Karagözle Hacivat Hoş Geldin
Ramazan
Karagöz yine Hacivat’ın kapısını
alacaklı gibi yıkarcasına, hızlı hızlı çalmaktadır. Her zamanki gibi oturduğu
yerden, havaya zıplayan Hacivat gelenin karagöz olduğunu bildiğinden bu defa
pencere çıkmak yerine eline bir sopa alarak, evin arka kapısından gizlice
çıkar. Karagöz Hacivat’ı pencerede beklerken, bir anda karşısında elinde
sopayla çıkınca şaşırıp donup kalır. Hacivat
-Al sana kapı çalmak, al sana kapı
çalmak öyle olmaz böyle olur.
Diyerek Karagözün sırtına sırtına
sopayı hafifçe indirirken. Karagöz kaçmaya fırsat bulamadan, acılar içinde.
-Hacivat’ım bu ne şimdi? Tüm
kemiklerimi kırdın benim! Mübarek Ramazana yakıştı mı?
-Böyle kapı çalmakta Ramazana
uydumu şimdi?
-Hacivat’ım kulağın duymaz, teravi
bu akşam başlıyor geç kalmayalım diye böyle çaldım.
-Ne abdest mi almayalım? Abdestsiz
namaz olmaz ki Karagözüm sen şaşırdın mı?
-Geç kalmayalım dedim.
-Sahura bugün kalkacağız neden aç
kalalım ki? Ramazan davulcumuz var o uyandırıyor zaten.
-Sahura davet ediyorsan maden bu
gece sizde yaparız.
-Yaparız Karagözüm lambada gaz
bitti içine ne koyarız?
-Gaz alırız Rüstem bakkaldan az
bize de alırız.
-Mazide nasıl dolaşırız Karagözüm,
sahura kalkacağız!
-Çok konuştun haydi yatsı namazı
okunacak.
-Yaşar namazda kime dokunacak?
Namazda olmaz bu engel olalım.
-Sen namazdan sonra dön gel bize sen
gel.
-Hangi yönde esiyor yel?
-Ne yeli Hacivat’ım teravih namazı
başlayacak düş peşime de gel.
-Nereye yağmur yağdı da aldı sel?
-Çok konuştun bak kalıyor el.
-Yıkmadık perdeyi eylemedik viran,
Ramazanınız mübarek olsun her an, sizlerde eyleyin bizi muhabbetle seyran.
Mehmet Aluç