Hangi rengin gölgesinde soldum?
Hangi meddücezirdi yalnızlığı
soluduğum?
Hangi düş’tüm ben hangi düş…
Gözlerimde derin obruklar
Yanılgı yüklü kelamda saklı adeta
savruk
Yanıklarım, yarıladığım
Ömrün dibine vuran öksüz hecenin
Zan yükü tefsirinde…
Ah, sedası tüten gözümde
Sevgiden yana ödün vermediğim
Günün, gecenin devindiği
Sefil ve titrek sözcüklerin de sakız
olmuşken
Diline, meftun bir yolcu
Yolda kalmanın sonucudur hiçlik
Makamında kavrulduğum
Bir tesellisi ise addedilen
Elbet tecelli eden her nurlu gülüş
Semanın devindiği
Canımın da sızladığı
Üstü yamalı, lekeli kilimde.
Sevdiceğim, maşuk yanım
Gölgemde yanıp sönen
Aşkın ikaz lambası madem hükmeden
Meylettiğim şu gecenin köründe
Yaftalar dışında duymadığım neyse…
Habersiz sevdim seni,
Hümayunu göğün
Ah, kırlangıç kanatlarım
Uğurladığım dünüm, şafağım
İçimdeki meddücezrin nezdinde
Şakayıkların diline her düştüğüm
Görmeden sevmenin de meali olsa olsa
Tek kıvılcımdan doğan aşkın ve şehrin…
Elbet boş sokaklarında mevsimin
Mevsimsiz bir aşkın kıyısında
Daraldığım her gece vakti
Geniş bir yürekse dileğim Rabbimden
Ve işte tevazu yüklü benliğim
Bildiğim bilmediğim
Ansızın yanan ve sönen bir hicran
Göğsümde saklı o kırık kuş kafesi
Hüznün tellerinde şakıyan bülbülün
İndinde bir gülden fazlası sunumu ömrün
Gülümseyen bir mizaç sancılı telaşım
Bir müzmin acı ki
Başımı sana her yasladığımda
Belki de gidip terk etmeliyim şehri
ki şehrin
Sesinde nazenin
Bir kanat sesi
Elbet dokunmadan yere göğe
Sarkıttığım o ip ki yürek penceremden.
Hala dümeni kırmadığım
Bir manivela işte
Oldum olası yetemediğim şu cihan
Elbet saklı tuttuğum kadar masumiyeti
T/aşkın fermanı her şiir asla
yetmeyen
Gökte konuşlu o mehtap
Mal olsa da hüzne, özleme
Miadı dolmayacak asla sevdanın.
Körelse de zaman ve mekân
Boyutsuzluğun izleğidir şiir olup
düştüğüm dile
Dillendiremediğim bir haykırış
Bilip bilmeden sevmenin meali
Elbet gözümde saklı son bakışın…