Müdür Fevzi’nin dükkanı kapatıp alarmı
açmasından sonra herkes arabalarına binip farklı yönlere doğru uzaklaştılar.
Ali evine gitmeye niyetlenmişti. Aklına telefonunu açmak geldi. Emniyet’e
götürüldükten sonra telefonunu açmaya fırsat olmamıştı. Açılan telefondaki
arama sayısını görünce gözleri irileşti. Hatice 45, Serhat 10 Recep 10 kere
aramıştı. Arayanlar arasında tanımadığı numaralar da vardı. Hatice’yi aradı.
-Alo Ali? Nerelerdesin? Sabahtan bu yana
arıyorum telefonun kapalı.
Anlaşılan
Hatice’nin olanlardan haberi yoktu.
-Fırsatım olmadı Hatice. Sabah Emniyete
götürdüler.
Telefonun
diğer tarafındaki Hatice birden panikledi.
-Ne oldu Ali? Şu anda neredesin? İyi misin?
-Telaşlanma Hatice iyiyim. Acil bir şey mi
var? 45 kere aramışsın.
-Vardı Ali. Çok acil bir şey vardı. Ama geç
kaldık. Yarın öğleden sonra ortaklar kurulu toplantısı var. Babamın nerede
olduğundan haberin var mı?
-….
-Ali beni duyuyor musun?
-Duyuyorum Hatice. Caner Bey’in nerede
olduğundan haberim yok. Dün gece beni aradı. Telefon ve sim kart istedi.
Ulaşamıyor musun?
-Telefonu kapalı Ali. Hastanedeki kamera
kayıtlarına göre gece saat 2,3 civarında siyah bir minibüsle hastaneden
ayrılmış. Haber alamıyoruz. Öncesinde hastaneye hukuk müşaviri ve noter
çağırmış. Bazı vekaletnameler hazırlatmış. Hukuk müşaviri toplantı istedi.
-Eve gidiyorum Hatice. Bugün haddenden fazla
yoğunluk yaşadım. Dinlenmem lazım. Yarın görüşsek olur mu?
-Peki Ali. Sabah erken holdinge gelirim.
Görüşürüz.
-Görüşürüz. İyi geceler.
Ali
doktorun tüm ısrarlarına rağmen hastaneden çıktıktan sonra olanları bilmiyordu.
Müşerref Çaylı ve camia yanlıları hastaneye gelirlerse sıkıntı olmasını
istemediği için uzak durmuş, günlük rutinlerini halletmişti. Küçük Ağa’nın
telefonu halen kapalıydı. Yazılı, görsel ve internet medyası 15 Kasım’dan sonra
tam olarak uykuya yatmıştı. Sinekten çıkan yağı haber yapan medya Sapanca’daki
depoya yapılan baskını görmemişti. Medyanın görmediği sadece Sapanca baskını
değildi. Ülkenin en büyük turizmcilerinden Caner Çaylı’ya işyerinin önünde
yapılan saldırıyı da medya görmemişti. Bir iki muhalif sitede son dakika diye
isim vermeden camia içinde hesaplaşma diye küçük haber çıkmıştı o kadar. Demek
ki basının olan biten her şeyden haberi vardı. Daha önce defalarca olduğu gibi
istenilmeyen haberler sümen altına atılmıştı.
Başka
bir zamanda ve başka bir ülkede ilginç olsa da demek ki yeterince ilginç
bulunmamış, yaşananlara haber değeri verilmemişti.
İzlenmediğine
emin olmak için bayağı bir gezen Ali, emin olunca evinde sıcak bir duş aldı,
banyodan çıkmadan soğuk suyun altında 10 dakika kadar bekledi. Hazırladığı
hazır çorbayı içine ekmek doğrayıp yedi. İki ağrı kesici, iki tanede kas
gevşetici içip yattı.
21 Kasım 2013
Sabah
saat 08,15 te Çaylı Otel’in önünde arabadan indiğinde Hatice giriş kapısının
önünde geziniyordu. Selam verip yaklaştı.
-Hayırdır Hatice sıkıntılı görünüyorsun?
Kapı
kenarında kendilerini takip eden güvenlikçiye işaret etti.
-Bize iki çay söyler misin arkadaşım?
Birkaç
dakika içinde fincanlarda çayları ellerindeydi.
-Sigaran var mı?
-Efendim?
-Sigara kullanıyorsan bir tane versene.
Ali
güvenlikçinin uzattığı sigarayı cebinden çıkardığı çakmakla yaktı. Hatice
ilgiyle izliyordu.
-Sigara içtiğini bilmiyordum Ali. Paket
taşımıyorsun ama çakmağın var. İlginç.
-Meslek alışkanlığı Hatice. Dağda ateş her
şeydir. Sigara kullanmıyorum ama çakmak ve kibritsiz yola çıkmam. Ne olduğunu
anlatacak mısın Hatice? Ortaklar kurulu toplantısı ve ben. Ne alaka?
-Babamın yaptıklarından haberin yok değil mi
Ali?
-Haberim yok Hatice açıklayacak mısın?
Fincandaki son yudum çayı
içip güvenlikçiye doğru uzattı.
-Babam şirketlerindeki hisselerinin
kullanımını sana devretmiş Ali. Haberin yok mu?
Ali
duyduklarıyla bir anda dondu kaldı. Cevap veremedi. Elindeki fincanı güvenlikçiye
uzattı. Sigarasından derin derin nefesler çekti. Birden tıkandı. Öksürmeye
başladı.
-Sen ciddi misin Hatice? Bu mümkün değil? Sana
inanmıyorum.
-Son derece ciddiyim Ali. Babam İki gün önce
hastaneye Hukuk müşavirimizi ve noter çağırmış. Hastane psikiyatristinden
sağlam raporu alıp hisselerinin kullanımını sana devrettiğine dair bir
vekaletname hazırlatmış. Hukuk müşaviri dün vekaletnameyi ortaklara tebliği
etmek için toplantı istedi. Babam benden sana her türlü destek olmamı istedi. İki
gündür fiili olarak babam adına Çaylı Holding yönetim kurulu vekilisin. Dün
gece yarısından sonra da ortadan kaybolmuş. Bu yüzden sana ulaşmaya çalıştım
ama bir türlü ulaşamadım. Bu gün öğleden sonra tekrar toplantı yapacağız.
Toplantıya katılmanı istiyorum. Sahi dün neredeydin?
-Emniyetteydim Hatice. Saat 9,30 gibi gözaltına
alındım.
-Sebebi neymiş?
-Tuğrul Ercan. Benden önceki güvenlik müdürü
bir süre önce ortadan kayboldu. Onunla ilgili bir şeyler sordular. Öğleyin
serbest bıraktılar. Telefonum bu yüzden kapalıydı. Orhan Bey’i akşam cezaevine
götürmüşler.
Hatice
ilgisiz dinliyordu. Kafasında öğleden sonra yapılacak ortaklar toplantısı
vardı.
-Haberim yoktu Ali. Ortaklar toplantısı
sıkıntılı geçecek. Annem ve diğer ortaklar babamın kararına itiraz
edeceklerdir. Hazırlıklı ol. Ben odama geçiyorum. Toplantı başlamadan haber
veririm. Yakınlarda ol.