KERBELA KATLİAMI NİÇİN  OLDU?  KERBELA’DAN  SONRA  NELER  YAŞANDI?---13. BÖLÜM--

Hz.  Hasan’ın,  Muaviye ile  anlaşmasına  şiddetle  karşı  olan  bir  yaş  küçük  kardeşi Hüseyin,  ağabeyi  ile  bir  tartışma  yaşamaktansa Kufe’yi  terk  ederek  Medine’ye  dönmeye  karar  verdi ve  burada  daha  sonra  Muaviye’nin  - Hz.  Hasan  ile  yaptığı  anlaşma  gereği-  gönderdiği  yıllık  2 milyon  dirhem  ile  sorunsuz  bir  hayat  yaşarken  kendisini  tamamen  ibadete  ve  ilime  verdi. 

Bu  sorunsuz  dönem  680  yılına  kadar  böylece  devam  etse  de  Muaviye’nin  bir takım  davranışları  onun  halifeliği  saltanat  haline  getireceğinin  bir  işaretiydi.  Nitekim  İslam  dünyasında  henüz  hiç  bir  üstün  hizmeti  olmayan  ve  henüz  18-19  Yaşlarında  bir  tıfıl  olan  oğlu  Yezid’i,  İstanbul’u  kuşatan  ordusuna  yardım  için  gönderdiği  ordunun  başına  komutan  tayin  ederek  ve  hatta  koskoca  Ebu  Eyüb  el  Ensarî’yi  oğlunun  komutası  altına  sokarak  Yezid’in  yıldızını  parlatmaya  çalışması   bunun  en  önemli  deliliydi.  Hani  kazara  istanbul  Feth  edilmiş  olsaydı,  Yezid  İstanbul  Fatihi  ve  Peygamberin  övgüsüne  mazhar  olacaktı ve  haliyle  ileride  halifeliği  konusunda hiç  bir  sorun  yaşamayacaktı.

Evet... Burada  az  soluklanalım.

Yezid  668-669 Yılları  arasındaki  İstanbul  kuşatmasında  gerçekten  de  Peygamber  müjdesine  nail  olabilmek  için  canla  başla  kılıç  çalmıştır  Bizanslılara.  Hatta  rivayetlere  göre  Ebu  Eyüb  el  Ensari  İstanbul  surları  önünde  vefat  ettiğinde  İstanbul’a  defnedilmek  ister.  Yezid  onun  bu  son  arzusunu Bizans  İmparatoruna  iletir  ve  bunu  yaparsa  karşılık  olarak İstanbul  kuşatmasının  kaldırılacağını  söyler.  İmparator  bu  teklifi  kabul  eder  ve  Ebu Eyüb  el  Ensari  bugün  Eyüpsultan  Camiinin  olduğu  yere  defnedilir.  Ancak,  Bizans  İmparatoru  daha  sonra ‘’ ’Bu ne aptal bir çocuk..Ben hiç o mezarı orada bırakır mıyım? O gider gitmez o mezardakini çıkarıp aç köpeklerin önüne atacağım’ der. Bunu öğrenen Yezid hemen haber salar Bizans İparatoruna: ’O ne aptal bir hükümdardır...Eğer böyle bir şey yaparsa, İslam dünyasında bir tane bile kilise koymam hepsini yıkarım.’

İşte  o  Yezid,  kısa  süre  içinde İslam  dünyasının  tamamının  nefretini  kazanacak  Şeytani  bir  varlığa  dönüşecektir  maalesef.  Hani  hep  denir  ya ‘’  Neredeeen  nereye..’’   aynen  işte  öyle...  

680  Yılına  geldiğimizde,  artık  78  yaşında  olan  Muaviye kendisinden  sonrasını  düşünmeye  başlamıştı.  Binbir  zorluk  ve  bir  sürü  tavizle  ele  geçirdiği  halifeliği  ve tabii  ki  Ümeyye  oğulları  üstünlüğünü  tekrar  Haşimilere  veya  bir  başka  aileye kaptırmaya hiç niyeti  yoktu. O  sebeple  de o  güne  kadar  hiç  görülmemiş  bir  şey  yaparak  kendisinden  sonrası  adına  oğlu  Yezid  için  insanlardan  söz  almaya  başladı.  Yani  kendisi  öldükten  sonra  halk,  oğlu  Yezid’e  biat  edeceklerdi.

Nitekim  Muaviye  öldüğünde  pat  diye  saltanat  tahtına  oturan  oğlu  Yezid, özellikle  Şam  halkından  biat  almakta  hiç  bir  sıkıntı  yaşamadı.  Ama  onun  önemli  bir  derdi  vardı :  Babasına  biat  etmeyenlere  boyun  eğdirmek.

Evet... Muaviye  ölmeden  önce  oğlu  Yezid’e  ‘’ Aman  oğlum !  Ben  şu  dört  kişiden  biat  alamadım.  Yarın  bir  gün  sen  halife  olduğunda  da  onlardan  biat  alma  konusunda  ısrarcı  olma. Böyle  yaparsan  yine  iç  savaşa  sebep  olabilirsin.  Bırak  bu  dört  kişi  biat  etmezlerse  etmesinler.  Uğraşma.’’  Demişti.

Peki kimdi  bu  dört  kişi:  1- Hz.  Ebu  Bekir’in  oğlu  Abdurrahman  2- Hz.  Ömer’in  oğlu  Abdullah  3-  Zübeyir  bin  Avvam’ın  oğlu  Abdullah  4-  Hz.  Hüseyin’di

Bu dört  isimden  biri  olan  Hz.  Ebu Bekir  oğlu  Abdullah,  Yezid saltanatın  başına  geçtiğinde  öldüğü  için  geriye  üç  isim  kalmıştı  ve  Yezid  tahta  geçer  geçmez  Medine  Valisine  ‘’ Bu  üç  isimden  mutlaka benim adıma biat  al’’ Diye emir  gönderdi.

Ancak?

Ancak  bu  üç isim  Muaviye’ye  bile  biat  etmemişken ‘’  Yezid’in  kulu ve kölesi  olarak  biat  ettim.’’  Demelerini  isteyen  Yezid’e  asla  biat  etmezlerdi. Etmediler  de.  Onlar  etmediği  gibi  Medine  halkı  da  büyük  bir çoğunluk olarak  Yezid’e  biat  etmediler.  Hem  biat  isteme  şekli  oldukça  İslam  dışıydı  hem  de  ortaya  çıkan  durum  Hz.  Hasan  ile Muaviye  arasında  yapılan  anlaşmaya  aykırıydı. [ Yezid "Allah’ın kitabı ve Peygamberin sünneti üzere biat ederim." Şeklindeki  bir  biatı  bile kabul  etmiyordu.( Bunu  ileride yine  ele  alacağım.) ]

Kısaca üç  büyük  zât ve  Medine  halkı isyanlardaydı. Mekke  halkı da  isyanlardaydı ve  fırıldaklıklarıyla  meşhur  Kufeliler  de  isyanlardaydı.  Bunlar  Yezid’in  halifeliğini  reddediyorlardı.

Yezid  daha  halife  olmadan önce  bizzat  Medine’ye  gelerek         -ileride halife  olduğunda- kendisine  biat  etmeleri  konusunda  ikna  edemediği  bu  üç kişi ( tekrar  edelim: Hz.  Hüseyin,  Ömer bin  Abdullah  ve  Abdullah  bin  Zübeyir  bin  Avvam ) ile  ilgili  olarak  Medine  Valisi  ve  çok  yakın  akrabası  Velid  bin  Utbe’ye  ‘’ Her  ne  şekilde  olursa  olsun  bu  üçünden  biat  al.’’  Emrini  verdi.

Medine  Valisi  Velid’in  normal  şartlarda  Hz.Hüseyin’in  baş  düşmanı  olması  gerekirdi  zira  babası  Utbe,  Hz.  Ali  tarafından  öldürülmüştü.  Ama  buna  rağmen  düşman  değildi. Olayı  kan  dökmeden  sakince  halletmekten  yanaydı.

Bu  sırada  Medine’de bulunan  ve  Hz. Osman’ın  katlinin  baş  sorumlularından  olup  şimdi  Yezid’in  köpekliğini  yapmakta  olan Mervan  bin Hakem  Medine  valisi  Velid’i  ‘’ Hüseyin  ve  diğerlerinden  biat  al.  Biat  etmezlerse  öldür  gitsin. Aksi  halde senin  bu  konuda  isteksiz  davrandığını  Yezid’e  rapor  ederim’’  dediğinde  ona  ‘’  “Sen benim için dinimi yıkacak bir şey tavsiye ediyorsun. Yemin ederim ki Hüseyin’i öldürmek suretiyle dünyanın her yanına, üzerine güneşin doğup battığı bütün mal ve mülküne sahip olacağımı bilsem yine de bunu istemem” diyerek cevap verdi. (Ebû Mihnef, s. 12-13; Taberî, Târîḫ, II, 218-219).

Medine’de  baskıların  artması  üzerine Hz.  Hüseyin,  Ömer bin  Abdullah  ve  Abdullah  bin  Zübeyir  bin  Avvam  Mekke’ye  hicret  ettiler.  Ancak  Mekke’de de  rahat  değillerdi.

Bu  arada  Kufelilerden  Hz.  Hüseyin’e  binlerce  mektup  geldi.( 17. Bin  ektup  geldiği  rivayet  edilir)  Mektuplarda,  Kufe  halkının  kendisine  halife  olarak  biat etmeye  hazır  olduğu hatta  daha  şimdiden  12.000 kişiden  biat  alındığı  bildiriliyor  ve Kufe’ye  davet  ediliyordu.

Hz.  Hüseyin  durumun  gerçekten de  Kufelilerin  dediği gibi  olup  olmadığını  tetkik  etmek  üzere  amcasının oğlu Müslim bin  Akil’i  Kufe’ye  gönderdi.

Müslim  bin Akil  Kufe’ye  geldiğinde durumun  mektupta  yazılandan  çok  daha iyi  olduğunu  gördü.  Çünkü  Hz.  Hüseyin’e  biat  edenlerin  sayısı  30.000  olmuştu. Durumu  Hz.  Hüseyin’e  bir  mektupla bildirdi.

Müslim  bin Akil büyük  bir  memnuniyet  içinde  Hz. Ali’nin  şehit  edildiği  Kufe  camiinde  hutbe  okudu  ve  hutbede  Hz.  Hüseyin’in  adını  halife  olarak  zikretti.

Ancak?

Ancak  Yezid  tüm  bu  olanları  günü  gününe  saati  saatine  öğreniyordu. Tüm  bu  olup  bitenlere  karşısında  sadece  seyircilik  yapmış  olan  Kufe  Valisi  Numan  bin  Beşir’i  görevden  alarak  yerine ileride  Kerbela  katliamının  baş  aktörlerinden  olacak  olan  Ubeydullah  bin  Ziyad’ı  getirdi.

Ubeydullah  bin  Ziyad  derhal  işe  koyuldu.  Hz.  Hüseyin’e  biat  edenleri  tek  tek  tespit  edip  bu  biatlarından  döndürmek  için  paraysa  para, tehditse  tehdit, elinden  ne  geliyorsa  hangi  yol  daha  münasipse  tüm  yolları  denedi.  

Bu  gelişmeler  üzerine Müslim  bin Akil  bir  isyan  başlattı.

İsyanın  ilk  günlerinde  etrafında  binlerce  Kufeli  vardı  fakat  isyan  uzadıkça bir  hafta içinde birden  bire  adeta  eridiler.  Kimi  korkusundan  kimi  önlerine  dökülen  para  sebebiyle  kimi  mevki- makam  vaadiyle Müslim  bin Akil’in etrafını  boşalttı.  30. 000  Hz.  Hüseyin’e  biat  etmiş  Kufeliden  geriye  kala  kala  sadece  30  kişi  kalmıştı.

Müslim bin  Akil  kahramanca  savaşsa  da  karşısında  bir  ordu  vardı ve  yanındaki  otuz  kişi  de  kaçmışlardı  zoru görünce...  Çaresiz o da kaçtı  ve  Kinde  kabilesinden Tav’a  adında  bir  kadının  evine  sığındı. Ama  kurtulması  imkansızdı çünkü  Ubeydullah  bin  Ziyad,  onun  yerini  ihbar  edene  muaazzam  bir  servet  vaad  ediyordu.  Sonunda  yakalandı  ve  maalesef  kafası  kesilerek  şehid  edildi.

Hz.  Hüseyin’in  ise  Kufe’de  olup  bitenlerden hiç  haberi  yoktu.  Ona  gelen en  son  mektupta  amcasının  oğlu Müslim bin Akil  30.000  Kufelinin  biat  ettiğini,  Kufe’ye  gelmesinde  hiç  bir  sakınca  olmadığını  bildirmişti  ve  o  mektuptan  sonra  Müslim’den  başka  bir  haber  almamıştı.

Hz.  Hüseyin  Kufe’ye  gitmek  için  hazırlıklara  başladı.

Hz. Abbas’ın  oğlu  Abdullah  ‘’  Gitme !  Kufelilere  güvenilmez.  Onların  babana  ve  Ağabeyin  Hasan’a  yaptıkları  ihanetleri  unuttun  mu? İlle  de  gideceksen bekle Müslim  bin  Akil  orada  hakimiyeti iyce  kursun  ondan  sonra  git. Mekke’de  kendini  güvende hissetmiyorsan  bir  süre  için  Yemen’e  git.’’  Dedi.

Abdullah  bin  Zübeyir  ‘’ Gitme ! Mekke’de  kalman  daha  hayırlıdır  ‘’  dedi.

Abdullah b. Ömer ve Ömer b. Abdurrahman gibi şahıslar da kesinlikle Kûfe’ye gitmemesini istediler, İbn Abbas ise hiç değilse yalnız gitmemesini önerdi. Fakat Hz. Hüseyin, 8 Zilhicce 60 (9 Eylül 680) tarihinde umresini tamamladıktan sonra ailesi ve bazı taraftarlarıyla birlikte Kûfe’ye hareket etti.

Söylediği  tek  şey  vardı:  ‘’Birileri  şehid  birileri  de  şahit  olacak...’’


Devam  Edecek.
( Kerbela Katliamı Niçin Oldu? Kerbela’dan Sonra Neler Yaşandı?---13. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 27.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu