Hangi rengin düş salkımıydın?
Hani hayaller bahşeden mevsimde
saklandığım:
Kanatsız yaşarken
Aşkın müdavimi bir sır gizli iken
İçimin içinde devasa bir yalnızlık
Gök kubbenin en hoş esintisi
Elbet perçeminde ömrün
Parçalanan kalbim
Aşkın muhtevası özlem giderdiğim
Bir şiirin bilmem kaçıncı iz düşümü…
Ne boyumu aşan feryat
Ne yürekten taşana inat
Her halükarda gizi evrenin
Aşkın kutsadığı bir zincire eklenen
Her halkadan öyküler derlediğim
Şafağın şafağı atarken
İnce sesi hüznün
Kör noktası çaresizliğin
Demli çayın ilk yudumu
Yıkılmaksa günbegün.
Makamı olmayan bir şarkıymış hayat
Yarınlara biat
Köpüren denizin son damlası
Kaykılmaksa bilinmeze dokunup
Körelmekse dünden beri süregelen bir
kopuş
Gülücükler bahşetsin diye kâinat
Tavaf ettiğim savruk mevsimde
Ardı arkası kesilmeyen nice rahmete
haiz
Sözcüklerle yıkanmış varlığa şahit
Bitimsiz sağanak.
Düş ekseninde düşmekse
Geceyi gündüz bilip düşünmek
Gerçi rotası hep aynı ömrün
Rengi kararan hava gibi
Sessizliği duyumsadığım her gün ve
gece
Kor hecelerden derlediğim bir güfte
Elbet notasız ve noktasız bir hüzün
bu
Aşkın evrelerine şerh düşen
Bir de içimde kalan ne çok ukde.
Hırpani evrenin soyut gölgesi
yalnızlık
Duvarlardan geçen ses gibi
Örtündüğüm halesi belki de bilinmezin
Hurra kanatlandığım göğün
Yırtık perdesi
Dolandı mı bir kez ayağıma kör düğüm
İlikli kol düğmeleri şiirin
İlintisi aşkla hasretle
İlmek ilmek sökülen kurşundan ağı
yükün
Körebe oynanası bir oyun gibi
Teslimiyetse sadece Rabbime.