Terk edilmiş olamazsın olmamalısın da…

 

 

Zuhur eden her yeni günde

Saklandığın ne ki mabedinde…

Sancılandığın her şafak vakti

Vadesi dolmayan bir akit olsa olsa yüreğin tabi kılındığı

Mevzu bahis ömür madem

Varsın sırılsıklam ol mateminle

Vuku bulan acılardan eyle masalını

Hicrinde aşkın

Sana kol kanat geren yüce Rabbin sadece…

 

Günler mi b/öldüğün?

Gün yüzlü seyyah sevgin

Aşkın ikbali ve ihbarı katık ettiğin

Gecenin rahmine doğan umudun

Peşi sıra sürüklendiğin

Rüzgârın uçuşan polenlerine düşkün bir arı gibi

Peteklerde saklı mealin

Ne düşler gördüğün

Ne de düşkün addedilen benliğin.

 

Bir çukursa bazen düştüğün

Bilemezler de nasıl sevdiğini

Düşünmekten aciz bir gölge değil muhatabın

Aşkı ve ömrü layığıyla yaşayan sen ve sevdalandığın

Her ezan vakti

Kürediğin muradın ve her dileği

Şerh düştün Rabbin katında mademki

Tek korktuğun İlahi Kudretin haiz olduğu

Rahmeti içine çektiğin

Her dem vakti her derdin de muadili

Bir yakarış varsa yoksa elini

Uzattığın,

Kat ve kat çıktığın hidayetin adresi.

 

Mizacında saklı bahar da kış da

Kışkışladığın kötülükler ve kimse haiz nefrete

Elbet boğulacaktır kendi çukurunda

Yeter ki göz çukurlarında sakla yaşın ve yasının hicvini

Eşlik etsin içindeki huzurlu dünyaya

Varsın katlansın acıların

Yeter ki katlan sen, bilinmezin

Sunumunda kimse nifak sokan

Uğrak yerindir aşk ve İlahi Ateşin

Her kıvılcımında defalarca doğduğun

Elbet kayıtlı omuzlarında saklı meleklerin

Kayıt altına aldığı

İçinden sökün eden nice nida ve sessizlik

Ses etme sakın ses etme

Bekle yeter ki doğru vakti

Eşliğinde sabrının

Eşiğinde hidayetin

Arşınladığın nice dik yokuş

Yeter elbet yeter tek bir bakış tek bir dokunuş.

 

İlahi Esintinin emsalsiz rüzgârı

Varlığının duvarları iner ve derinden kucaklar seni

Sersemlediğin bir düş vakti değil bu

Elbet zaman ve mekândan bağımsız Rabbin:

Yeter ki kesme umudunu

Yeter ki sürüklenme peşi sıra kinin ve münafıkların.

Mücadelense izini takip ettiğim inancın

Rabıtası ve rotası

Düşkünlüğünse sadece Mevla’na

Düşsün varsın nice yaş gözünden

Yeter ki sen ve iman dolu ruhun

Düşmesin Yaratanın gözünde saklı bir nur gibi

Sevdalandığın gün ve gece

Koşulası bir cennet öncende saklı nice hüznü

Kapıp da koyuverdiğin binlerce güçlüğü

Hazana yatkın ruhunla

Baharı yaşa sen yeter ki:

Her niyazın içten ve rütben

İnançtan ve umuttan ibaret

Koyu bir karanlık olsa ne ki içinde kaybolduğun?

Yeter ki kaybolma sen ve kaybetme özünü.

 

Yüzü suyuna hürmeten kaderin ve kederin

Taşkınlara sebebiyet veren

Evrenin de müdavimi o tek zerren:

Muadilinse umut ve sevgi

Hörgücü bilinmezin mutlak bir varlık senin içinde saklı

En çok masumiyetin kapısı

Nasıl da açık ardına kadar

Elbet yettiği kadar kader ve ömür…


( Rütben İnançtan Ve Umuttan İbaret başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 19.12.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu