Gelinim ta perşembe gününden söylemişti: '' Baba Pazar günü temizlikçi gelecek. O gün sen artık bir yerlere gidersin''
Tabii ki bu sözler aslında '' Pazar günü toz ol. Ayak altında dolaşma. Hem sen tekin adam değilsindir. Dul bir kadın olan temizlikçiye asılır masılırsın. Sonra dest-i izdivaç filan derken biz Lina'yı ( Torunum ) kime baktırırız? '' ın kibarcasıydı.
İşin doğrusu akıllı bir insan zaten bir kadın evde temizlik yapacaksa o gün için en doğru karar evden kilometrelerce uzağa gitmektir. Tecrübeyle sabit.
Evden gidecektim ama nereye?
En güzeli bayağı bir uzağa gitmeliydim. Mesela çocukluk anılarımla dolu olan Beykoz olabilirdi.
Evet... İstanbul'un bir ucu olan Beylikdüzü'nden diğer ucu olan Beykoz'a gitmeye karar verdim. Nasılsa biz 65 yaş üstünün '' Beleş Kart'' pardon '' Ücretsiz Seyahat Kartı'' vardı. Kırk yılda bir ben de doya doya doya kullanabilirdim.
Efendim ben ne zaman dışarı çıkıp bir toplu taşıma aracına binsem mutlaka bir aksiyon yaşarım ama Beylikdüzü'nden bindim metrobüse Cevizlibağ'a kadar geldi bir aksiyon yok. Cevizlibağ'dan tramvayla Eminönü'nde indim bir aksiyon yok. Eminönü'nden vapurla Üsküdar'a geçtim bir aksiyon yok... Resmen kurdeşen dökeceğim yahu. Nasıl olur?
Üsküdar'dan belediye otobüsüne bindim ver elini Beykoz lakin yine bir aksiyon yok.
Eyvah eyvah. Dışarı çıkmaya çıkmaya aksiyon melekleri beni tamamen unuttu mu acaba? Pandemiydi dolar kuruydu her bir şeye yapılan zamlardı derken onlar da mı '' Yeter lan boğaz tokluğuna bu Sami denilen herife hizmet ettiğimiz. Çalışmıyoruz.'' Mu diyorlardı?
Yok yok.. Aksiyon meleklerim beni terk etmiş olamazlardı. Aramızda yılların hukuku vardı.
Derken efendim dönüş yolculuğu için Kadıköy'e giden belediye otobüsüne binmemle birden ortalık aydınlandı. Evet meleklerim '' Hu huuuu. biz geldiiiik. '' Diyorlardı.
Derin bir nefes aldım. ' Oh beee. Şükür kavuşturana '' dedim lakin aksiyon nereden gelecekti acaba?
Derken araba hareket etti.
''Eee. Şoför de normal. Bu aksiyon nereden gelecek derken'' geldi. Tam da Beykoz Belediye durağında.
- Şeyyy şoför bey. Bu araba Haseki'den geçer mi?
- Ula sen penumle gafa mi pulaysun got gafa.
-Ay ne kızıyorsun be? Kibarca bir soru sorduk.
-Ula Gadıçöy'e ciden otobos Haseçi'den nasıl geçsun ha?
-Hasekiden kaç numara geçiyor peki?
-Hassstir ula. Penu günaha goyma akşam vakti.
-Ne sinirli şeysin sen öyle.
- Çek ayağini o basamaktan yoksa saa bir sinir costerirum aklin şaşar.
Aman Allah'ım. İşte aradığım ve beklediğim aksiyon başlamıştı ve emimim ki bunun devamı da gelecekti.
Şoförümüz yolcularını aldı ve yola devam ediyoruz ama bir taraftan da kendi kendine konuşuyor.
'' Ula argadaş pen ha poyle şansın ta içine sı.ayım. Nerede pir geri zekalu var ise gelip peni bulay.
Daha bir hayli söylendi. Söylendi. Söylendi ve nihayet Kavacık Köprüsüne geldik kazasız ve belasız bir şekilde.
Tam Kavacık Köprüsünde yine bir vatandaş kafasını uzattı otobüsten içeri.
-Şoför bey ben Üsküdar'a gidecektim de..
-Ula çör misun. Gormey misin ha bu pok yiyenin arabası Gadıçöy'e gidey.
-Onu biliyorum da ben şeyi soracaktım: Üsküdar arabası ne zaman gelir?
Anam anam anammm. Bizim şöför çıldırdı adeta.
-Üsçüdar arabasinin da haçan senin de ( biiiippp biiiipppp ) Ula pen nereden pileyim ne gadar zamanda celir?
Adam sanki o kadar küfür kendisine yapılmamış gibi gayet sakin bir soru daha patlattı.
-Peki buradan Üsküdar kaç dakika sürer?
Bu soru üzerine bizim şoför çıldırdı adeta. Resmen arabayı durdurup adamın üzerine yürümeye hazırlanıyordu ki yaşlı bir kadın adama hafif bir omuz atıp önüne geçti ve otobüse bindi.
Bizim şoför yaşlı kadını iterek adamın üzerine yürümeyi doğru bulmadığından olsa gerek tekrar yerine oturdu ve başka alacağı- indireceği yolcu da olmadığı için arabayı tekrar çalıştırdı.
Bilenler bilir. Kavacık Köprüsünden sonra o hattın otobüsleri çevre yoluna girerler ve oldukça uzun bir yolculuktan sonra Ümraniye Devlet Hastanesine ulaşırlar. İşte bu iki durak arasında başka bir durak yoktur.
Şoförümüz bu yolda gaza bastıkça bastı ama bir taraftan da öfkeyle kendi kendine konuşuyor:
- Ula arkadaş. Kavacık çöprüsünden Üsçüdar'a araba kaç dagigada varur ben ne pileyim. Yol açık olur 20 dagigada varur. Yol gapali olur bir saatte varur. Arabanun lastiğu patlar değişturelum dersun iki saatte varur. Araba ariza yapar hiç varamazsun. Pelli mi olur ha bu .... min arabalaruna. Herif celmiş baa ahret sorisi soray. Cel de ha boylelerinin ağzini burnuni tağıtma.
Evet. Kendi kendisine konuşuyordu ama bu pek kesmedi şoförümüzü. Hafifçe arkaya dönüp tam arkasında oturan Bana sordu.
-Değil mi haci emice?
-Evladım ama biraz daha sakin lütfen.
-Hakli diyrum he mi?
-Evladım önüne baksan ha?
İyice arkaya döndü. Araba kendi kendine gidiyor.
-Sen penum hakli olduğuma inanmaysun sanirim.
-Evladım araba...
-Haçan pen de oni deyrum. Ula araba Üsçüdar'a gaç dagigada varir belli mi olir?
-Evladımmm. Araba bir yerlere çarpacak.
-Onu diyrum ya. Bir yerlere çarpar ise hiç varamaz.
Millet korku içinde çığlıklar atıyor ama şoförümüzün duyduğu yok.
-Evladım bak böyle yaparsan hepimiz soluğu Karacaahmet Mezarlığında alacağız.
-Haçan bu araba oradan geçmey.
-Yahu önüne baksana sen.
-Şimdi de baa haci emice. Haglı miyum hagsiz mi?
-Haklısın evladım. Lütfen. Allah rızası için önüne dön.
-Haglısın deysun ama hiç de içden demeysun. Cozlerin oyle demey.
-Vallahi haklısın. Billahi haklısın. İki gözüm önüne aksın ki haklısın. Önüne dön de direksiyonu tut.
-Cot korgisindan haklısın deysun cibi celey baa.
Yarısını yiyip yarısını bir kağıda sararak cebim koyduğum simidi çıkarıp öpüp başıma koydum.
-Bu nimet beni çarpsın ki haklısın. Haydi şimdi Allah rızası için önüne dön.
Neyse.. Sonunda önüne döndü ama yine söyleniyor.
-Ula arkadaş. Herifun kiçinin kılları ağarmiş. Hâlâ nimet uzerine yalan yere yemin edey. Ha bu .... in memleçetinde ha boyle durust akli başında insan galmamış. Yazik çok yazik...
Efendim şoförümüz yolun kalan kısmında herhangi bir arıza çıkarmadı. Sadece ara sıra yine direksiyonu bırakıp tüm yaşadıklarını el kol hareketleriyle cep telefonu vasıtasıyla bir arkadaşına anlattı- anlattı- anlattı--- Ta Kadıköy'e kadar.
Ama yine de haklarını vermek lazım: Bu kadar aksiyon dolu bir yolculuğa rağmen tüm yolcuları sağ salim Kadıköy'e ulaştırdı.
NOT: Bu yazıda fazlasıyla abartı vardır.
(
Pürüz Şoför başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
10.01.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.