Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 11.09.2025
Okunma Sayısı : 327
Yorum Sayısı : 9
Karga  Karga  Gak  Dedi,  Şu  Fetvaya  Bak  Dedi—1. Bölüm-

Efendim, bizim Diyanet İşleri Bakanlığı bilindiği gibi sık sık verdiği fetvalarla gündeme gelir ve yerden yere vurulur. Hatta bazı vatandaşlar Diyanet İşleri Başkanlığı ‘’ Istakoz yemek haramdır.’’ Dediği için inadına gider ıstakoz alır, canlı canlı pişirir yer, kimileri de ‘’ İçki haramdır.’’ Dediği için ‘’ N’aapalım yani tatilde de mi bir iki kadeh atmayalım’’ diye tepki gösterir. Bu arada bazıları da ’Yahu için arkadaş. Kur’anda içki içmenin cezası var mı? Varsa göstersinler.’’ Diye karşı fetva vererek ıstakozcuları, rakıcıları bir rahatlatırlar ki sormayın ( Sanki adamlar/ kadınlar Diyanet fetvalarını çok sallıyorlarmış gibi. )
Neyse yavaş yavaş ana mevzuya duhul edelim.
Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmadan önce Türkiye’de bir fetva kurumu var mıydı?
Evet vardı.
TBMM’nin kurulduğu 23 Nisan 1920’den Diyanet İşleri Başkanlığının Kurulduğu 3 Mart 1924 Tarihine kadar ülkemizde Şer’iye Vekaleti adında bir Bakanlık vardı ve bu bakanlığın koltuğunda sırasıyla beş kişi oturmuştu: 1- Mustafa Fehmi ( 3 Mayıs 1920- 27 Nisan 1922) 2- Abdullah Azmi (27 Nisan 1922- 26 Ekim 1922 ) 3- Mehmet Vehbi ( 26 Ekim 1922-14 Ağustos 1923) 4- Musa Kazım ( 14 Ağustos 1923- 26 Eylül 1923) 5- Mustafa Fevzi ( 26 Eylül 1923- 3 Mart 1924 )
Peki ne yaparlardı bu Şer’iye vekilleri?
Osmanlı zamanında Şeyhülislamlık makamı( Ki ona Bâb-ı Meşihat denirdi ) ne yarsa ya da günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı ne yapıyorsa Şer’iye vekilleri de onu yaparlardı ama?
Ama o dönemin Şer’iye Vekilleri şimdiki Diyanet İşleri Başkanlarından çok çok daha aydın, ilerici, çağdaş idiler. Verdikleri fetvalar vatandaşları rahatsız etmezdi.
Mesela efendim…
Konuyu anlatabilmem için 26 Aralık 1923 Tarihine gidelim.
Türkiye malum bir tarım ülkesi. O sebeple de tarımın korunması lazım.
1923 Yılı Aralık ayında Burdur Mebusu Mustafa Şeref ve İzmir Mebusu Mustafa Rahmi, TBMM’ye bir kanun teklifi sundu. Buna göre tarım arazilerimizi domuzlardan korumak için her çiftçi aile çift başına bir domuz öldürüp hükumete teslim etmek zorunda olmalıydı.
Yani efendim kanun teklifi kabul edilecek olsaydı farz edelim on kişilik bir aile, her ay en az beş domuz öldürüp hükumete teslim etmek zorundaydı.
Peki on kişilik bir çiftçi ailesi beş domuz öldüremezse?
Kanun teklifi açıktı efendim. Gerekirse domuz besleyecek, sonra öldürüp hükumete teslim edecek ve ödülünü alacaktı.
Hükumet ‘’ Bu, oldukça dar kapsamlı bir kanun teklifi, bunu daha genişletin’’ Dedi ve geri yolladı.
Komisyon oturdu kanunun kapsamını genişletti. Kanun sadece domuzu değil ayı, kurt, tilki, çakal gibi diğer dört ayaklı hayvanları da kapsamalıydı.
Derken efendim kanun kapsamına diğer dört ayaklı canavarlar da dahil edildi ve Muzır Hayvanların İtlafı Hakkında Kanun son şeklini aldı. Yeni kanuna göre tarımla uğraşan ve 18-50 Yaş aralığında olan herkes, hükumet seferberlik ilan ettiği zamanlarda eline silahı alıp bu dört ayaklı yırtıcıları öldürecekti. Öyle zamanımızın rengarenk yumuşakçaları gibi ‘’ Ay ben silah kullanamam. Ayol ben o kocaman kocaman tüfeği nasıl elime alırım?’’ Demek yok. İlle öldüreceksin ve hatta öldürdüğün hayvanın bir uzvunu keserek getirip hükumet yetkililerine teslim edeceksin ‘’ Ayyyy ayyy ayyyy beni kan tutar ayol ‘’ demek de yok. ‘’Ürkek değil erkek olacaksın.’’ diyor hükumet. Olmazsan? Üç liradan beş liraya kadar para cezası var. ( Şimdinin 3000-5000 TL si ) Para cezasını ödemezsen? Hapis cezası var.
Ha bu arada konumuzun omurgasını teşkil eden karga meselesine gelelim.
Mecliste dört ayaklı muzır hayvanların itlafı, hangi hayvanları ne kadar itlaf edelim? Gibi konular konuşulurken Zonguldak mebusu Tunalı Hilmi yırtınıyor: ‘’ La arkadaşlar ! Bu Bulgar kefeleri ne ettiler nasıl ettiler bilmiyorum, ülkelerinde ne kadar karga varsa hepsini bizim ülkemize doğru sevk ettiler. Bu kargalar şu anda kara bulut gibi Edirne semalarını kaplamış durumda ve hızlı bir şekilde Çanakkale’ye doğru ilerliyorlar. Gelin muzır hayvanlara kargayı da dahil edelim’’
Kimdi bilemiyorum bir başka milletvekili ‘’ La Hanzo ! Karga dört ayaklı mı?’’ diye karşı çıktı.
Derken aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık bir durum yaşandı.
Bizim vekilleri aldı bir telaş. Ulan şimdi Mustafa Kemal Paşa’nın çocukluk yıllarında kovaladığı kargaları öldürmek yolunda bir karar alınırsa paşaya ayıp olur muydu? Yani neticede o sadece kovalamış ama öldürmemiş. Ya da öldürmeyerek mi ayıp etmiş olurlardı? Öyle ya kargalar faideli kuşlar olsalardı Paşa Hazretleri- çocukken olsa bile- kovalamazdı değil mi?
TBMM’de başladı mı sana acayip bir polemik?
Kimi diyordu ‘’ Karga çok muzır bir kuştur. Çiftçi milletinin baş belasıdır. Karga giren bir ekin tarlası telef olur gider, ondan hayır gelmez.’’
Ama kimi de tam tersi görüş beyan edip karganın faideli bir kuş olduğunu savunuyordu aynen şöyle:
ZİRAAT VEKİLİ SABRİ BEY- “Kargalar muzır( zararlı ) mıdır, nâfi ( faydalı) midir? Bunu anlamak için on bin karganın midesinde hem tohum zamanı hem de tohum yemeyip de böcek yediği zaman tetkikat yapılmıştır. Bu böceklerin imha ettiği tohum ele alınır ve karganın imha ettiği tohum ele alınırsa görülür ki karganın yediği tohum karganın yediği böceklerin yediği tohumdan azdır.”
Yani diyordu ki :’’Toprağa ektiğimiz tohumları yiyen böcekler çok daha zararlıdır. O böcekleri yiyen kargalar faydalıdır. Üç beş tohum yediler diye kargaları öldürmek doğru olmaz. ‘’
Tabii ki tüm bu polemikler yaşanırken herkesin gözü kulağı son Şer’iyye vekili Saruhan ( Manisa ) mebusu Mustafa Fevzi Sarhan’daydı. Bakalım o bu konuda nasıl bir fetva verecekti? Eğer uygun fetva vermezse selefi Musa Kazım’ın kırk günde postalandığı gibi o da kısa sürede Şer’iyye Vekaletinden postalanacak mıydı?
****
Evet, bakalım son Şer’iyye Vekili Mustafa Fevzi ( Sarhan ) Efendi o tarihlerde basına ‘’ Karga Fetvası ‘’ olarak yansıyan fetvasında kargalar ile ilgili ne dedi. Ama işin doğrusu ne dediğinden çok neden dediğiydi önemli olan.
Gelecek bölümde inşallah…
( Karga Karga Gak Dedi, Şu Fetvaya Bak Dedi—1. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 11.09.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu