Dün ikindi vakti
torunumu gezdirmeye götürdüm. Büyükçe bir parkta gezdikten sonra yavaş yavaş
eve doğru yola çıktık. Yolu uzatmak istedim, her zaman yürüyüş yapmaya vaktim
olmuyor. Dükkanların önünden geçerken
torunuma bir şeyler almak istedim. Torunlarıma bir şeyler alıp yedirmek onları
gezdirmekten daha çok zevklidir. Şekerleme yerine fırından simit almayı tercih
ettim, şekerlemeler içinde bulunan envai çeşit katkı maddeleri yüzünden sağlığı
bozulmasın istedim.
Acelem yoktu,
yavaş yavaş gidiyorduk. Fırın, korona tedbirinden dolayı dükkana en fazla 3 müşteri alıyor. Fazlası
dışarıda bekliyor. Fırına yaklaştığımda dışarıda bir kişi vardı, ben yaklaşınca
içeri girdi. Bu halde sıra bana gelmişti ama öyle olmadı işte!
Benimle beraber
veya benden bir kaç saniye geç gelen bir kadının oğluna: “oğlum saf
olma!”dediğini duydum. Daha fazla bir şey duymam gerekmiyordu zaten. Kadın, 10
ila 15 yaş arasındaki oğlunu, sırayı bana kaptırmaması için uyarıyordu. Haksızda değildi, belki de ben içerideki bütün
ekmekleri alabilirdim. Fırından ekmek alamayan kadın ve oğlu o gün
ekmeksizlikten aç kalabilirlerdi. Sıra çok önemli, kaptırmamak lazım! Ölmek
var, sırayı kaptırmak yok!
Neyse sadede
geleyim efendim. Oğlan annesini dinledi, gelip benim yanıma durdu. İçeriden bir
müşteri çıkınca hemen içeri daldı. Yani saf olmadığını ispat etti. Muhatabım
yobaz, terbiyesiz ve sorunlu bir kadına
benzediğinden, Ramazan ayı olduğundan ve
yanımda torunum olduğundan seslenmedim. Yoksa kolay kolay terbiyesizlere
tepkisiz kalmam.
Evet, 10 veya 15 yaşındaki oğlan, saf olmadığını yani büyüğe saygısız olduğunu,
sırayı hiçe saydığını ispat etmiş oldu.
Kahin olmaya
gerek yok, o çocuğun ileride de sırf saf
olmamak için saygı, edep, ahlak kurallarına riayet etmeceğini
söyleyebilirim. Arkadan gelip en önde
bir sıraya girmek isteyenerden biri olacaktır.
Kendisini uyaranlara cemkirip hatta
işi ileri götürüp: “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye tehdit savuranlardan
biri olacaktır. İş sahasında da saf olmamaya gayret edecektir. Yaptığı işte
sadece kendi çıkarını gözetleyen biri olma ihtimali çok yüksektir. Kısa
zamanda, yorulmadan, az emekle, terlemeden çok kolayca yani yarı içine yarı
dışına iş yapıp müşteriye yalanmatik
gibi palavralar üretip atlatan güya uyanık ustalardan farkı olmayacaktır. Gözü
açık biri artık: evvela cep, sonra cep, hep cep. Müşteri mi, boş ver gitsin. Hak
mı, hukuk mu? Güldürmeyin saf olmayan vatandaşı!
İzah edilmeye
çalışıldığı gibi, dünkü saf olmayan çocuk gibilerden yeri geldikçe tüm toplum muzdarip
olacaktır. Saf olmasın diye büyüğüne
saygısızlığı, terbiyesizliği, haksızlığı öğreten anne veya babanın en fazla muzdarip olacağından da eminim (saf
olmaya gerek yok ki). Belli bir yaştan sonra saf olmayan bir genç, annesini veya babasını da kesinlikle
dinlemeyecektir. Atasına karşı da saygız davranacaktır.
Toplumdaki saygısız,
edepsiz, ahlaksız, terbiyesiz, gergin, hırçın, saldırganlardan şikayetçiyiz.
Hatayı en başta sosyal medyada, eğitimde, ahir zamanda veya toplumda ararız.
Sosyal medyanın, eğitimin veya çevrenin etkisini inkar edecek kadar da saf
olmaya gerek ama en büyük kabahat o insanları yetiştirmeyen anne ve
babalardadır. Dün benim şahit olduğum gibi mesela….