Muteber bir gülüştü ısmarladığım
Belki de yegâne aşk idi bir ömrü
ıskaladığım.
Sözcüklerim tornadan çıkmadı henüz
Bense tornistan olmuş şehrin yakut
gözlerine odaklandım
Ve nazenin bir üst geçitte konakladım
Belki de yerin yedi kat altıydı
mezarım
Gel gör ki Rabbim sıvazlarken sırtımı
Bilinmezin kollarına serildim
Kolaçan etmediğim kadar sağımı solumu
Devasa bir şiir diledim Tanrıdan
yolumu açan ve yüreğe iyi gelen
Ve semiren sisi sevdalı şehrin
Bense bir ada vapuru kıvamında çark
etmeden
Yanaştığım liman elbet aşktı adı aşikâr
Bana aşina sırdaş bir iklim
Gözlerim nemli yüreğim sızılı köpüren
dalgalar
Meylettiğimse huzur boyumu aşan
insanlar ve günahlar
Bildiğim kadar duygular nasıl da
emsalsiz bir güruh
Ve sobelendim çıkmazında şehir
sokaklarının
Kundaklandı yüreğim konuşlu olduğum
en ulvi rakım
Aşkın bestesi idi yürekte uçuşan
notalar
Belki de nokta atışı yapamadığım
kadar bir ömür
Tekabül ettiğim o devasa nokta
Nasıl da nüktedan seyrüseferi
yalnızlığın
Mimlenen şehir miyop gözlerinde
özlemin
Deşifre ettiğim bir haykırış
İman gücümde saklı huzur ve nice
duygu
Baş edemediğim kadar dünya ile
Öykündüğümdü o ulvi tepe
Hani İlahi Aşka kat çıktığım
bilinmezin meali
Ve bilindik o tek ve asil hece:
Aşk sadece aşk kıyama durduğum bir
ömür
İçim kıyılsa da gün ve gece ben
toktum dünya nimetlerine
Ve tok sesinde yalnızlığın büzüşen iç
sesim
Mağlup geldiğim kadar sıra dışılığın
kıblesinde saklı
Binlerce hatıra
Elbet aşkın hatırına gönül kubbemde
Uçuşan binlerce kelebek ve nice sure:
Sureti kati kaçtığım kadar kendimden
Nihayetinde tokalaştığım ruhum ve
meltem estiren
O ıssızlık binlerce kompliman
dilerken
Kopup da geldim
Mazimde hala parlayan gözlerim bir
yıldızdan öte
Evrenin savurgan ve savruk sesinden
nemalandığım
Kadar aşkla itibar ettiğim ve itibar
gördüğüm
Sonsuzluğun için için beni çağıran
sesinde saklı bir Anka kuşu.
Aşktı soluk aşktı yangın aşktı hüsran
Ve Hüzzamı sözcüklerin kaybolmaların
ertesinde
Bahşedilen onca nefesi tükettiğim bir
hiç uğruna
Ve için için yanan yüreğin meşalesi
Elbet sızmadan yeşermeyen bir hazine
iken gönül ve kubbesi
Yeniden doğmanın da müjdecisi gelen
yeni günde saklı
Yeni bir ben daha da çok sevmeliyken
kendimi
Sevecen iklimde bir ileri bir geri
Ve işte sonunda dokunduğum huzur
Maviden teni göğün
Pembeden yanakları yanan yüreğin
Hüzne kesat bir sessizlik yükleyip
attığım naraların eşliğinde
Yeşeren umuda ve aşka selam verirken
Bitimsiz niyazımda saklı inancın
Aralıksız rahmet yağdırdığı gün ve
gece…