıp bir köşeye,

Şiir yürekli, Muhsin amcanın

Leylakların erguvan kokusuna karıştığı,

Sahildeki çay bahçesinde, ince belli bardakla

En demlisinden, tomurcuk kokulu çay içeceğiz birlikte,

Acayip özledim âbi seni” diye yazmıştın bana.

Çok zaman geçmedi…

Sen gelmeden haberin geldi.

Nihayet geliyorsun işte,

Ama vapurla değil, arabayla gelecek dediler,

Oysa sen hiç yalan konuşmazdın ki,

Olsun, sonunda geldin işte,

Geldin ama, neden boynuma sarılıp,

Tombul yanaklarımdan öpmüyorsun?

Hani, sahilde çay içecektik?

Yalancısın, yalancı…

Sessiz, kimsesiz getirdiler cenazeni,

Böyle gelinir mi be kardeşim?

Bırakmadılar ki beni, kucaklıyayım seni,

Mektubunda yazdığın gibi, evine uğramadan,

Hızla sürdüler arabayı şehrin mezarlığına,

Kimseyi de almadılar yanına,

Asırlık çınarların altına kazdılar mezarını,

İki lâf etmeye,

Fırsat vermeden birkaç damla gözyaşı dökmeye,

Paldır küldür gömdüler ulan seni,

Oysa ben, ben ne çok beklemiştim gelmeni.

              

Sen geleceksin diye, Ayder’den bal,

Trabzon’dan kuymaklık tereyağı,

Kars’tan da eski kaşar ısmarlamıştım.

Bir kış yetecekti bize,

Şimdi ben… Ben ne yaparım sensiz?

Sözleşmiştik hani?

Hani sen gelince Türkiye turuna çıkacaktık,

Bu kadar büyük yalan atılır mı be kardeşim?

Mardin’de mumbar yiyecek,

Diyarbakır’da kadayıfçı Saim ustaya gidecektik,

Urfa’da acılı lahmacun, Antep’de baklava,

Adana’da şırdan yiyip, şalgam suyu içecektik daha.

Antalya’da denize girecek,

Marmaris’te, Bodrum’da turistlerle dalga geçecektik.

Kaz Dağlarını dolaştıktan sonra da,

Gelibolu’da şehitlerimize Kur’an okuyacaktık,

Bursa’da İskender, Edirne’de ciğer, ısmarlayacaktın,

Neden ısmarlamıyorsun?

Hani sen sözünden dönmezdin!

İstanbul’u gezmeye bir hafta ayırmıştık,

Hem Galata, hem de Kız kulesinde resim çekilecek,

Ayasofya’da Cuma namazı kılacaktık.

Ha, bir de, ölmüşlerimiz için,

Eyüpsultan’da duâ edecektik ya… Unutun mu?

Yalancısın arkadaşım… Hem de çok yalancı.

Şimdi kim gezecek benimle diyar diyar?

Araba kullanırken, kim türkü söyleyecek bana?

Çadırda uyurken horlamalarıma kim katlanacak?

Ayaklarını gıdıklayarak kimi namaza kaldıracağım?

Ulan korona! Allah belanı versin be…

Ne istedin sevdiğine kavuşamamış,

Yıllardır yolunu gözleyen anasının ellerini,

“Aslan âbim” dediği arkadaşının tombul yanaklarını,

Doya doya öpememiş kardeşimden?

Ne istedin ha?

Ne istedin?


aslanyılmaz#suskunyürek#

08 OCAK 2021/ DÜZCE

( Yalancı... başlıklı yazı sürgünadam tarafından 8.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.