Hangi düş’ün mahlasıdır yalnızlık
hani kaykıldığın eksende şerh düştüğün mavi bir bulut mu yoksa?
Öykündüğün kadar murada ve umuda ve
sivrildiğin kadar dikenli benliğinde açmaksa aslolan solmaksa yeniden düşe
kalka sevmenin de meali sözcükler ıssız ve kalabalık yalnızlığına dokunan bir
ebabil kuşu gibi.
Seken duygular.
Sarkan bir sarkıt.
Lal notalar dokunulmazlığında aşkın
sudan sebepler belki de bardağı taşıran son damladan ibaret bir hasrete gövde
biçtiğin bir ağaç gibi bazen diklendiğin hüzünde saklı bozduğun yeminler
misali.
Köhne olan duvarlar ve metruk bir
bina içinde kıpırtılardan ördüğün cenneti ala.
Sözcükler duvara yapışan hasret
imgeler ise tahayyül ettiğinden de öte.
Edimler soluk.
Aşk kusurlu belki de en çok aşina
olduğun özlem hani kibirli bir kâbusa pabuç bırakmayan gerçek gibi…
Dilemması düşlerin dillenen belki de.
Salkım söğüt sarmalında ulaşacağın hidayetin,
acılarınla piştiğin kadar kat çıktığın evren…
Göğe konuşlu bir bulut uğruna aştığın
dağ tepe hümayunu olsa olsa sefil varlığından arda kalan üç beş dize.
Mevsimsiz bir aşk ve z/amansız bir özne
gizin şavkında yalnızlığınsa balyalarda özür sunduğu bir tek kare.
B/ölündüğün kadar ibaresi şaşkın bir
şiir…
İmleci olmayan hüzne kılıf biçtiğin.
Semiren gün ışığı bazense martavallar
çığ gibi büyüyen takılı kaldığın kancada günbegün dokunmak umuda.
Arsız bir rüzgâr temenni ediyor
soğukta kalmanı ve özlemin giriftinde sıcak bir güneş belliyorsun aşkı.
Asla batmayan.
Bazense doğması mümkün olmayan.
Şimal yıldızından savrulan tozlar ve
kuyruklu yıldızın tebessümüne eşlik eden seyyah bir cümle.
Karabasanlar boyunu aşan.
Kara kutusu aşkın en çok sessizliğin
yankısı bir düş öbeği içinde firari gerçekler belki de asla olası olmayan
mutluluk kefareti ödendi ödenecek ve mahcup bir gülüş ne de olsa seferisisin
hüznün.
Uleması sevinçlerin ve işte cümleler
derebeyi.
Tufanda saklı izdiham oysaki
esintiden ses seda yok ve durağan bir günü bıçkın geceye kavuşturan şiirler
dökümlü eteklerinde imgelerin telaşı süpürdüğün bir atlas.
Şehre yakın şiir.
Şiire yakın şair.
Şaire yakın ölüm.
Ölüme yakın rahmet.
Ve işte beyitler aştığın bentlerden
taştığın.
Sözcüklerse hümayunu duyguların ve
duyumsadığında öte duyamadıkların.
Rengin amblemi iken gök kuşağı ve
aşkın sanrısı iken içine düşülesi ikilem.
Meczup bir tanrı belki de aşkın kanatlarına
yağan hasret ve çekirdek sevinçler büyüdükçe tüm evreni kucaklayacak mutluluk
dileği ve umudun dilemması.
Köhne beyitler.
Şah damarında şiirin ve işte İlahi
Aşka derinlik ve sonsuzluk yükleyen bir deyişin niyazı nihayetinde
kucaklayacağın hidayet bazen gönül gözünde uçuşan bir kelebek gibi ertesinde
ölümsüzlüğün ifası.
Maviler giyinen şiir.
Bahtında yazılı ne ise şairin.
Küsen gece kanayan gök kardığın
yeryüzü yandığın aşka anlamla yükleyen şiirler.
Anlamsızlığın dahi anlam olduğu bir
satır arasına kurşun döken gözleri kalemin ve kucakladığına binaen bilip
bilmediğin ne varsa elbet Allah tarafınca her şeyin hayırlısı.
Şerri bile hayra yoran ve hüzün
çiçeklerinden ördüğün sarmaşıklar gibi İlahi Aşkın yüreğinde saklı olduğu ilk
andan beri büyüyen bir umut ve inancın eseri iken sevgiden yana bonkör bir
evren aşkla büyüyen gözleri sevincin ve yarınlara şerh düşen kalemin özlemi ile
aştığın bentlere yığdığın binlerce cümle sonsuzlukla iştigal bir aşkın devre
arasında yazılan bir şiir gibi…
KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN İNŞALLAH.