Daha önce de belirttiğim gibi Türkiye’de Hanım Ağalık kavramı 1983 yapımı
Kartallar Yüksek Uçar dizi filmiyle başlamıştı bizde ama Hanım Ağalıktan da
Babalıktan da önce bir başka kavram vardı: Ana
veya Mama...
Evet Ana veya Mama aslında aynı manaya
gelen kelimelerdi. İlki Türkçe ikincisi Ermenice ve Rumca idi.
Türkiye’nin bu manada en eski ve ilk Anası veya Maması elbette ki Matild
Manukyan idi.
MATİLD MANUKYAN
Gerçek adı tam olarak Eveline Matild Chah Muradyan olan Matild Manukyan 1914 de
İstanbul’da dünyaya gelmiş olan bir Ermeni kızıydı. Babası Ermeni tenor Armenak
Chah Muradyan, annesi İsviçreli balerin Salle Marguerite idi.
Varlıkli bir ailenin kızı olarak Notre Dame de Sion Fransız Kız lisesinde
okudu. Anne- babasının ölümünden sonra ufak çapta terzilikle iş hayatına
atıldı. Daha sonra Beyoğlu’nda sosyete terziliği yaptı. İşte bu dönemde
babasından miras kalan evlerde genelev işleten bir kiracısının kirasını
ödememesi üzerine ona ortaklık teklif etti ve böylece genele patoniçeliğine ilk
adımını atmış oldu.
Kısa süre içinde sahip olduğu gebelev sayısı 14 e çıkmıştı.
Bir kadının tek başına hem de genelev patroniçeliği gibi bir işte kısa sürede
bu kadar ilerleyebilmesi için elbette ki hem oldukça geniş bir fedai ordusuna
hem de kuvvetli bir arkaya ihtiyacı olduğu kesindir. Yani erkeklerin dünyasında
bir anda 14 genelev sahibi olmak ve işletmenin altında mutlaka ucu taa
iktidarlara kadar uzanan ilişkiler yumağı olması gerekir her ne kadar bu
ilişkileri bilmiyorsak da...
Neyse Efendim Matild Manukyan 2001 yılında ölünceye kadar işlettiği
genelevlerin sayısı 37 ye ulaşmıştır.
1990 lı yıllarda tam altı kez vergi rekortmeni olmuştur. Kendi ifadesiyle o ‘’
Namusuyla kadın satan bir genelev patroniçesidir.
Kazandığı paraları özellikle gayrımenkule yatırmıştır Matild Manukyan. Öyle ki
zamanında Şişli Belediyesi ve Şişli Emniyet Müdürlüğü binaları Matild
Manukyan’ın sahibi olduğu binalardan sadece ikisidir.
1995 de Hizbullah tarafından arabasına bomba konarak öldürülmek istense de bu
suikast girişiminden kurtulmuştur.
Öldüğünde ardında bıraktığı miras ise dudak uçuklatacak cinstendir.
İstanbul’da 500 daire, 70 iş hanı (Şişli Belediyesi, Şişli Adliyesi
dahil), Yalova’da 200 daire, 4 bin metrekarelik arsa, İkitelli
Organize Sanayi Bölgesi’nde bin dönüm arazi üzerine kurulu ambalaj ve emaye
fabrikası, Antalya ve Alanya’da ikisi dört yıldızlı, biri beş
yıldızlı üç otel, Büyükada’da bir köşk, Kalamış Yat Limanı’nda
demirli 18 metre boyunda Sang Harmony yatı, BMW, Mercedes ve Rolls Royce
otomobil, çok sayıda mücevher ve ziynet eşyası.
Evet gayretkeş erkeklerimizin tenasül organları sayesinde mülti milyarder ve
aynı zamanda vergi rekortmeni yaptıkları Matild Manukyan’ın şu sözleri oldukça
acı bir gerçektir anlayana: 980 kadının
bir genelev patronuna kazandırdığını, 110 bin işçi bir holdinge
kazandıramıyor mu?”
Çalıştırdığı genelev kadınları tarafından ‘’ Ana ‘’ olarak anılan ve öyle hitap
edilen matild Manukyan’ın genç kızlarımıza da bir öğüdü var: ‘’ Lükse kapılmayın. Gerekirse kuru ekmem yiyin.’’
Evet babalar dünyasında bir zamanlar böyle bir ana da vardı.
Bu dünyada aslında Matild Manukyan kadar tanınmasa da iki ana daha vardı ki onlar
da alemde Çanakkaleli Melahat ve Lüks Nermin olarak tanınırlardı. Matild Manukyan
gibi aynı sektörün patroniçeleriydi her ikisi de..
ÇANAKKALELİ MELAHAT
Aslında oldukça meşhur bir seks sektörü patroniçesidir ancak hakkında çok
fazla bir bilgi yoktur. Öyle ki ünlü
şair Ece Ayhan’ın ondan bahseden şiirleri olmasa belki de tamamen unutulup
gidecek bir karakterdir.
Peki Ece Ayhan neden Çanakkaleli Melahat’a bu kadar ilgi göstermiştir?
Çünkü her ne kadar Datça’da dünyaya gelse de Ece Ayhan da Çanakkalelidir (
Eceeabat’lı) ama daha da önemlisi Çanakkaleli Melahat gibi Çanakkaleli olan
kendi annesi Ayşe de babasından boşandıktan sonra uzun süre içkili mekanlarda
Nezahat takma adıyla seks işçisi olarak çalışmıştır. Nitekim Ece Ayhan bir
şiirinde bu durumu şöyle dile getirir:
Emrazı Zühreviye Hastanesi’ne kapatıldı anamız
Adıyla çalışan ermiş Sirkeci
kadınlarındandır
Şeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran’da
Acı Bacı’nın acı bilmez uçurtma
çocuklarına...
Tahmini olarak 1922 doğumlu olan Çanakkaleli Melahat 1950 li yıllarda
İstanbul’da icra-i sanat eylemiştir ve söylemeye hacet yok sırtını daima polise
dayayarak yapmıştır genelev patroniçeliğini. ( zaten başka türlüsü mümkün
değildir.)
Polisler tarafından oldukça sevilir. Ece Ayhan tarafından ‘’Fakir anası’’
olarak da tanımlanan Çanakkaleli Melahat 1970 de Tombalacı Ceylan( Asıl adı
Yılmaz Şener) denilen bir serseri
tarafından öldürülür. Sebep: Bu Ceylan Melahat’ın sermayelerinden birine
aşıktır. Melahat ise bu serserinin evlerine girmesine izin vermez.
Gazetelerin yazdığına göre öldüğünde 48 yaşındadır.
15 genelevin patroniçesi olan Çanakkaleli Melahat öldüğünde o günün parasıyla 3
Milyon lira para ve bir hayli mülk bırakmıştır arkasında
Ece Ayhan’ın şiirinden anladığımız kadarıyla Melahat’ın cenazesi oldukça
ihtişamlı olur.
Gelin biz yine Ece Ayhan’ın mısralarına kulak verelim.
Gazetelerde ak kara bir resmi otuz yıllık. Arkasında
mülki taksimatlı bir harita. Komiserin
odasında ağırlanırmış.
Ve imparatoriçeliğinde bir vesikalık.
Tombalacı Ceylan
renkli çekmiş. Delikleri balmumuyla
örterler.
Gönderilen çelenklerde ‘Geçilmez’
yazılmıştı soyağacı.
Küçük harflerle de ‘fuhşun anısına’.
Çanakkaleli Melâhat’in törenine polis
bandosu da katılmıştır.
Tam adı Melahat Erdi olan Çanakkaleli Melahat’ın cenazesine gönderilen bir
çelengin üzerinde ‘’ Melahat Geçilmez’’ yazısının olması toplumun ne kadar
yozlaşmış olduğunu göstermesi açısından ilginçtir.
LÜKS NERMİN
Tahmini olarak 1910-1911 yılında dünyaya gelmiştir. Asıl adı Şaziye Zeren
Topçu’dur. 1944 yılında Beyoğlu’nda randevu evi işletmeye başlamıştır.
Beyoğlu Zambak sokak 21 No lu hane merkez olmak üzere İstanbul’un muhtelif
semtlerinde pek çok randevu evinin sahibi-patroniçesi olmuştur ve söylemeye
gerek yok 12 Nisan 1930 Tarihi itibariyle tüm randevuevleri devlet tarafından
kapatılmış olduğu halde Lüks Nermin’in ve daha nicelerinin adeta her gün yeni
bir randevu evi açmaları elbette ki polise verilen rüşvetlerle mümkün
olmaktaydı. Ama?
Ama Lüks Nermin polise beş kuruş para yedirmeden de işlerini yürütebiliyordu
zira onun sermayeleri olan kızlar alemin en pahalı kızlarıydı ve bu sebeple de
pek çok politikacının koynuna giriyorlar
böylece anaları Lüks Nermin’e dokunulmazlık kazandırıyorlardı.
Evet Lüks Nermin’in kızları arasında zamanın ünlü dansözleri film yıldızları
dahi vardı.
İstanbul’daki bazı randevuevlerine sık sık baskınlar yapıldığı halde Lüks
Nermin’inkilere dokunan olmuyordu zira Lükse Nermin aynı zamanda ülkemize gelen
yabanci devlet adamlarına ve diplomatlara da bir gecelik iki gecelik kız
ayarlıyor yani internasyonal da çalışıyordu.
Arkası oldukça kuvvetli olduğu için it-kopuktan yana da bir korkusu yoktu Lüks
Nermin’in.
1944-1959 yılları arasında evleri sadece üç kez baskına uğrar ( 1951-1958-1959
) ama hepsinen gayet kolaylıkla sıyrılır.Evlerinde ele geçen 1435 dolar ve bir
sürü kaçak eşya suçundan beraat ederken fuhuş yaptırmak suçundan ceza alır ve
Sultanahmet Ceza evine atılır.
Ancak aynı günlerde Endonezya Devlet başkanı Ahmet Sukarno Türkiye’ye gelmiştir
ve gezisini bir gün uzatan başkan Sukarno Züğürt Ağa’nın babası gibi ‘’ Garı
istirem’’ Demektedir.
Gariyi kim sağlar? Elbette ki en
kalitelilerini Lüks Nermin sağlar. Lüks Nermin nerede? Hapishanede.. Hemen çıkartırlar.
Lüks Nermin kızlarından en alımlılardan birini Sukarno’ya gönderir ve
Sukarno bu kızla Yıldız-Şale Köşkünde al
takke ver külah yapar.
Ancak?
Ancak Sukarno hazretleri kısa süre sonra bel soğukluğuna yakalanmasın mı? Bunun
sebebi olarak da Lüks Nermin’in sermayesini işaret etmesi mi? Al sana
diplomatik bir kriz.
Kabak Lüks Nermin’in başında patlar ve tüm evlerine baskınlar yapılırken Lüks
Nermin de hapse atılır.
Hapse atılomasına atılır ama şansı yaver gitmektedir zira hapse atılışından çok
kısa süre 27 Mayıs 1960 ihtilali olur ve 31 Mayıs 1960 da Lüks Nermin hapisten
çıkarılır.
Lükse Nermin’in hapisten çıkarılmasının sebebi gelen yönetimin onu suçsuz
görmesi değildir elbette. Onu hapistan çıkarırlar zira Demokrat Partililer
aleyhine yoğun bir aleyhte kampanya başlatmıştır yeni yönetim. DP lileri
düşkünler ve sâbıklar olarak halkın nazarında küçük düşürmek için ellerinden
geleni yaparlarken Lüks Nermin’in ‘’ Onlar hakkında anlatabileceğim çok şey
var.’’ Demesi hapisten çıkarılması için yetmiştir.
Nitekim hapisten çıkar çıkmaz kendi ifadesiyle ‘’Sâbıkların devlet adamına
yakışmayan çirkinlikteki hususi hayatlarını ifşa’ya başlar.
Böylece bir kez daha hapisten yırtmış olan Lüks Nermin eskisi kadar parlak ve
ihtişamlı olmasa da 1981 Yılına kadar randevu evi işletmeye devam eder. En son
1981 yılında evlerine yapılan baskın gazetelerde ‘’70 Yaşındaki randevucuya
baskın’’ başlığı ile haber olur.
1981 den sonra artık tamamen sessizliğe bürünen Lüks Nermin hakkında
edinebildiğim bilgiler bu kadar...