7 Ekim 2013 Karaşahin sitesi. Ali Abdullah Karaşahin’in evi. Sabah 08.00

 

                  Orhan Metin ve Helin Ali Abdullah’ın evinin kapısındaydılar. Acele gelmişlerdi.

-Günaydın ağabey.

-Günaydın Helin. Orhan. Gelin.

-Yengem yok mu?

 -Yaseminle çıktılar Helin işleri varmış. Orhan sen çaydanlığı ve tepsiyi al. Helin sende lambaları al. Beni takip edin.

            Ali Abdullah kardeşlerinin şaşkın bakışlarına aldırmadan küçük mutfak tüpü elinde yatak odasının yanındaki kapıdan yukarıya çıktı. Karşılarına çıkan çelik kapıyı anahtarla açıp içeri girdi. Burası yaklaşık 25 m2 bir odaydı. Duvar kenarlarında sıralı çelik kasaların olduğu odada ortada iki çekyat ve bir sehpa vardı. Anlaşıldığı kadarıyla odaya elektrik tesisatı kurulmamıştı. Kurulduysa bile pasif durumdaydı.

-Ağabey bu ne?

                  Ali Abdullah tüpü yakıp çaydanlığı üstüne koydu. Kanepeye oturdu.

-Burası benim sağın odam Helin. Dinlenemez, çok özel toplantılar için.

            Orhan Metin kasalara bakıyordu.

-Paraları burada mı saklıyorsun ağabey.

-Kasalarda para yok Orhan. Hatıralar var.

-Hayırdır ağabey sabah sabah bu gizem?

-Dikkatli olmak her zaman iyidir Helin. Dün gece Konsolosluğa çağırdılar.

-Ben konsolosla görüşmüştüm.

-Dün Holdinge gelen resmi bir görevli davet etti. Gittim. Konsolos yardımcılarından biriyle görüştüm. Alber’in ölümü başımıza iş açacak demiştim size. 7 gün içinde Diyarbakır’da bir toplantı yapılacakmış. Helin’in katılmasını istiyorlar.

-Niye ben ağabey?

-Ortaklığın İngiltere ayağını Alber ve sen organize ettiniz ya Helin. Verdikleri paraları AB fonlarından verilmiş gibi gösterdiler ya güya gönderdikleri paralarla ilgili rapor hazırlanması gerekiyormuş. Ağa’lar da toplantıya katılacaklarmış.

-Tamam ağabey uçakla gidip gelirim.

-Güvenlik için kara yoluyla gideceksin Helin. Öyle istiyorlar.

-Beni öldürecekler!

                  Ali Abdullah sinirlendi.

-Saçmalama Helin. Böyle bir şeye izin verir miyim? Dünyayı başlarına dar ederim. Olumsuz hiç bir şey olmayacak. Gidip toplantıya katılıp geleceksin. İnfazlar hakkında bilgi alışverişi olacak. Merak etme.

-Öyle diyorsan tamam ağabey. Burayı yaptırmak nereden aklına geldi ağabey?

-Apartmanı yaptırırken aklımdaydı Helin. Çok bunalırsam çıkıp kafa dinliyorum. Buranın elektrik ve su tesisatı yok. Yangına karşı. Böyle özel toplantılar için kullanılabilir.

-Özel toplantıların çok oluyor mu ağabey?

-Çok değil Orhan. Diyorum ya. Aklıma geldi yaptırdım. Arada bir kullanıyorum işte. Sen hazırlığını yap Helin. Toplantılarını falan ayarla. Her hangi bir sorun olacağını sanmıyorum ama dikkatli olmak lazım.

-Konsolos başka bir şey söylemedi mi ağabey?

-Onun da tam bilgisi yok Helin. Parayı az gelişmiş bölgelere sosyal yardım gibi dandik bir fon üzerinden göndermişlerdi. Bir-bir buçuk yıldır infazlar yapılınca ortaklarımız paniklediler büyük ihtimalle. En son Yeşiltepe’nin ardından korkuları zirve yaptı. Alber ve Haşim’in ölümü uykularını kaçırmıştır. Uykuları kaçınca da ağababalarına ağlamışlardır. Bu bakımdan ağaları sakinleştirmek gerek. Alber’in ölümüyle ilgili bir gelişme var mı?

-Yok ağabey. Olay yeri inceleme raporu tahmin ettiğimiz gibi. Cinayet profesyonellerin işi gibi gözüküyor. Delil ve şahit bırakmamışlar.

-Sen hazırlıklı ol Helin. Güvenlik için acil çıkmak zorunda kalabilirsin. Sen çık istersen.

-Tamam ağabey görüşürüz.

            Helin küçük bardaktaki çayı hızlıca yudumladı, çıktı. Orhan Metin ağabeyinin tedirginliğinin farkındaydı.

-Helin’i sakinleştirmek için konuştuğunun farkındayım ağabey. Durum bahsettiğinden çok ciddi. Değil mi?

-Korktuklarım başıma geliyor Orhan, fark ettiğin gibi durum çok ciddi. Bize ceza vermek için Helin’e zarar verecekler. En azından teşebbüs edecekler. Ağalarla görüştün mü?

-Feyzullah aradı ağabey. Kirvem. Anladığıma göre ağaların niyeti bozuk. İnfazların faturasını bize kestirmek istiyorlar. Seninle aynı fikirdeyim: Helin’e zarar verecekler. Buna izin veremeyiz.

-Elbette vermeyeceğiz Orhan. Adamlar her ayrıntıyı düşünmüşler. Kalabalık olursa dikkat çeker yalnız bir koruma olsun ve kara yoluyla gitsin diye ısrar ettiler. Helin’in yanına kimi verelim?

-Aklında biri var gibi ağabey.

-Ali gitsin.

-Ali tehlikeli olmaz mı ağabey.

-Ali şüphelendiğin gibiyse Helin’i sağ salim geri getirir. Getirmezse öleceğini bilir ona göre çok dikkatli olacağına şüphe yok. Helin’i biraz yola getirdi sanki. Ne dersin?

-Haklısın ağabey. Helin’in yanından hiç ayrılmıyor. Helin’le sen konuş, seni dinler. Durum kural dışılığı kaldıracak bir durum değil.

-Ağaların yanına gönderdiğin adamlarınla temasa geç Orhan. Her duruma hazırlıklı olsunlar. Gerekirse tüm ağaları ortadan kaldırmamız gerekebilir. Bu sayede Ali’nin arkasında devlet desteği var mı yok mu öğrenmiş oluruz. Ali’nin genel müdürlük işini de hallettin mi? Tuğrul’un yerine.

-Talimat verdim ağabey. Halledeceğiz.

-Tuğrul’a niye kızdın Orhan?

-Alber’le çok sıkı fıkı olmuşlar ağabey. Para için her şeyi yapacak tıynetteydi.

-Neyse önceliğimiz Helin’in güvenliği. Ağalardan konuştuğun var mı?

-Feyzullah Kirve var ağabey. Dün konuştum. Bahsedecektim. Dediğine göre İdris ve Burhan diğerlerinin kafalarını bulandırıyorlarmış. İngilizlerden gelen paraları iç etmek için infazları bizim organize ettiğimizi söylüyorlarmış.

-İdris ve Burhan’ın İngilizlerle arası iyi bildiğim kadarıyla. Yanlarındaki adamların sağlam mı Orhan? Gerektiğinde düşünmeden sıkmalılar.

-Tamam ağabey hallederim. Ali ile de konuşurum.

( Bereli 39 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 17.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.