Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 13.09.2025
Okunma Sayısı : 535
Yorum Sayısı : 7
Filistin  İle  İlgili  Tüm  Şiirlerimi  Çöpe  Attığım Gün
FİLİSTİN İLE İLGİLİ TÜM ŞİİRLERİMİ ÇÖPE ATTIĞIM GÜN- RADDİSON BLU CONFERENCE & AİRPORT HOTELDE BİR KAÇ SAATİM
Bilen bilir, bilmeyen hissiz, duygusuz sanır beni.
*****
2018 Yılından başlayalım Bismillah diyerek.
Evde can sıkıntısı içerisinde ‘’Bugün ne yapayım?’’ Diye düşünürken telefonum çalmıştı. Arayan çok sevdiğim, benimle aynı yaşta olan bir şair arkadaşımdı.[ Tanıyanlar için adını da yazayım: Ekrem Gül ]
-Sami Hocam seninle bugün şu E-5 Üzerindeki Raddison oteline gidelim mi?
-Üstadım o otele ne seni ne de beni sokarlar. Hem ne işimiz var ki orada?
-Ya merak etme sokarlar. Orada bir Filistin programı yapılıyor. Benim kız da görevli o programda. Rahatlıkla gireriz içeri. Yeri biliyor musun?
Nasıl bilmezdim ki? Bizim Haramidere’den( İstanbul/Esenyurt) Söğütlüçeşme’ye ( Kadıköy ) metrobüsle giderken- gelirken belki yüzlerce kez önünden geçtiğim ve içini çok merak ettiğim bir oteldi. Merak ettiğim şey tam olarak conference and airport yani konferans ve havalimanı otelinin nasıl bir şey olduğuydu. Ha bir de hayatımda hiç bir beş yıldızlı otelin kapısından içeri adım atmışlığım yoktu. Eğer arkadaşın dediği gibi girebilirsek yani kapıdaki özel güvenlik görevlileri ‘’Lan çulsuzlar, sizin ne işiniz var buralarda ?’’ deyip de bizi sepetlemezlerse ilk kez beş yıldızlı bir otelin içini görecektim.
Çok daha önemlisi ise adı Raddison Blu Conference & Airport Hotel olan yani buram buram ABD kokan bir otelde bir Filistin Programı nasıl yapılırdı? Bunu da merak ediyordum ama bunu o kadar fazla merak etmiyordum zira o otel olmasa Hilton’da, ya da Swiss Hotel’de yahut İnter Continantal Hotel’de, Elite Wold’de, Sheraton’da, Rixos’da yapılacaktı. Bu Hoteller Conference ve dahi Airport Hoteli olmadığına göre Radisson Bulu Conference & Airport Hotel en uygunuydu tabii ki.
Neyse efendim, otelin kapısına geldiğimiz anda arkadaşın kızı da geldi kapıya ve güvenliğe ‘’ Yakınlarımdır’’ Dedikten sonra içeri girdik.
İçeri girer girmez bir baktım ki dışarıdan gözüme iki -üç kat gibi görünen otel, içeriden kat kat. Ve ben tam anlamıyla cehenneme gitmesine kesin gözüyle bakıldığı halde bir anda kendisini cennette bulan bir affedilmişin şaşkınlığı içindeyim.
Neyse efendim, otelin reklamını daha fazla yapmayayım. Konum otelin reklamı değil tabii olarak ( Her ne kadar istemeden bu reklamı yapmış olsam da )
Arkadaş şair, ben şairim, arkadaşın kızı o programın yapımcıları arasında. Haliyle bekliyoruz ki bizi de sahneye davet etsinler de bir Filistin şiiri patlatıp milleti mest-ü harap eyleyelim.
Bekle babam bekle ne çağıran var ne gel diyen. Daha da kötüsü sahneye çıkanların hepsi Arapça bir şeyler anlatıyorlar. Kimi şiir okuyor, kimi düz metin ama konuşmacılar da dinleyiciler de komple Arap. Sonradan öğrendiğimize göre Pakistanlı, Hindistanlı. Müslümanlar da var. En dehşetli, ateşli, heyecanlı konuşmaları ise Filistinli olanlar yapıyor. Bunları hep daha sonra arkadaşın kızından öğreniyoruz.
Yok.. Baktık bize şiir okutulmayacak. Anlamadığımız Arapça konuşmaları dinlemek de saçma olacak, ‘’ Haydi gidelim.’’ dedim arkadaşa ama günlerden Cuma ve namaz vakti bayağı yaklaşmış vaziyette.
Buradaki müşterilerin tamamı tesettürlü kadınlar, cübbeli, sarıklı erkeklerden oluştuğuna göre otelde bir mescit de vardır herhalde?’’ Diye düşünerekten güvenlik görevlilerine sorduk, bize ‘’falanca no’ya gidin dediler. ‘’
Gittik, baktık bir salonun zeminine sermişler bir kaç halı, orası olmuş sana mescit.
Alelacele tuvaletlerin lavabolarında abdest alıp Arap bir imamın arkasında saf tuttuk. Biz bir şey anlamasak da imam oldukça ateşli bir Filistin hutbesi irad eyledi. Sonra Namazımızı kılıp dışarı çıktık.
Allah Allah… Millet konferans salonuna doğru değil başka bir tarafa doğru akın ettiği gibi akın edilen yerin kapısı önünde kuyruğa girdiler.
Manzara aynen bizim üniversite yıllarındaki Turan Emeksiz kapısı ( İstanbul Üniversitesi yemekhanesinin adıdır Turan Emeksiz )
Arkadaş ‘’ Haydi biz de yiyelim’’ dedi.
‘’Lan oğlum benim, hayatımda beş yıldızlı bir otelde yemek yemişliğim mi var? Burada bir porsiyon pilav üstü az kuru yesem gitti bir aylık emekli maaşı’’ dedim.
Bizim gibi Türk olan bir vatandaş başladı gülmeye.
-Pilav üstü az kuru mu? Ha ha haaaa. Güzel espriydi. Bunu not ettim bir kenara.
Allah Allah… Ne esprisi yahu? Bayağı bayağı pilav üstü az kuru dedim. Bunun neresi komik ki?
İçeri girince gördüm neresinin komik olduğunu. Zira açık büfede bir sürü yiyecek içecek vardı galiba… Galiba diyorum zira o vitrindekilerin yiyecek-içecek olduklarından emin değildim. Hani balıklar da olmasa ya da kokularından bazı nesnelerin balık olduğunu anlamasam yiyebileceğim hiç bir şey yok burada diyebilirdim. Pek çok şey vardı ama pilav ve can yoldaşı kuru yoktu.
Elde tabldot tepsisi yanaştık.
Ha bu arada. Her şey beleşmiş ve dahi sınırsız. Erzurumlunun dediği gibi cırılana kadar yemek serbest. Yakamızda kart olduğundan bize de beleş.
Nasıl beleş olmasın ki müşteriler deve yüküyle para ödüyorlarmış otele. Bizim gibi araya kaynak yapan üç beş çulsuz da nasiplenmiş hiç dert değil otel işletmesi için. Zaten yenen içilen her şeyin çeyreği midelere, dörtte üçü çöpe gidiyor
Allah’ım ya Rabbim. Kıtlıktan çıkan sadece ben değilmişim meğer. Çoluk-çocuk, genç-ihtiyar bir yumulduk ki yemeklere sormayın. Mideler oldu kümbet.
Lakin Filistin davasına kendilerini adamış(!) o insanlar bir çatal çipura, bir çatal somon, bir çatal levrek alıyor, koskoca balıkların kalanı cumburlop çöpe.
Az önce muhtemelen Filistin’de insanların açlıktan öldüklerinden bahisle tüm Dünyayı, Filistin’e destek olmaya çağıran insanlar bir diş elmadan, bir dilim portakaldan, yarım tane muzdan yiyorlar, kalanı çöpe.
Hele de o canım tatlılar. Çikolatalar. Bir kaşık supangele, gerisi çöpe. Tabağa yirmi dilim baklava koy, üçünü ye, on yedisi çöpe. Bizim Mastır Şef Somer’in Avustralya’da yaptığı meşhur Pavlova tatlısı, bir çatal al, gerisi çöpe.
Aklınıza gelecek her türlü meşrubat, bir yudum al gerisi çöpe.
Çöpe giden ekmeğin ise ne haddi var ne hesabı…
Ve az sonra bu insanlar yine konferans salonuna girecekler, kimi konuşmacı olarak, kimi şair olarak, kimi de dinleyici olarak Filistin’de yaşanan soykırımı, özellikle de açlık ve sefaleti lanetleyecek.
Yok yok yanlış anlaşılmasın ben de o insanlardan farklı değilim. Hani fırsat verseler, iki laf da sen eyle’’ deseler öylesine şiirler okuyacağım ki hani o sıralarda ve şimdi de İsrail’in başbakanı olan Netenyahu ‘’ Ulan şu soykırımın dozunu biraz azaltalım. Bak Sami çok duygulu bir şiirle bizi kınamış.’’ Diye ağlayacak (!) o derece yani.
Evet 2018 Yılında, günlerden bir gün İstanbul-Küçükçekmece İlçesi Yenibosna Semtinde E-5 Karayolu üzerindeki Raddison Blu Conference & Airport Hotel’de bunlar yaşanırken yani İslam alemi Filistin’de yaşanan soykırımı nefretle ve dahi şiddetle kınarken aynı yıl boyunca Gazze’yi sekiz yüz altmış beş (Rakamla da yazalım: 865) kez bombalayan İsrail kaçıncı bombardımanını yapıyordu Allah bilir.
O gün bir şey daha oldu.
‘’ Belki bana da okuturlar.’’ Diye yanıma aldığım Filistin, Gazze, Mescid-i Aksa ile ilgili ne kadar şiirim varsa hepsini yırtıp çöpe attım ve bir daha bu konuda şiir yazmadım.
Çünkü: Filistin’de zafere ulaşmanın yolu şiir yazmaktan değil Rachel Corrie olabilmekten geçiyordu ve maalesef bende Rachel Corrie olabilecek yürek yoktu. Bir başka organ daha yoktu ama yazsam ayıp olur şimdi o hiç birimizde olmayan organı.
Rachel Corrie de kim mi?
Onu da gelecek bölümde anlatayım.
NOT: Gelecek bölümün başlığı ‘’ LET ME STAND ALONE’’ Olacak. Yani: BIRAKIN YALNIZ DİRENEYİM
( Filistin İle İlgili Tüm Şiirlerimi Çöpe Attığım Gün başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.09.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu