Kadın cinayetlerini durduracağız platformu’nun 2020
raporuna göre geçen yıl Türkiye’de 300 kadın öldürülmüş ve 171 kadın ise
şüpheli şekilde ölü bulunmuş. Kadını öldürenlerin çoğunluğu (eski) eş, (eski) sevgili veya
akrabadır. Kadın cinayetlerinin raporunda belirtilmemiş olan sorumluların da
bulunduğunu düşünüyorum.
Anne-baba-kardeş
(Eski) eşi tarafından öldürülmüş bir kadın zaten yıllarca zulm , şiddet, işkence görmüş
olabiliyor. Çoğu cinayetlerin uzun geçmişi olabilmektedir, katil her zaman ani
bir refleks sonucu (eski) eşinin hayatını karartmamıştır. Gazetelerde çıkan haberlerden bu rahatlıkla
anlaşılabiliyor. Bazı kadın cinayeti sonrası acılı baba gazeteye açıklamada
bulunur: “kızım yıllardır eşi tarafından darp ediliyordu.”
Demek baba, kızının yıllardır büyük bir dram yaşadığını
biliyordu! Acılı babanın ne yaptığını
bilemeyiz ama yetersiz kaldığı ortada. Anne veya baba anlayış farkından
(kızımın yuvası yıkılmasın, torunlarım ortada kalmasın vs) veya imkansızlıklardan dolayı yetersiz/pasif kalmış olabilir.
Peki kardeşlere ne
demeli? Yine bir kadın cinayetinden sonra erkek kardeş gazeteye konuşuyor:
“eniştem ablama yıllardır zulmediyordu!” Bu kardeşin de zulmü durdurabilmek
için neler yaptığını bilemeyiz ama yetersiz kaldığı ortada.
Yıllardır canı, ciğeri olan birinin canı cayır cayır
yanarken maalesef bu vahşete seyirci kalan, görmezden gelen veya pasif kalan
nice anne-baba veya kardeş vardır. Bunların da belli bir seviyede kadın
cinayetinden sorumlu olduğunu iddia etmek galiba haksızlık sayılmaz.
Beterin beteri var elbet;
evinde kendini güvende hissetmeyen kadın baba ocağına sığınabilmektedir.
Anne veya baba, “el alem ne der?” gibi saçmalıklardan yola çıkarak kızı ikna
edip caninin yanına tekrar gönderebilmektedirler. Evlilik: iyi, güzel, hoş ama sevginin,
saygının, anlayışın, dayanışmanın ve (en önemlisi) güvenin hakim olduğu bir
evlilik güzeldir. Yoksa ölümüne de evlilik olmaz ki! Aşırı geçimsizlik gibi sorunlar
çözülmeden, can güvenliği olmayan bir
eve evladını göndermekle anne veya baba, caniye farkında olmadan yardım etmiştir.
Devlet
Kadın cinayetlerinde devletin yetersiz kaldığını düşünüyorum. Bazı kadın cinayetleri haberleri
bunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bir kadın eşi tarafından öldürülmeden önce yıllarca (eşi tarafından)
dövülmüş, devlet cani kocaya defalarca evden uzaklaşma cezası vermiş. Devlet
yine kadını defalarca kadın sığınma
evine yerleştirmiş. Neticede bir kadın yıllarca eşi tarafından darp edildiği
devlet tarafından bilinmiş. Cani ile devletin yolu defalarca kesişmiş. Hiç mi
bir hakim caninin aklı dengesinden şüphe etmemiş? Hiç bir hakim, caninin bir psikopat olabileceği üzerinde durmamış?
Devlet, yıllardır
eşine zulmeden birinin psikolojisini araştırıp mevcut bir psikolojik hastalık
karşısında tedaviye zorlamalıdır. Tedavi olmayan biri kesinlikle terör estirmeye
devam edecektir. Bu tür psikopatların serbest kalmalarının sakıncaları
defalarca görülmüştür. Devletin insanları
bu tür ruh hastalarından koruması için daha kaç canın yanması lazımdır?
Komşu
Yıllar önce bir gazetede okuduğum habere göre, bir kadın cinayet sonucu hayatını
kaybetmiştir. Polis soruşturma kapsamında komşulardan bilgi toplamaktadır. Polis komşunun birine sorar: “dün gece çığlık
duydunuz mu? “ Komşunun verdiği cevap tüy ürperticidir: “evet, dün gece
komşumun evinden gelen kadın çığlıklarını duydum ama önemsemedim…”
Komşusunun çığlıklarına ilgisiz kalan, umursamayan
binlerce insan bulunmaktadır. Kimsenin gidip olaya müdahil olması gerekmiyor
ama en azından polis aransaydı belki çok sayıda cinayet önlenebilecekti. Sadece bir telefon
açmak kadar basit ve küçük bir zahmet,
insan hayatını kurtarmaya değmez mi!
Sonuç
Kadın cinayetinden sadece ve sadece kadını öldürmüş olan
katil sorumlu değildir. Canı yanmış, hayatı kararmış kadının annesi, babası,
kardeşleri, devlet ve komşularında
sorumlulukları bulunmaktadır. Katil adeta meydanı boş bulmuştur, rahatlikla
dolu dizgin psikopatlığını icra edebilmiştir. Ceza kanunlarına göre katil harici diğer
sorumlulara verilecek bir ceza ise yoktur.
Ancak, hayat sadece bu dünya ile sınırlı değildir. Mahşerde
dünyada yaşanmış bütün olayların en ince detayına kadar irdelenip sorgulanacaktır. Kadın cinayetinde katil harici diğer
sorumlulardan da hesap sorulacağından kimse şüphe etmesin. Verilecek cezayı ise
kimse hafife almasın…
Abdullah Konuksever