Bir öyküm yok benim, Mualla aslında
ben sessizliğin perçeminde saklı donuk bir notayım.
Müdavimi olduğum mevsim mi Mualla
yoksa esiri olduğum nefsim mi?
Kaybolmadan evvel söyleyecektim sana
lakin ansızın vuku buldu bu kayboluş.
Ah, Mualla…
İçimin demir parmaklıklarda öykünürüm
ben özgürlüğe sakın da gülüp geçme hani.
Göğsümdeki kafes mi?
Kafesin kırık kapısı mı?
Kafeslendiğim mi aşka?
Mazur gör, Mualla ben senin bildiğin
kızlardan değilim üstelik üstüne binip de kaydığım bir kızağım olmadı asla ve
ben en çok kırmızı kazağı mı sevdim: ah, bir kazayağı acılarını mevsimin.
Bilemezsin sen nelere rücu ettiğimi
her ezanda serildiğim seccade öncesinde yaşadığım kırık kapılı kulübem.
Depara kalkan duygularım ve de
ansızın.
Ar bildiğimdir namusum ve namlusu
öfkemin ve ben nasıl da kafa tutarım kalantor gölgelere bir de kelli felli
adamlara hem hemcinslerime öykünmediğim de benim gerçeğimdir.
Beş sene evvel aldığım rujum misal
daha dün çöpe attım ilk günkü ambalajıyla ve ben de doğduğum günkü kadar saf
kaldım ya.
Toplum, dedim değil mi?
Hani, sosyalleşmenin tek mümkün
olduğu ve öz alt kümesi iken binlerce grup.
Gün batımına daldı da gözlerim ne de
olsa geceye randevum var ve gece bir oldu mu çalacak kapımı o yabancı.
Elbet sen tanımazsın hatta bizimkiler
de hatta ve hatta ben de.
Mizacımı tek bilen gelecek olan
aslında dün gece de bendeydi.
Neresinden tutsam elimde kalıyor işte
hayatın kapı tokmağı sonra çat kapı gelen postacı…
Ah, be güzelim ah, Mualla ben safın
önde gideneyim bak yine faturaları ödemeyi unuttum artık bilmem kaç haneli
banka hesabım sıfıra yuvarlanacaksa gerçi maaşım bankaya daha dün yattı ama
sonra da yatıya geldi banka memuru hem bilirsin ben kredi kartı kullanmam
aslında kullanmadığım çok şey var elbet bu yüzyılın yüz karasıyım ben ve de
kimi insanın da yürek karası.
Kupa kızı belki de söylemem
gerekenler o halde hadi otur da fal aç sen bana gerçi fala da inanmam ama…
Ne diyordum sahi?
A, evet, kapı çalındı artık kimler
geldi gelmediyse ve benim gel-git aklım hani nerede ise meddücezriyim doğanın
ve de doğanın kanunu iken insanların çiftleştiği…
Bense üçledim acılarımı:
Birileri gidiverdi işte arkasından gözyaşı
filan da dökmedim.
Önce Sabahattin gitti bizim eski
kiracı: adam bir de takmış ki kaç aylık kirayı.
Sonra Nurettin gitti: hani, şu tefeci
bir de demez mi?
Boş ver ya da sen ne dediğini vallahi
adama ödeyene kadar faiziyle borcumu ne huzur kaldı ne uyku.
Sonra da Şerif gitti.
Yok, bildiğin şeriflerden değil bizim
yan komşu.
Adam alkol zehirlenmesinden göçüverdi
bir gecede şükür ki karısı da rahat bir nefes aldı:
Ayol, olacak iş mi? Her gece rakı
sofrası kursun kadın bir de kadına dansöz giysisi giydirip oynatmaz mı? Sonra
da gelsin yumruk gitsin tekme kadının kırılmadık kemiği kalmadı.
Mualla, kız dinlemiyor musun sen
beni? Daldın da gidiverdin ansızın kız.
Yaranı mı deştim?
İyi de kim dedi sana çulsuzun biriyle
evlen diye bir de adamın yaşı yetmişi çoktan geçmiş.
Sahi, sen kaçındasın Mualla?
Yoksa kaçın kurası mı demeliydim?
Mevsimlerden bahar sözüm ona ve sen
sonbaharını yaşarken kışta asılı kaldın elbet kış kış da diyemedin komşunun
tavuğuna ne de olsa kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez/miş.
Adamın kırkı çıkmadan yaptığın olacak
iş mi Mualla?
Ayol, az dur da kırkı çıksın adamın
sonra istediğin kadar kırklarsın kimse göz koyduğun.
Benden söylemesi, Mualla ya da sen
bildiğin gibi yap hem geceye misafirim var: kim mi?
Valla söylemem kız Allah çarpsın
söylemem.
Ya da çıtlatayım sana: hani şu bir
numaraya yerleşmiş kitap çok satanlardan…
Kız vallahi o yazar benim hani
yazdığı hayat hikâyesinde herkesin ipliğini pazara çıkaran zaten bana gecenin
yarısı kim gelir ki?
Elbet ilham perim.
Asma yüzünü.
Hadi, ben sana sade kahve yapayım
sonra da anlatırım sana bir sonraki romanımın konusunu hem belli mi olur belki
de seni konu ederim romanıma.
Ayol, niye korktun ki?
Söz, söz, senden bahsetmem zaten kim
alır kitabımı şöyle aklı başında hikâyeler yazdığımı düşün hele: millet zaten
uçuk az da olsa uzaklaşmalı derdinden kitap okuduğunda.
Efendim?
Tamam, canım gelirim mevlide.
Ne dedin nikâhına mı?
Bu kadar çabuk mu unuttun rahmetliyi?
Şüphen olmasın Mualla şüphen olmasın
haydi uğurlar olsun…
Ah, be Mualla senin gibiler oldukça
ben daha ne romanlar yazarım bir de demez mi? Gül gibi soluverdim, diye.
Haydi, Mualla, uğurlar olsun seni
gidi fındıkkurdu seni.
Kadın kaç yaşına geldi hala
uslanmıyor.
Ne de olsa Mart geldi geleli yıldırım
nikâhlar da hız kesmez oldu ama…
Kimi kadın ölmeden kimi kadın da Mart
kapıya gelmeden uslanmaz ne de olsa.