Şu ahir ömrümde nihayet şans benim de yüzüme güldü ve ülkemizin en çok izlenen
televizyon kanallarından biri olan kanal Ğ de kendime bir iş buldum. İş de tam
bana göre. ‘’Kim Milyoner Olmak İstemez ki’’ adlı bir yarışma programını
sunacağım eğer beni kabul ederlerse
Kanalın sahibi ve yönetim Kurulu başkanının karşısındayım.
-Evet Sami Bey. Sosyal medyadaki hayranlarınızın size olan teveccühleri ve
sizde görmüş olduğumuz ışık sebebiyle sizi bu yarışmanın sunucusu olarak görevlendirmek
istiyoruz.
-Allah razı olsun sayın başkanım.
-Yalnız sizden bazı isteklerimiz olacak elbette.
-Buyurun sayın başkanım.
-Her şeyden önce relax olacaksınız.
-Ooooo sayın başkanım. Bu dünyada benden daha relax bir insan mumla arasanız
bulamazsınız ( Ulan relax neydi? Ya kötü
bir şeyse? Ya gey filan gibi bir manası varsa? Yok yok değildir. Adam öyle
birine benzemiyor. )
-Çok güzel...İkincisi oldukça esprili olacaksınız. Yani siz konuşunca
seyredenler bol bol gülecekler.
-Hiç merek etmeyin sayın başkan. Alayını gülmekten altlarına sı.ırtmazsam adam
değilim.
-Yok yok o kadar da abartmayın. Sadece kahkaha atsınlar yeter.
-Tamamdır. Başka?
-Yarışmacılara sorulan soruların cevapları ile ilgili en küçük bir kopya ya da
işaret verilmeyecek.
-Ben eski sıfırcı hocalardanım sayın başkanım, o konuda bir endişeniz olmasın.
-Eh o zaman iş sizin. Hemen stüdyoya geçebilirsiniz. Yarışmacılar ve seyirciler
sizi bekliyor.
Aman Allah’ım ! İşi kapmıştım. Hem de kolaylıkla.
Ağzım kulaklarında otuz iki ( pardon yirmi sekiz) adet alt üst protez takma
dişimi göstererek sırıtır bir şekilde stüdyoya girdim ve direkt yarışmacının
karşısına oturdum.
BEN-Evet sayın yarışmacı. Önce sizi biraz tanıyalım.
BUSE- Hocam ben..Beni tanımadınız mı?
BEN- Aaaaa Buse? Seni burada görmek ne güzel. Eşin Şemsi Paşa Pasajında sesi
büzücesice Şinasi yok mu? Hani onula evlenebilmek için okulu mokulu bırakmıştın.
BUSE- O maalesef bir dalda kırk kartalla muhabbet ederken dal tarttı, kartal
kalktı derken sayın hocam bizimki daldan düştü ve rahmet-i rahmana yolladık.
BEN- Hımm kırk kartalla birlikte kırklara
karıştı desene
BUSE- Evet sayın hocam maalesef üç tunç tas has üzüm hoşafını içemeden gitti
zavallım.
BEN- Bari takatucaya götürdüğünüz tatatukaları takatulattırabildi mi?
BUSE- Ne gezer sayın hocam Berberistan’da
bir berber dükkanı bile açamadı.
BEN- O zaman Çatalca’daki Topal Çobanla çatal yapıpıp çatal da satamadılar?
BUSE- Satacaklardı sayın Hocam. Hatta Adem Efiloğlu da bu işte ortak olacaktı
ama bir türlü Çatalca’da topal çoban, çatal yapıp çatal satar neden çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal
satar? Çünkü Çatalca’da topal Çoban çatal yapıp çatal satarak kâr elde edecekti
ama bunu Adem bey’e bir türlü anlatamadılar. O ‘’ Taaa Çatalca’da çatal yapmak
kârlı bir iş değil.’’ Diye tutturdu.
BEN- Vay canına be. Oysa bana sırf bu cümleyi söyletebilmek için bir kitabını
hediye etmişti. Neyse. Kısmet değilmiş demek ki.
BEN- Evet değerli seyircilerimiz ! On sene önce öğrencim olan ama liseyi bir
türlü bitiremeyip birinci sınıftan terk Buse Ballı’yı tanımış oldunuz. Şimdi
yarışmamıza geçiyoruz.
Aşağıdakilerden hangisi bir sebzedir?
a) Elma b) Armut c) Biber
d) Kiraz
BUSE- Hımmmm elma genellikle kırmızı olur o halde o sebze değildir. Sebzeler
yeşildir çünkü. Armutun iyisini ayılar yediğine göre o da sebze değildir.
Kirazdan küpe yapılır.
BEN- Eeee? Bu durumda?
BUSE- Az düşüneyim bir dakika
BEN- Süre doluyor Buse.
BUSE- Hah buldum. Sizin soyadınız Biberoğulları olduğuna göre ve de siz sebze
olmadığınıza göre doğru cevap biber.
-Ben senin mantığına e mi Buse. Ulan bu nasıl mantık?
REJİDEN SES- Sami Bey ! Lütfen relaxs. Yarışmacıya kızmak yok.
BEN- Evet Buse emin misin? Son kararın
mı?
BUSE- Emin değilim.
BEN- Adamı ayar etme Buse? Neyden emin
değilsin?
BUSE- Sizin bir sebze olup olmadığınızdan.
BEN- Buse ! Döverim seni. Valla koca eşşek kadar kadın demem döverim seni.
BUSE- Tamam Hocam tamam. Kızmayın.
Eminim ve son kararım.
BEN- Evet doğru. Tebrikler... Şimdi ikinci
soruya geçiyorum.
Ayla’nın babası Ahmet Bey’in beş kızı vardır. Bu kızlardan birinin adı Ayşe,
birinin Fatma, bir diğerinin adı Hatice ve dördüncünün adı Hülya ise beşinci
çocuğunun adı nedir?
a) Ayla b) Hüsniye c) Tülay
d ) Gül
BUSE- Ay çok şaşırtmacalı bir soru.
BEN- Yahu bunun neresi şaşırtmalı Allah’ın kazı?
REJİ- Sami beyyyy relax olacaktık hani?
BEN- Başlarım lan relaxınıza. Bu kadar da olmaz.
BUSE- Ya ben nereden bileyim Ayla’nın babası beşinci kızına ne ad koydu?
BEN- Ayla kimin kızı Buseciğim? Ahmet
Bey’in kızı değil mi?
REJİ- Sami bey ! Kopya da yok.
BEN- Ya bırakın Allah’ınızı severseniz. Kopya verdim ama yine bilemeyecek bu
angut. Öğrencimken de böyleydi bu. Seyredin de görün.
BUSE- Sami Hocam ! Nereden belli Ayla’nın Ahmet Bey’in kızı olduğu? Tv kanallarında
görmüyor musunuz, adam bir çocuğa yıllarca babalık yapıyor ama sonra bir DNA
testi yapılıyor o da ne? Adamın çocuğu değilmiş meğerse.
BEN - Yani?
BUSE- Yani mantıken cevap Ayla olmalı ama ya Ayla Amet Bey’in çocuğu değilse?
Ya DNA testinde babası başkası çıkarsa?
BEN- ( içimden ) Arkadaş, kıza kaz dedim ama işin doğrusu çok mantıklı
konuşuyor. Öyle ya Ayla ya Ahmet bey’in çocuğu değilse? Ya son anda Müge Anlı
veya Esra Erol ortaya çıkıp ‘’ Durun Ayla, Ahmet Bey’in kızı değil.’’ Derse.
Şak diye önümüze DNA test sonucunu koyarsa? Ayla’nın annesi göğsünü gere gere
‘’ Ayla senden değil çok şükür.’’ Derse otuz yıllık kocasına?
BU SEFER BEN REJİYE- Valla kız haklı arkadaşlar. Soruyu değiştirebiliyor muyuz?
REJİ- Kafana göre takıl hocam.Sen uydur bir soru sor gitsin.
BEN- Evet Buse. Reji de seni haklı buldu. Sorunu değiştiriyorum. Yazıyı kim bulmuştur?
a) Elamlılar b) Asurlular c) Hititler
d) Sümerler
BUSE- Hımmmm. Elemliler olamaz çünkü kendi elemlerinden yazıyla uğraşacak
zamanları olmamıştır. Basurlular da öyle. Ayol diyelim ki sizde basur var,
oturup yazı yazabilir misiniz? Hitler
zamanında bildiğim kadarıyla yazı vardı. O zaman Sümerler olmalı.
BEN- Emin misin? Son kararın mı?
BUSE- Valla mantığıma göre eminim. Son kararım
BEN- Senin mantığına..
REJİ- Sami beyyy. Relax. Cümlenin sonunu
getirme.
BEN- Tamam ya tamam. Ama bu kadar saçma bir mantıkla doğru cevabı bulmasına da
kıl oluyorum yani. Bu ne ballılık
arkadaş.
REJİ- Sen işin o kısmına karışma.
BEN- Evet Buse, cevabın doğru. Tebrik ederim. Bir sonraki soruya geçiyorum.
Tarihin babası kimdir?
BUSE- Ay taktınız babalara yani.
- Ben n’aapıyım? Soruları öyle hazırlamışlar. Şıkları okuyorum
a) İskender b) Homeros c) Heredot
d) Hannibal
BUSE- Hımmmm. İskender olamaz o bir döner çeşidi. Ömer Öz de olamaz çünkü
tarihin babası yabancıydı bildiğim kadarıyla. Hannibal’ı da bir filmde
seyretmiştim o herif çok feci bir katil, tarihin babası olamaz
BEN- Bu durumda cevabın c şıkkı Heredot mu?
BUSE- Şeyyy bir seyirciye sorsam?
BEN- Bizde seyirciye sormak yok.
BUSE- Eee bu seyirciler ne işe yarıyor o zaman?
BEN- Maksat yeşillik olsun. Öyle mal mal seyrediyorlar işte.
BUSE- Telefon jokeri?
BEN- O da yok.
BUSE- Yarı yarıya?
BEN- Hele de o hiç yok
BUSE- O halde cevap veriyorum: Heredot
BEN- Buseciğim. Elinden, ayağınızdan bal damlıyor valla. Mantık sıfır ama cevaplar doğru hep.
Tebrikler.
REJİ- Sami Bey, program çok monoton gidiyor. Hani espri yapacaktınız?
BEN- Tamam tamam hemen patlatıyorum.
BEN- Evet Buse. Şimdi yarışma dışı bir soru soruyorum. Baykuşun dişisine ne ad verilir?
BUSE- Ayol baykuşun dişisine de erkeğine de baykuş denir hocam.
BEN- Ha haa haaaa bilemedin. Baykuşun
dişisine bayan kuş denir. Nasıl espri
ama?
REJİ- Hay senin yapacağın esprinin içine e mi?
Bu muydu yapacağın espri?
BEN- Evet sayın seyirciler! Şimdi de gülelim biraz değil mi? Ama
sandalyelerinize, evden seyredenler koltuklarına sağlam otursunlar zira tam bir
kahkaha bombardımanına başlıyorum.
İki domates yolda yürürlerken birinin üzerinden kamyon geçmiş. Bunu gören öteki
ne dese iyi ? ‘’Aaaa salçaya bak
demiş’’ Ha ha haaaaa. Ne kadar komik
değil mi?
REJİ- Kess kesss. Yarışmaya geç bari.
BEN- Buseciğim, şimdi zor bir soru geliyor ama sen bu balla bunu da halledersin
sanırım.
Aşağıdaki dörtlük kime aittir?
Bir aşkın şiirini ben de yazayım madem.
İçinde Ferhat olsun,Mecnun ve Kerem olsun
Helak olsun okuyan, saç yolsun benî Adem