1 Babalara Geldik Yine –5. Bölüm--

Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 25.06.2021
Okunma Sayısı : 1639
Yorum Sayısı : 8



Daha önce de belirttiğim gibi Türkiye’de Hanım Ağalık kavramı 1983 yapımı Kartallar Yüksek Uçar dizi filmiyle başlamıştı bizde ama Hanım Ağalıktan da Babalıktan da önce bir başka kavram vardı: Ana  veya Mama...

Evet  Ana veya Mama aslında aynı manaya gelen kelimelerdi. İlki Türkçe ikincisi Ermenice ve Rumca idi.

Türkiye’nin bu manada en eski ve ilk Anası veya Maması elbette ki Matild Manukyan idi.

MATİLD MANUKYAN

Gerçek adı tam olarak Eveline Matild Chah Muradyan olan Matild Manukyan 1914 de İstanbul’da dünyaya gelmiş olan bir Ermeni kızıydı. Babası Ermeni tenor Armenak Chah Muradyan, annesi İsviçreli balerin Salle Marguerite idi. 

Varlıkli bir ailenin kızı olarak Notre Dame de Sion Fransız Kız lisesinde okudu. Anne- babasının ölümünden sonra ufak çapta terzilikle iş hayatına atıldı. Daha sonra Beyoğlu’nda sosyete terziliği yaptı. İşte bu dönemde babasından miras kalan evlerde genelev işleten bir kiracısının kirasını ödememesi üzerine ona ortaklık teklif etti ve böylece genele patoniçeliğine ilk adımını atmış oldu.

Kısa süre içinde sahip olduğu gebelev sayısı 14 e çıkmıştı.

Bir kadının tek başına hem de genelev patroniçeliği gibi bir işte kısa sürede bu kadar ilerleyebilmesi için elbette ki hem oldukça geniş bir fedai ordusuna hem de kuvvetli bir arkaya ihtiyacı olduğu kesindir. Yani erkeklerin dünyasında bir anda 14 genelev sahibi olmak ve işletmenin altında mutlaka ucu taa iktidarlara kadar uzanan ilişkiler yumağı olması gerekir her ne kadar bu ilişkileri bilmiyorsak da...

Neyse Efendim Matild Manukyan 2001 yılında ölünceye kadar işlettiği genelevlerin sayısı 37 ye ulaşmıştır.

1990 lı yıllarda tam altı kez vergi rekortmeni olmuştur. Kendi ifadesiyle o ‘’ Namusuyla kadın satan bir genelev patroniçesidir.

Kazandığı paraları özellikle gayrımenkule yatırmıştır Matild Manukyan. Öyle ki zamanında Şişli Belediyesi ve Şişli Emniyet Müdürlüğü binaları Matild Manukyan’ın sahibi olduğu binalardan sadece ikisidir.

1995 de Hizbullah tarafından arabasına bomba konarak öldürülmek istense de bu suikast girişiminden kurtulmuştur.

Öldüğünde ardında bıraktığı miras ise dudak uçuklatacak cinstendir.

İstanbul’da 500 daire, 70 iş hanı (Şişli Belediyesi, Şişli Adliyesi dahil), Yalova’da 200 daire, 4 bin metrekarelik arsa, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde bin dönüm arazi üzerine kurulu ambalaj ve emaye fabrikası, Antalya ve Alanya’da ikisi dört yıldızlı, biri beş yıldızlı üç otel, Büyükada’da bir köşk, Kalamış Yat Limanı’nda demirli 18 metre boyunda Sang Harmony yatı, BMW, Mercedes ve Rolls Royce otomobil, çok sayıda mücevher ve ziynet eşyası.

Evet gayretkeş erkeklerimizin tenasül organları sayesinde mülti milyarder ve aynı zamanda vergi rekortmeni yaptıkları Matild Manukyan’ın şu sözleri oldukça acı bir gerçektir anlayana: 980 kadının  bir genelev patronuna kazandırdığını, 110 bin işçi bir holdinge kazandıramıyor mu?”

Çalıştırdığı genelev kadınları tarafından ‘’ Ana ‘’ olarak anılan ve öyle hitap edilen matild Manukyan’ın genç kızlarımıza da bir öğüdü var: ‘’ Lükse kapılmayın.  Gerekirse kuru ekmem yiyin.’’

Evet babalar dünyasında bir zamanlar böyle bir ana da vardı. 

Bu dünyada aslında Matild Manukyan kadar tanınmasa da iki ana daha vardı ki onlar da alemde Çanakkaleli Melahat ve Lüks Nermin olarak tanınırlardı. Matild Manukyan gibi aynı sektörün patroniçeleriydi her ikisi de..

ÇANAKKALELİ MELAHAT

 Aslında oldukça meşhur bir seks sektörü patroniçesidir ancak hakkında çok fazla bir bilgi yoktur.  Öyle ki ünlü şair Ece Ayhan’ın ondan bahseden şiirleri olmasa belki de tamamen unutulup gidecek bir karakterdir.

Peki Ece Ayhan neden Çanakkaleli Melahat’a bu kadar ilgi göstermiştir?

Çünkü her ne kadar Datça’da dünyaya gelse de Ece Ayhan da Çanakkalelidir ( Eceeabat’lı) ama daha da önemlisi Çanakkaleli Melahat gibi Çanakkaleli olan kendi annesi Ayşe de babasından boşandıktan sonra uzun süre içkili mekanlarda Nezahat takma adıyla seks işçisi olarak çalışmıştır. Nitekim Ece Ayhan bir şiirinde bu durumu şöyle dile getirir:

Emrazı Zühreviye Hastanesi’ne kapatıldı anamız

Adıyla çalışan ermiş Sirkeci kadınlarındandır

Şeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran’da

Acı Bacı’nın acı bilmez uçurtma çocuklarına...

Tahmini olarak 1922 doğumlu olan Çanakkaleli Melahat 1950 li yıllarda İstanbul’da icra-i sanat eylemiştir ve söylemeye hacet yok sırtını daima polise dayayarak yapmıştır genelev patroniçeliğini. ( zaten başka türlüsü mümkün değildir.)

Polisler tarafından oldukça sevilir. Ece Ayhan tarafından ‘’Fakir anası’’ olarak da tanımlanan Çanakkaleli Melahat 1970 de Tombalacı Ceylan( Asıl adı Yılmaz Şener)  denilen bir serseri tarafından öldürülür. Sebep: Bu Ceylan Melahat’ın sermayelerinden birine aşıktır. Melahat ise bu serserinin evlerine girmesine izin vermez.

Gazetelerin yazdığına göre öldüğünde 48 yaşındadır.

15 genelevin patroniçesi olan Çanakkaleli Melahat öldüğünde o günün parasıyla 3 Milyon lira para ve bir hayli mülk bırakmıştır arkasında

Ece Ayhan’ın şiirinden anladığımız kadarıyla Melahat’ın cenazesi oldukça ihtişamlı olur.

Gelin biz yine Ece Ayhan’ın mısralarına kulak verelim.

Gazetelerde ak kara bir resmi otuz yıllık. Arkasında

mülki taksimatlı bir harita. Komiserin odasında ağırlanırmış.

 

Ve imparatoriçeliğinde bir vesikalık. Tombalacı Ceylan

renkli çekmiş. Delikleri balmumuyla örterler.

 

Gönderilen çelenklerde ‘Geçilmez’ yazılmıştı soyağacı.

Küçük harflerle de ‘fuhşun anısına’.

 

Çanakkaleli Melâhat’in törenine polis bandosu da katılmıştır.

Tam adı Melahat Erdi olan Çanakkaleli Melahat’ın cenazesine gönderilen bir çelengin üzerinde ‘’ Melahat Geçilmez’’ yazısının olması toplumun ne kadar yozlaşmış olduğunu göstermesi açısından ilginçtir.

LÜKS NERMİN

Tahmini olarak 1910-1911 yılında dünyaya gelmiştir. Asıl adı Şaziye Zeren Topçu’dur. 1944 yılında Beyoğlu’nda randevu evi işletmeye başlamıştır.

Beyoğlu Zambak sokak 21 No lu hane merkez olmak üzere İstanbul’un muhtelif semtlerinde pek çok randevu evinin sahibi-patroniçesi olmuştur ve söylemeye gerek yok 12 Nisan 1930 Tarihi itibariyle tüm randevuevleri devlet tarafından kapatılmış olduğu halde Lüks Nermin’in ve daha nicelerinin adeta her gün yeni bir randevu evi açmaları elbette ki polise verilen rüşvetlerle mümkün olmaktaydı. Ama?

Ama Lüks Nermin polise beş kuruş para yedirmeden de işlerini yürütebiliyordu zira onun sermayeleri olan kızlar alemin en pahalı kızlarıydı ve bu sebeple de pek çok politikacının koynuna giriyorlar  böylece anaları Lüks Nermin’e dokunulmazlık kazandırıyorlardı.

Evet Lüks Nermin’in kızları arasında zamanın ünlü dansözleri film yıldızları dahi vardı.

İstanbul’daki bazı randevuevlerine sık sık baskınlar yapıldığı halde Lüks Nermin’inkilere dokunan olmuyordu zira Lükse Nermin aynı zamanda ülkemize gelen yabanci devlet adamlarına ve diplomatlara da bir gecelik iki gecelik kız ayarlıyor yani internasyonal da çalışıyordu.

Arkası oldukça kuvvetli olduğu için it-kopuktan yana da bir korkusu yoktu Lüks Nermin’in.

1944-1959 yılları arasında evleri sadece üç kez baskına uğrar ( 1951-1958-1959 ) ama hepsinen gayet kolaylıkla sıyrılır.Evlerinde ele geçen 1435 dolar ve bir sürü kaçak eşya suçundan beraat ederken fuhuş yaptırmak suçundan ceza alır ve Sultanahmet Ceza evine atılır.

Ancak aynı günlerde Endonezya Devlet başkanı Ahmet Sukarno Türkiye’ye gelmiştir ve gezisini bir gün uzatan başkan Sukarno Züğürt Ağa’nın babası gibi ‘’ Garı istirem’’ Demektedir.

Gariyi kim sağlar?  Elbette ki en kalitelilerini Lüks Nermin sağlar. Lüks Nermin nerede?  Hapishanede.. Hemen çıkartırlar.

Lüks Nermin kızlarından en alımlılardan birini Sukarno’ya gönderir ve Sukarno  bu kızla Yıldız-Şale Köşkünde al takke ver külah yapar.

Ancak?

Ancak Sukarno hazretleri kısa süre sonra bel soğukluğuna yakalanmasın mı? Bunun sebebi olarak da Lüks Nermin’in sermayesini işaret etmesi mi? Al sana diplomatik bir kriz.

Kabak Lüks Nermin’in başında patlar ve tüm evlerine baskınlar yapılırken Lüks Nermin de hapse atılır.

Hapse atılomasına atılır ama şansı yaver gitmektedir zira hapse atılışından çok kısa süre 27 Mayıs 1960 ihtilali olur ve 31 Mayıs 1960 da Lüks Nermin hapisten çıkarılır.

Lükse Nermin’in hapisten çıkarılmasının sebebi gelen yönetimin onu suçsuz görmesi değildir elbette. Onu hapistan çıkarırlar zira Demokrat Partililer aleyhine yoğun bir aleyhte kampanya başlatmıştır yeni yönetim. DP lileri düşkünler ve sâbıklar olarak halkın nazarında küçük düşürmek için ellerinden geleni yaparlarken Lüks Nermin’in ‘’ Onlar hakkında anlatabileceğim çok şey var.’’ Demesi hapisten çıkarılması için yetmiştir.

Nitekim hapisten çıkar çıkmaz kendi ifadesiyle ‘’Sâbıkların devlet adamına yakışmayan çirkinlikteki hususi hayatlarını ifşa’ya başlar.

Böylece bir kez daha hapisten yırtmış olan Lüks Nermin eskisi kadar parlak ve ihtişamlı olmasa da 1981 Yılına kadar randevu evi işletmeye devam eder. En son 1981 yılında evlerine yapılan baskın gazetelerde ‘’70 Yaşındaki randevucuya baskın’’ başlığı ile haber olur.

1981 den sonra artık tamamen sessizliğe bürünen Lüks Nermin hakkında edinebildiğim bilgiler bu kadar...



( Babalara Geldik Yine –5. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 25.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.