30 Eylül 2013 Savcı
Aytekin Tuncay’ın evi. 20,20
Aytekin Tuncay çoğunluğu Adliye ve
Emniyet mensuplarının oturduğu bir sitede yaşıyordu. Zil çalınca girişteki
kırmızı düğmeye basıp apartmanın dış kapısı açtı.
Kapıyı
açıp bekledi. Asansörden inenleri bekliyordu. İstihbaratçı Ayhan Taştekin ve
Asayiş Şube’den Komiser Abdullah’ın beraberindeki eski tip bürokrat bıyıklı
orta yaşlı adam selam verip elini uzattı.
-Merhabalar sayın savcım. Ayhan. İstihbarattan.
-Merhaba Ayhan Bey.
-İyi akşamlar Savcı Bey.
-İyi akşamlar Komiser. Buyurun.
Komiser
Abdullah salona geçmeden seslendi.
-Komiser bize kahve yapabilir misiniz? Sıcak su
hazır.
Salona
geçip İstihbaratçı Ayhan’ın karşısındaki koltuğa oturdu.
-Sizi dinliyorum Ayhan Bey. Komiser bana çok önemli
şeyler söyleyeceğinizi söyledi. Merak ettim. Niçin adliyede değil de evimde
görüşmek isteğini söyleyerek başlayabilirsiniz.
-Adliye’ye gelemezdim savcı bey güvenli olmazdı.
İstemediğim herkesin haberi olurdu.
-Adliye’den bahsediyoruz Ayhan Bey. Kurumumda
herkesin istemediği kişiler vardır. Hâkimler ve Savcı’lar. Sizin
istemedikleriniz kimler merak ettim.
-Konuşmamızın ilerleyen sürecinde bahsedeceğim
Savcı Bey. Öncelikle baş sağlığı dileğimi kabul edin lütfen. İki ay kadar önce
nişanlınız bir kazada ölmüş.
-Teşekkür ederim Ayhan Bey. Evlilik hazırlığı
yapıyorduk. Kaza işte. Ne yapabiliriz ki?
-Başlamadan bir soru sormak istiyorum Savcı
Bey. Vereceğiniz cevaba göre konuşmaya devam edeceğim. Camia hakkında ne
düşünüyorsunuz?
-Soruyu soranın zihniyeti ve sıfatına göre değişir
Ayhan Bey. Merakınızın sebebini öğrenebilir miyim?
-Siyasi fikrim yok Savcı Bey. Son nefesine
kadar devletin bekası uğrunda ve yasalar çerçevesinde görevimi yapan bir
istihbaratçıyım. Sorma sebebimi anladınız. Düşüncenizi öğrenebilir miyim?
-Mesleki olarak bir düşüncem yok Ayhan Bey. Ben
kanunun suç saydığı fiiller ile ilgili olarak yapılan şikâyetler veya re’sen
çalışırım. Sorduğunuz gurup hakkında bir şikâyet dosyası yok. Gazete haberleri
ve bazı televizyon kanallarındaki konuşmaları kast ediyorsanız soruşturmanın
temeli delildir. Kişisel görüşlerle kişi veya guruplara dava açılamaz.
Araştırma yapılamaz.
Aytekin
Tuncay’ın ağzından çıkanlar Küçük Ağa’nın her zaman savunduğu ve asla karşı
çıkmayacağı fikirlerdi.
-Kişisel görüşünüz nedir Savcı Bey.
-Ülkenin genel durumunu göz önüne alırsak Dini
guruplar hakkında kişisel görüş belirtmem uygun olmaz. Resmi olarak yasak olsa
ve geçmişte dini propagandayla ilgili bir ceza maddesi olsa da Dini guruplar
ülkemizin bir gerçeği. Kişisel görüşüm yok.
Konuşma
Küçük Ağa’nın istediği yöne doğru gidiyordu.
-Kendilerini camia, hizmet gibi adlandıran bu gurup
felsefe olarak Dini bir gurup olmaktan çoktan çıktı Savcı Bey. Çok büyük bir
suç örgütüne dönüştü desem.
-Sadece gülerim Ayhan Bey. Delilsiz suçlama ne
sizin ne benim işim değil.
-Delilsiz değil Savcı Bey. Kişisel görüşlerimle
kimseyi suçlamam. Peki size bir hırsızlık çetesinin bu gurup tarafından üç
yıldır korunduğunu, Emniyette ki gurup üyelerinin uyuşturucu ve silah
kaçakçılığına göz yumduğunu söylersem.
Yanında
getirdiği plastik dosyayı sehpanın üstüne koydu.
-Bu dosya yaklaşık bir ay önce tarafımdan
hazırlandı. İstanbul’a uyuşturucu ve kaçak silah sevkiyatıyla ilgili bilgiler
Emniyet birimlerine ulaştırıldı. Dosya içeriğini incelerseniz plaka ve
fotoğraflar iddiamı ispatlar. Ama Emniyet gönderdiğimiz istihbaratı ciddiye
almadı.
Aytekin
Tuncay istihbaratçıları pek sevmezdi.
-Bu kadar mı?
-Bu gurubun üyelerinden üye derken dernek
üyeliğinden bahsetmiyorum Savcı Bey, işe yerleştirdikleri Emniyet personelinden
düzenli olarak bağış adı altında para topladığını biliyorum. Bağış toplama işi
bütün kamu kurumlarında yapılıyor. Adliye bu kurumlara dahil.
-Maksadınızı aşıyorsunuz Ayhan Bey.
Küçük
Ağa ısrarcıydı.
-Maksadımı aşmıyorum Savcı Bey. Biliyor
olmalısınız. İstihbarat görevlilerinin banka hesabı yoktur. Maaşımızı elden
alırız. Çalıştığım kurumda her maaş günü bazı çalışanlardan nakit para
alındığını biliyorum.
-Kim alıyor.
-Karabulut kod isimli istihbaratçı topluyor. Cuma
günü akşam üstlerine teslim ediyor.
Aytekin
Tuncay bir anda algılayamadı.
-Üst? Bölge Başkanı’na mı?
-Hayır Savcı Bey Arnavutköy taraflarında bir köyde
ikamet eden birine teslim ediyor. Her hafta Cuma günü mafya örgütlenmelerinden
alınan paralar aynı köye götürülüyor. Bu bağış toplama işi her iş kolunda yapılıyor.
Net miktarı bilmiyorum. Arnavutköy’de toplanan paralar belirli aralıklarla
Camia’nın bankasına naklediliyor.
-Komplo teorilerinden bahsediyorsunuz Ayhan Bey.
-Söylediğim hiç bir cümle komplo teorisi değil
Savcı Bey.
Küçük
Ağa gerilmeye başlamıştı.
-Mesela nişanlınızın öldürülmesi komplo teorisi
değil.
-Nişanlım trafik kazasında öldü. Öldürülmedi,
-Herkes böyle düşünüyor ama ben gerçekleri
biliyorum Savcı Bey.
İki
aydır yaşadıklarından sonra Aytekin Tuncay tüm dikkatini Küçük Ağa’ya yöneltti.
-Şimdiye kadar duyduğum en saçma komplo teorisinin
hem devamını hem sahibini bilmek istiyorum.
-Nişanlınız olan Kadın Doğum Uzmanı Doktor Şule
Albayrak kullandığı arabayla kaza yaptı ve kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Olay yeri incelemenin ilk bulgularına göre kaza arabanın fren sisteminde ortaya
çıkan bir arıza sebebiyle olabileceğiydi. İlk incelemeye göre fren sistemindeki
hortum ve kablolardaki çatlama sebebiyle fren hidroliği boşaldığı için araç
sefer halindeyken fren boşaldı. Şule Albayrak aracın kontrolünü kaybederek kaza
yaptı. Bilirkişi raporu anlattıklarımı destekliyor. Yanılıyor muyum?
-Yanılmıyorsun Ayhan Bey. Arabanın fren
sistemindeki arızanın gerçek sebebi araştırılıyor. Fren sistemindeki parçaların
kalitesiz malzemeden yapılmasının kazanın asıl sebebi olma ihtimali üzerinde
duruluyor. Rapor bu yönde verilirse satıcı üretici ve satıcı firmayı dava
edeceğim.
Küçük
Ağa emin olduğu konularda net konuşurdu.
-Arabanın fren sistemindeki bütün parçalar orijinaldi
ve bir arıza falan yoktu Savcı Bey. Kız arkadaşınız bir suikasta kurban gitti.
Aytekin
Tuncay iyice gerilmişti.
-Konuşmaların iddianın çok ötesine geçti Ayhan Bey.
İspatlayamadığın iddiaların iftira olduğunu ve suç teşkil ettiğini biliyor
olmalısın.
-Biliyorum Savcı Bey. İstihbaratçı olduğumu
söylemiştim. 32 yıllık meslek hayatımda ispatlayamadığım bir iddiada
bulunmadım. Gönlünüz rahat olsun.
-Seni dinliyorum Ayhan Bey. Adli Tıp ve Olay yeri
incelemenin bulamadığı delillere nasıl ulaştığını merak ediyorum.
-Savcı Bey eğer birisi kız arkadaşınızın arabasının
fren sistemiyle oynadı ve bazı değişiklikler yaptıysa, mesela orijinal hortumu
çatlak bir hortumla değiştirdiyse… Diyelim ki ben olay öncesi bazı görüntülere
ulaştım.
-Kim yaptı bunu?
-Artık yaşamayan sabıkalı bir oto tamircisi Savcı Bey.
Murat Dalaman adındaki tamirci kız arkadaşınızın ölümünden kısa bir süre sonra
faili meçhul bir cinayete kurban gitti.
-Kendini savunacak canlı birine iftira atsan daha
mantıklı olurdu Ayhan Bey.
-Murat Dalaman sağ kalmayı başarsaydı itiraf
kasetini önünüze koyardım ancak sahipleri erken davrandılar.
-Klasik istihbaratçısın Ayhan Bey. Kafanda komplo
teorileri cirit atıyor. Şule’nin tüm hayatı doktorluktu. Düşmanı olmayan bir
doktoru kim niçin öldürtsün ki? Saçmaladığının farkında mısın?
-Laptopunuz var mı Savcı Bey? Gözünüzle görün.
Aytekin
Tuncay yatak odasından getirdiği laptopu sehpanın üstüne koyup açtı. Küçük
Ağa’nın verdiği flash diski takıp izlemeye başladı.
-Bu görüntüler için izin belgeniz var mı?
-Görüntüler yasa dışı Savcı Bey. Gizli kamera başka bir takip için oraya
konulmuştu. Tesadüfen haberdar olduk.
-Bu görüntüleri bana seyrettirmekle suç işlediniz
Ayhan Bey. Hakkınızda işlem başlatacağım.
-Siz bilirsiniz Savcı Bey. Kimi takip ettiğimi
sormayacak mısınız?
-Sormayacağım Ayhan Bey. Mahkeme izni olmadan kayıt
yaptırdığınız için suç işlediniz ve cezasını çekeceksiniz.
-Benim işim bu Savcı Bey. Şüphelendiğim herkesi
gizli takip etmek. Gizli bir soruşturmayı deşifre etmenin en kolay yolu
resmiyettir. Gizli kamerayı bir savcıyı takip etmek için koymuştuk otoparka.
Yıllardır dedikodusu yapılan bir eylemi
birinci ağızdan duymak Aytekin Tuncay’ı şaşırttı. Bu ne cüretti böyle?
-Sen bana savcıları takip ettiğini mi söylüyorsun?
-Adliye başta olmak üzere üst düzey devlet
görevlilerini takip etmek kurum içi bir prosedür Savcı Bey. Malum rüşvet hem
ülkemizin hem de dünyanın bir gerçeği. Merak etmeyin sizi takip etmiyoruz.
Sosyal ve mesleki hayatınızda merak edilecek bir durum yok. Geçen sene nişanlınızla Antalya’da tatile
gittiniz. Otel ücretini cebinizden ödediniz. Yakınlardaki başka bir otelde
başka bir savcı kaldı. Tatil parasını başkaları ödedi. Aynı savcının bir
haftalığına Dubai’ye tatile gittiğini biliyoruz. Tatil parası yine Camia’ya
yakın iş adamları tarafından ödendi. Bu savcıyı tanıyorsunuz. Ergenekon’un
kudretli savcısı.
-Başsavcı vekili Zekai Savcı?
-Evet Savcı Bey. Zekai Savcı nişanlınızın arabasına
müdahale edildiği gün hastanedeydi. Kız arkadaşı nişanlınıza muayene olurken
özel arabasının içinde otoparkta bekledi. Zekai savcı gibi Ahmet, Sadri ve
Halil savcılar da temiz değiller Savcı Bey. Camia olarak bilinen Amerikan
projesi örgüt için çalışıyorlar. Bu söylediklerim aynı zamanda sayın
Müsteşar’ın yani kurumumun görüşüdür. Söylediklerimi ciddiye alır ve
araştırırsanız bana hak vereceksiniz. İsterseniz Savcı Ahmet Doğanalp’i camiaya
girecekmiş gibi yoklayın. Bakalım neler olacak? Unutmadan Savcı Bey Komiser
Abdullah Bey benim için çalışan bir değildir. Rica edince sizinle görüşmem için
yardımcı oldu sadece. Tekrar benimle görüşmek isterseniz Abdullah Bey bana
ulaşır. Aylık Emniyet brifinglerinde görüşüyoruz kendisiyle. Müsaadenizi
istiyorum. İyi akşamlar.