İSTANBUL'UN RUHU
İstanbul'un bir kurnası vardı
Vardı olmasına da
Kimler daldırırdı içine bakır taslarını
Kimler yıkanırdı boğaz sularında hırpalanarak kimler
Altın bilezikli kadınlar
Elmas küpeli madamlar
Eli bastonlu kibar mösyöler
İki kuruşa talim hammallar
Orta malı dediklerimiz
Üç kâğıtçılar dalavericiler
İstanbul'un bir diyeceği vardı ama
Tıkırtısı başladı mı iskarpinlerin
Bir zahmet göz kulak ol çocuğa diye seslenince Eleni
Bir de martı çığlıkları hevenk hevenk duyulduğunda
Pardesüsünü bürünürdü bulutlar
Başlardı yağmur inceden inceden
Susardı yutkunarak
Bacalardan yükselirdi efkarlı bir duman
İstanbul'un güldüğü günler de vardı elbet
Sığıntı sanmıştı kendini muhacir serçeler
Beyoğlu kandilli cefakardı
Bir ağaç dalında açmışlardı ufacık yer
Yeditepe'de dinmişti bugünlük lodos
Yürekten gülmüştü yürekten
İstanbul'un bir ruhu vardı
Büründü ete kemiğe
Boğazda bir vapurda
Galatada bir kadehte
Orhan Veli Kanık'tan bir şiir mırıldandı
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı
Bir yosma geçiyor kaldırımdan
Küfürler şarkılar türküler laf atmalar
Birşey düşüyor elinden yere
Bir gül olmalı
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı
H. Çiğdem Deniz
(
İstanbulun Ruhu başlıklı yazı
çitlembik tarafından
19.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.