Zamansal Rakamsal Açıdan Çapı Belli Olmayan Bir Koru Taşıyordu Yüreğinde!

 

Zamansal Rakamsal açıdan çapı belli olmayan bir koru taşıyordu yüreğinde, yangın yerine dönmüştü alev alev yakıyordu, geride içinde ne varsa yok edip bildiği her şeyi kül ediyordu. Zamansal döngünün hangi kırsalında çıkmıştı nereden nasıl çıkmıştı anlamak amacıyla bir bilirkişinin bilmesi gerekir diye bir grup masa kurulmuş, yüreğini yakan ilk kıvılcımı kim nasıl çıkarmıştı anlamaya bulmaya çalışıyorlardı. Bulmak sanıldığı gibi yollara serpilmiş bir avuç tohum değildi ki yeşerince belirgin olsun belli olsun! Şanzımanı dağılmış arabanın dağılması gibi dört bir yana dağıldılar. Gruba bir anlam katmak adına bu ilk görev çok önemliydi, daha sonrasında tüm anında bilinmeyen olaylara giderek , söz sahibi göz sahibi hatta müdahale bakımında müdahil olarak baş köşede yerlerini alacaklardı. Güvenin oluşturduğu acizle hırsla güven aşılamak için çalışmalara başladılar. Masanın başkanı Rüstem Keresteci.

-Arkadaşlar dört bir yana tazı gibi değil de kaplumbağa gibi yürüyerek gözlemlerimizle gözlemleyerek, sözleri içimizde gizleyerek bulduklarınızla iki saat sonra burada masanın başında buluşalım. Masanın ilk ayağı sayılacak sağlam duruşuyla İshak sallanmaz.

-Başkanım, biz önce kendimizin yanmaması için kendimizi sigortalatsak olmaz mı acaba? Yoksa mağdur gibi yanar küle döneriz.

-Bu uygulama ilk başta aklıma gelmedi değil. Dikkatli olur bir sonuca ulaşırsak eğer, bundan sonraki her görevden önce, kırılma yanma zorlanma adı altında ek zam isteyerek ayrıca bu anlamda sigortayı da talep ederiz arkadaşlar. Bu nedenle çok iyi gözlemlemek gözlemlerken ipin ucunu yakalamamız gerek.

 

Bunca karmaşayı çözecek olanlar önce mağduru sorguya çekmeye karar verdiler. Akıl devresini ve gönül devrelerini yakan şiddetli akımın merkezini ve gücünü öncelikle ölçmek gerekiyordu ki sonuca ulaşılsın! Yakın planda önce bunu bilmek öğrenmek gerekir diyerek mağdurun yanına gittiler. Oysa mağdur söyleyecek sözleri de unutmuş gibi bana bakıyordu ona hatırlatmam için! Karamsar bakışlarına yaraşır bir dikkatle ilk soruyu sordurttum pardon sordular, ben arada bir ara görünürüm müdahale etmiş olmayayım babında. Masanın Başkanı Rüstem Keresteci.

-Sayın Osman Yanık Beyefendi, bize o anları o anda yaşadıklarınızı size yaşatılanları anlaşılır ya da anlaşılır bir dil ile devrelerinizi yakan ya da şarjda iken biten pilin nasıl yandığını anlatabilir misiniz? Bu bizim için çok önemli, çünkü!

Birbirlerine baktı dört masa üyesi sonra üçüncü ayak olan Yürür aksar.

-Çünkü, ayıyı yakalamak derisini satmaktan çok daha önemlidir de ondan!

Birbirlerine şaşkın şaşkın bakarken, mağdur Osman Yanık, yanmış haliyle geride kalan küllerinden yeniden doğmanın sancısını çekiyordu! İçindeki küllerden sanki bir şeyler kıpırdanırken, sönen ateşten kalan külü üfleyecek rüzgârın ilk belirtileri, alevi yeniden yakarak küllerinden doğmasına yardım ediyor gibiydi…Anlamayan olursa bu son satırı şöylede diyebiliriz, küllerinde doğmanın sancısı doğumunun habercisi değil acısının sancısını hatırlatan bir depresyon gibi sanki içten bir depremle onu sallarken, yeniden küllerin alevlenerek yakmamasına müdahale ediyordu ya da müdahil oluyordu rüzgâra karşı!

Devam edecek inşallah

Mehmet Aluç


( Zamansal Rakamsal Açıdan Çapı Belli Olmayan... 1 başlıklı yazı kul mehmet tarafından 31.08.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu