1999 Yılı maalesef ülkemiz için acılarla dolu bir yıl oldu. O yıl hepimizin malumu olduğu gibi bir Marmara depremi yaşadık; on binlerce canı toprağa verdik.

Ülke çapındaki bu felaketler yanında ben şahsi olarak da çok kötü bir yıl geçirdim. 

Deprem felaketinden bir kaç gün sonra arabamızla kaza yaptık. Ölü ya da yaralımız yoktu çok şükür ama yirmi bir yıllık bir öğretmenlik hayatından sonra zar zor satın alabildiğim Hacı Murat’ımız artık kullanılamaz hale gelmişti.

O sırada eşimin memleketi olan Fethiye'deydik. Kazadan sonra Afyon- Sandıklı’ya, yani görev yerime geldik. Bu sefer de ev sahibimizin bizi evden çıkarma kararıyla karşılaştık. Malum hikaye Almanya'dan oğlu geliyormuş.

Kısacası o sene felaketler de aksilikler de üst üste geliyordu. Sonunda 1990 dan ameliyatlı olan midem dayanamadı ve o da bir mide kanamasıyla felaketler zincirine eklendi.

İşte Yeşil başlı ama gövel olmayan ördeğin hikayesi de ben hastanede yatarken başladı.

Hastanede yatışımın ilk günüydü. Eşim başımda, diğer dört çocuğum da evdeydi. Çocuklarımdan üçüncüsü zihinsel engelli olduğu ve onu evde yalnız bırakmamak için evlatlarım sırayla geliyordu yanıma. İlk olarak 2 Numara geldi. Henüz 14 yaşındaydı o sene. 

Elimi öptü, hal hatır sordu. Evden, diğer kardeşlerinin ahvalinden konuştuk biraz. Sonra sonra sıkıştım. ’Oğlum git bana ördek getir.’ Dedim. Oğlum şaşkın şaşkın yüzüme baktı.’ Baba ördeği ne yapacaksın? Hastane bahçesinde havuzda var bir iki tane ama alsam kızarlar’ Diye cevap verince gülme krizine girdim. Zaten kanamalı olan midem bu sefer de kramp yüzünden arıza yapacaktı.

’ Oğlum o ördek değil benim kastettiğim. Şimdi tuvalete git orada göreceksin içine çiş yaptığımız beyaz bir şey var. İşte onu al da gel.’ Dedim.

Oğlum gitti. Neredeyse yarım saat oldu ortalıkta yok.

Ben yan yatakta yatan bir hastanın ördeği ile rahatladım.

Nihayet oğlum da geldi. Geldi ama ne geliş. Elinde tuvaletten söktüğü pisuvar.

’ Ya baba bu ördek de ne kadar ağırmış. Sökene kadar anam ağladı.’

Sonrasını anlatmaya gerek var mı? Sandıklı Devlet Hastanesi topyekun gülme krizinde. Artık dikişleri çatlayan mı dersin. Gülmekten çenesi tutulan mı hiç sormayın. 

Zaten 1999 un yüzümüzü güldüren tek olayı da bu oldu. Şimdi ne zaman bir yeşil başlı ya da yeşil başlı yabani ya da yeşil başlı olmayan kümes ördeği görsem aklıma bu anım gelir.

Kendi kendime Bu kadar güzel bir hayvan ile o malum ördeğe niçin aynı isim konmuş diye merak ederim. Bir de ''Yeşil başlı gövel ördek'' ya da ''Yeşil ördek gibi daldım göllere'' türkülerini yakan aşıklar benim ördek için ne zaman bir türkü yakacaklar diye beklerim hep.

NOT: '' 

1-Yeşil başlı gövel ördek'' Türkü sözlerinin ilk dizesi de aslında Türk dili kurallarına aykırıdır. Zira ''Gövel'' Yeşil başlı demektir. '' Yeşil başlı gövel ördek'' dediğinizde '' Yeşil başlı, yeşil başlı ördek.'' demiş oluyorsunuz. Bence bu türkünün sözleri de yeniden gözden geçirilmelidir. 

2- Bu yazı vesilesiyle sevgili Nuray Hafiftaş'ı da sevgi ve rahmetla anmış olalım. Allah rahmet ylesin 

FOTOĞRAFLAR:

1- Yeşil başlı gövel ördek

2- Benim kastettiğim ördek

3- Oğlumun tuvaletten söküp getirdiği. 

&autoplay=1/?autoplay=1&mute=0" allow="autoplay" frameborder="0" allowfullscreen>
( Ördek Ama Yeşil Başlı Gövel Ördek Değil başlıklı yazı Sami Biber tarafından 11.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu