Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 8.11.2025
Okunma Sayısı : 233
Yorum Sayısı : 11
Tanassur Hadisesi Ve Üç  Gün  Hapis  Üç  Lira  Para  Cezası – 4.bölüm-



Misyoner  Bayan  öğretmenlere  verilen  üç  gün  ev  hapsi  ve  üç lira  para  cezası aslında  sembolik  bir  cezaydı  ama  misyonerlik  açısından  büyük  bir  tehlikeyi  de  içermekteydi  Eğer  bu  cezalar  onaylanırsa  Bursa  Amerikan  Kız  Koleji  bir  daha  açılamaz,  dahası  diğer  misyon  okulları  da  tehlikeye  girerdi.

Beklenildiği  gibi  Bursa  Sulh  Ceza  mahkemesinin  verdiği  karar  temyize  gönderildi.


Sanıkların  Avukatı  Ali  Haydar  Bey  ile  Bord Misyonerlerinden  Edward  Perry  arasında  geçen  konuşmada Perry,  Ali  Haydar  Bey’e  akıl  verdi:  ‘’ Savunmada  bizim  amacımızın insanları  Hıristiyan  yapmak  değil  İncil’i  tanıtmak  olduğunu  vurgula.’’  Ali  haydar Bey’in  verdiği  cevap  ise  daha  ilginçti:  ‘’
 İncil propagandası yerine Anglosakson kültürünün geniş kitlelere tanıtımı ve aşılanması suretiyle insanlara  İsa sevgisini  çok  daha  rahat  ve  kolay  kazandırabilirsiniz.’’

Evet,  bir  Müslüman(!) Türk,  bir  Hıristiyana,  Hıristiyanlığı  daha  rahat  ve  kolay  şekilde yaymanın  yollarını  öğretiyordu. Dahası  Temyiz  Mahkemesinin  iki  üyesi,  okul  müdürü  Jillson’a ‘’ Okulunuzun tekrar  açılacağını  umuyoruz.  Eğer  açılırsa  bizim  kızlarımızı  okulunuza  alma  hususunda  yardımcı  olmanızı  dileriz.’’  Diyorlardı.

Ama  olmadı.  Eskişehir’deki  Temyiz  Mahkemesi,  Bursa’da  verilen  kararı  doğru  buldu  ve  onayladı.

Evet,  Bursa  Amerikan  Kız  Koleji  kapatılmış,  öğretmenleri  de  sembolik  bir  cezaya  çarptırılmıştı dolayısıyla  da görüntüde  Bord  Misyonerleri  çok  kötü  bir  yenilgi  almışlardı.

Bu  arada 8  Mayıs  1929’da Bâb-ı Âlî’de   Matbuat  Cemiyetinde  toplanan  Türk  gazetecileri  ‘’Misyonerleri  Kovma ‘’  Cemiyeti  adı  altında  bir  cemiyet  kurdular.  Cemiyetin  amacı  ülkede  Hıristiyanlık  propagandası  yapan  misyonerlerin  kovulması,  örgütlerinin  kapatılmasıydı.

Bu  örgüt  ne  kadar  başarılı  oldu  bilemem  ama bu  kadar  olumsuzluklara rağmen  Bord  Misyonerleri hiç  de  ‘’ Öldük,  bittik,  mahvolduk,  Türkiye’de  başarısız  olduk.’’  Havalarında  değillerdi  Tam  tersine  Bursa  Amerikan  Kız  Kolejinin  kapatılması  ve  üç  öğretmenin  -sembolik  de  olsa – bir  ceza  almış  olmasını  bir  zafer  olarak  kutluyorlardı.

Zaferdi  çünkü  bu  olay  Türklere  şunu  göstermişti  ABD  Büyükelçisi  Grew’e  göre:  ‘’ Türkiye’nin gelecekteki büyüme ve kültürüne temel teşkil edecek kendine has bir medeniyeti yok. Türkiye’nin şu anda yapabileceği tek şey Batıyı taklit etmek’’

Dindar bir insan olan Fevzi [ Çakmak] Paşa gibi bir kaç kişi hariç, Ankara’nın şu anki liderlerinden bazıları kültürsüz, bazıları medeniyetsiz ve dürüstlükten yoksun idiler.

Yine  Grew!e  göre Bursa’daki olayda din ikinci plandaydı. Asıl mesele rejimin liderlerinin, sıradan bir Hıristiyanlık tartışmasını bile ‘çabuk etkilenen Türk gençliğini’ temelleri çok zayıf olan Türk devletine bağlılıktan vazgeçirecek bir tehdit olarak algılamasıydı! 

Evet,  ABD  Büyükelçisi  Grew’e   Bursa’daki  tanassur  olayı,  Türkiye Cumhuriyetinin  temellerinin  ne  kadar  zayıf  olduğu  gerçeğini  ortaya  çıkarmıştı. O  sebeple  çok  basit  bir  olayın  bile  Türkiye  Cumhuriyetini  yıkacağından  korkuluyordu.

Öte  taraftan  Bord  Misyonerlerinin  kendi  aralarındaki  yazışmalardan  ve  ABD  yetkililerine  gönderdikleri  raporlardan  anlaşıldığına  göre bu  Tanassur  olayı,  okulun  kapatılması,  öğretmenlerin  tutuklanması misyonerlerin  yüz  yıldan  fazla  bir  zamandır  uğraşıp  da  başarı  sağlayamadıkları  bir  hususta  başarıyı  zirveye  taşımıştı.

Evet,  bu  olay  sayesinde  Türkiye’de  herkes İncil’i  merak  eder  olmuştu.  İncil nasıl  bir  kitaptı  ki  devlet,  böyle  bir  kitabın  bir  okulda  okunmasını  rejim  için  bir  tehlike  olarak  görüyordu?

İşte  bu  merak  sebebiyle daha  önce  hayatlarında  İncil  denen  kitabı  hiç  görmemiş  olan  insanlar  İncil  aramaya  başladılar  ve  söylemeye  hacet  yok,  bulmakta  hiç  de  zorlanmadılar  günümüzde  olduğu  gibi.  (  Günümüzde girin  İnternette  herhangi  bir  Hıristiyan  sitesine,  isteyin,  size  bedava  olarak  gönderiyorlar  daha  bir  sürü  Hıristiyanlığı  aşılayan  kitap  ve  dokümanla  birlikte. )

Nasıl  ki  günümüzde  ‘’ Muhteşem  Yüzyıl ‘’  Dizisiyle  birlikte  tarihe  merak  arttı  ve  artık  her  köşe  başında  bir  tarihçi  türediyse  Bursa  Tanassur  Olayı  da  aynı  etkiyi  yapmıştı.

Bord  Misyonerlerine  göre  Türkiye  Cumhuriyetinin  laikleşmeye  başlaması Türk  Milletini  Protestanlaştırmak ve  İsa  sevgisini  aşılamak hususunda  misyonerlerin  ekmeğine  yağ  sürmekteydi. Nitekim Cornelius H. Patton, Brewer Eddy ve Carolyn D. Smiley adlı  misyonerler  Mayıs ayında Boston’daki Bord merkezine gönderdikleri rapora, Muadelet’in günlüğünü de iliştirmişler ve misyon dostlarının, Müslüman bir kız öğrencinin kazanmış olduğu İsa sevgisine, günlüğün satırlarında şahit olmalarını istemiş ve ardından eklemişlerdi: Hıristiyanlığın resmi müfredat çerçevesinde öğretilmesine engel olunabilir ancak Hıristiyan öğretmenin öğrenciler üzerindeki kişisel nüfuzuna karşı konulamaz. Misyon sahalarında Hıristiyanlık, anlatılmaktan ziyade temsili suretle aşılanır.
 ‘’

1928’de  kapatılan  Bursa  Amerikan  Kız  Koleji  1931  Yılında  Bursa  Atatürk  Kız  Lisesi  olarak  tekrar  öğretime  açıldı.
*****

Bu  yazı  dizimizi  Bursa  Amerikan  Kız  Koleji  Mezunlarından  ve  Türkiye’nin  ilk kadın  jinekoloğu,  İstanbul  boğazını yüzerek  geçen  ilk  kadın  olan  Pakize  Hanım’ın (  Pakize  Tarzi ) olaylarla  ilgi  yıllar  sonra  2001 Yılında verdiği  bir  röportajda  söyledikleri  ile  kapatalım. ( 1912  Dopumlu  Pakize  Tarzi  2004  Yılında  92  Yaşındayken  vefat  etmiştir. )

‘’ “Miss Jillson(  Okul  Müdürü )Gayet sert bir kadındı. Sonra Miss Sanderson…iyi bir kadındı. Biraz talebeyle meşgul olurdu. Miss Day vardı, onu çok severdik. Çünkü mikroskobu vardı, bayılırdık o mikroskoptan bakmaya. O biyoloji hocasıydı… Ama Hıristiyan olun diye ille sizi alıp da kiliseye götüren yoktu. Pazar günü isteyen kiliseye giderdi. ‘Gideyim bakayım ne var!’ diye gidenler de vardı içimizde. Ermenilere belki, ama Türklere baskı yoktu.

“Severdim okulumu, ama uzun zaman kalmayı düşünmezdim. Çünkü evim vardı benim. Ermenilerin evleri yoktu….Onlar galiba Amerikalılar tarafından giydiriliyordu. Çünkü aileleri gayet fakir ailelerdi. Onlar kiliseye birlikte giderlerdi. Biz kiliseye gitmedik mi? Gittik. Ama ne zaman? Bir adam geliyordu, konferans veriyordu. O zaman gidiyorduk, o kadar.

Müslümanlığı da bilirdik, Hıristiyanlığı da bilirdik. Lisan öğrendim, kilisenin ne olduğunu öğrendim, caminin ne olduğunu öğrendim. Öğrenmek isterseniz, her şeyi öğrenirsiniz. Ama öğrenmek istemezseniz: ‘Beni kiliseye götürdü, bana diz çöktürdü!’ diye kıyameti koparırsınız…”

Velhasılıkelam Pakize  Hanım’a  göre Bursa  tanassur  olayı, okumak,  öğrenmek istemeyenlerin basit  bir  yaygarasıydı. En  azından  bir  baskı  söz  konusu  değildi.

****

Evet,  eğrisiyle  doğrusuyla  Bursa  Tanassur  Hadisesini  anlatmaya  çalıştım. 

Her  ne  kadar  sürç-ü lisan  eyledimse  affola.


( Tanassur Hadisesi Ve Üç Gün Hapis Üç Lira Para Cezası – 4.bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 8.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu