Tekin değil düşlerim bu aralar:
Düşüncelerimi bulut gibi örten isyankâr
Bakışlar saklı içimin hulasasında
Sezilerimden arda kalan üç beş damla
yaş kadar
İklimin seyrüseferinde
Yalnızlığın hicretinde koştuğum değil
mi ki o baş koyduğum yola
Mağlup olduğum ne ki
Münazarası günün
Geceye sığmayan o devasa hüzün
Mutlak neferiyim ömrün
Tükenen umutlarım
Ses olan kalemin nazına isyan ettiğim
Yalnızlığın beyhude sırlarına
Kalp gözümde saklı her acı
Sinemden firar eden kanlı gözyaşı
Mağdur iklimin mazlum sevdası
Hicretinde dünün
Geceye ulaşmanın gözü karası
Sancılar meylettiğim
Sanrılar ile tüketilen benliğim
Sevecendir hürmetim kadere
Altına takoz koyduğum dünlerin
mürididir
Saf tuttuğum masumiyet
Kimine göre cesaret kimine göre
cezasını çektiğim
Çetelesi mi ömrün?
Bakaya kalan günün
Son hatırası gidişlerin ardından
Teselli bulduğum hümayunu şu sefil
gölgemin
Tek kozum sevmek
Kozamda sararan ipeksi gülüşüm
Bazen miskin bazen hoyrat
Sıra sayı sıfatlarına eklediğim
hicabın kanatlarına
Beneklerle diktiğim sözcükler
Kelebek kanatlarına kuş kondurduğum
yalnızlık
Duvarlarım kalın
Duvarlarım dualarımla geçirgen
İmha edemediğim bir milatmış meğer
İçimden gelense ne neşe ne mutluluk
Hüznüme kefilim
Hürriyetim ve silik kaderim
Meczupsam kime ne?
Mağdursa varlığım dikilesi yaralar
Dikenlerimle eşlik etiğim gül bahçesi
Zamandan dökülen zerreler
Sirenlerin bitmez sesi ne zaman ki
çağlasam için için
İrdeleyeceğim binlerce duygu
Karaladığım dünde kalan ruhu
gençliğin
Bozguna uğrayan kara listem
Üstünü çizdiğim kader çizgim
Her halükarda gülebilirdim oysa
eskiden
Eskitense mutluluğu
Elbet yağacaktır yarınların nuru
Ne zamanki diksem gözlerim gök
kubbeye
Hayat hala yaşanır saklı tuttukça
umudu.