istanbul yansıyor gözlerine güneş renk renk desenler açıyor üstünde koyu gölgeler arasından parıldıyorsun
koyu mavi deniz nasıl da çekiyor kıyılarına martıları nasıl da ötmekteler avaz avaz dalgalar ile çırpınırken sandallar yağmur yağarken aklımda sadece sen sımsıcak avuçların kalıyor aklımda sadece
güneş doğuyor bulutların üstünden öylesine yoğun boyuyor gökyüzünü hafif bir rüzgar çıkınca birkaç yaprak ağır ağır düşüyor öylesine içten uçuşuyor savrulan saçların cadde ışıl ışıl içime çekiyorum kokunu ıslık çalıyor dallarda yeni kanatlanmış serçe kuşları
sessizliğinin sukutu başlıyor her seferinde suskunluğunun özünden ümit sözleri tutuşuyor çığlığı hiç susmuyor kalbimin alevlerini harlıyorsun şiddetli sıcakları damarlarımda iyice kızışıyor kanım
lodos ürpertisine duçar duygularım atıveriyor kendilerini baharın kucağına yeni baştan en baştan sil baştan
iltica ediyorsun kollarıma düşürmemek için tutup bırakmıyorum ellerini gök ile yerin arasında saklı sırrımızı ikimizin arasında kalacağına birbirimize söz veriyoruz sevinçten dökülen gözyaşlarından kaç kez sisli puslu ilhamlar peydahlıyoruz
söylenmedik sözler yerine sen varsın yanımda sevdaya dair antlardan sonra köhne zamanın direnci adına gelip geçenleri selamlıyoruz kızkulesinden ikide bir göz ucuyla
kaç kez şakağımı buladın saçlarının rengiyle kaç kez uykuya daldık farkında olmadan buharı karanfil kokan sözlerimiz kaldı mecazları, fasılları ve yekpare cümleleri kaldı aşka dair gizli günahlarla desenlenmiş buket buket kurutulmuş güllerimiz kaldı
kutlu demdir elbet bir ateştir elbet içimizde kaynayan ve alev gibi yanan avuçta bir yalım, gönülde bir yangındır elbet dumanı ah ile çıkan
bitimsiz özlemlerimin yokuşlarından kendi yatağını öpen nehirlerce akıyorsun aşk tanelerini değirmen taşına bırakıyorum kuşluklar geçiyor gün geçiyor gece olmadan akşamlar geçiyor
zaman saatini geriye alıyorum ilk mesafesine en derin hislerimi gizemli bir lütuf gizli güzelliğinin aynasında çatlamış dudaklarında şarkıların güftesi gizli yanaklarından dökülüyor yüreğinin matemli sesi
gel tarih düşelim şimdi doğru milatlar başlatalım kaç sene evveldi diye başlasın öykülerimiz uzak hatıraların kucağına kasaturalı isimler çizelim zamanın önüne düşürelim acılarımızı baharda eriyen sırlarla taşalım ucu mahşere çıkan yollara vuralım rotamızı
gel beraber yiyelim üstüne ateş sürülmüş aşk ekmeğini zor bir hüzün saracak son dizeyi birazdan içimize bir sıcaklık dolacak sebebini hiç sorma
( Kuşluklar Geçiyor başlıklı yazı redfer tarafından 4.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.