Tanassur Hadisesi Ve Üç Gün Hapis Üç Lira Para Cezası – 4.bölüm-

Misyoner Bayan öğretmenlere
verilen üç gün
ev hapsi ve üç
lira para cezası aslında sembolik
bir cezaydı ama
misyonerlik açısından büyük
bir tehlikeyi de
içermekteydi Eğer bu
cezalar onaylanırsa Bursa
Amerikan Kız Koleji
bir daha açılamaz,
dahası diğer misyon
okulları da tehlikeye
girerdi.
Beklenildiği gibi Bursa
Sulh Ceza mahkemesinin
verdiği karar temyize
gönderildi.
Sanıkların Avukatı Ali
Haydar Bey ile
Bord Misyonerlerinden Edward Perry
arasında geçen konuşmada Perry, Ali
Haydar Bey’e akıl
verdi: ‘’ Savunmada bizim
amacımızın insanları Hıristiyan yapmak
değil İncil’i tanıtmak
olduğunu vurgula.’’ Ali
haydar Bey’in verdiği cevap
ise daha ilginçti:
‘’ İncil propagandası
yerine Anglosakson kültürünün geniş kitlelere tanıtımı ve aşılanması suretiyle
insanlara İsa sevgisini çok
daha rahat ve
kolay kazandırabilirsiniz.’’
Evet, bir Müslüman(!) Türk, bir
Hıristiyana, Hıristiyanlığı daha
rahat ve kolay
şekilde yaymanın yollarını öğretiyordu. Dahası Temyiz
Mahkemesinin iki üyesi,
okul müdürü Jillson’a ‘’ Okulunuzun tekrar açılacağını
umuyoruz. Eğer açılırsa
bizim kızlarımızı okulunuza
alma hususunda yardımcı
olmanızı dileriz.’’ Diyorlardı.
Ama olmadı. Eskişehir’deki Temyiz
Mahkemesi, Bursa’da verilen
kararı doğru buldu
ve onayladı.
Evet, Bursa Amerikan
Kız Koleji kapatılmış,
öğretmenleri de sembolik
bir cezaya çarptırılmıştı dolayısıyla da görüntüde
Bord Misyonerleri çok
kötü bir yenilgi
almışlardı.
Bu arada 8 Mayıs
1929’da Bâb-ı Âlî’de
Matbuat Cemiyetinde toplanan
Türk gazetecileri ‘’Misyonerleri Kovma ‘’
Cemiyeti adı altında
bir cemiyet kurdular.
Cemiyetin amacı ülkede
Hıristiyanlık propagandası yapan
misyonerlerin kovulması, örgütlerinin
kapatılmasıydı.
Bu örgüt
ne kadar başarılı
oldu bilemem ama bu
kadar olumsuzluklara rağmen Bord
Misyonerleri hiç de ‘’ Öldük,
bittik, mahvolduk, Türkiye’de
başarısız olduk.’’ Havalarında
değillerdi Tam tersine
Bursa Amerikan Kız
Kolejinin kapatılması ve
üç öğretmenin -sembolik
de olsa – bir ceza
almış olmasını bir
zafer olarak kutluyorlardı.
Zaferdi çünkü bu
olay Türklere şunu
göstermişti ABD Büyükelçisi
Grew’e göre: ‘’ Türkiye’nin gelecekteki büyüme ve
kültürüne temel teşkil edecek kendine has bir medeniyeti yok. Türkiye’nin şu
anda yapabileceği tek şey Batıyı taklit etmek’’
Dindar bir insan olan Fevzi [ Çakmak] Paşa gibi bir kaç kişi hariç, Ankara’nın
şu anki liderlerinden bazıları kültürsüz, bazıları medeniyetsiz ve dürüstlükten
yoksun idiler.
Yine Grew!e göre Bursa’daki olayda din ikinci plandaydı.
Asıl mesele rejimin liderlerinin, sıradan bir Hıristiyanlık tartışmasını bile
‘çabuk etkilenen Türk gençliğini’ temelleri çok zayıf olan Türk devletine
bağlılıktan vazgeçirecek bir tehdit olarak algılamasıydı!
Evet, ABD Büyükelçisi
Grew’e Bursa’daki tanassur
olayı, Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin
ne kadar zayıf
olduğu gerçeğini ortaya
çıkarmıştı. O sebeple çok
basit bir olayın
bile Türkiye Cumhuriyetini
yıkacağından korkuluyordu.
Öte
taraftan Bord Misyonerlerinin kendi
aralarındaki yazışmalardan ve
ABD yetkililerine gönderdikleri
raporlardan anlaşıldığına göre bu
Tanassur olayı, okulun
kapatılması, öğretmenlerin tutuklanması misyonerlerin yüz yıldan fazla
bir zamandır uğraşıp
da başarı sağlayamadıkları bir
hususta başarıyı zirveye
taşımıştı.
Evet, bu
olay sayesinde Türkiye’de
herkes İncil’i merak eder
olmuştu. İncil nasıl bir
kitaptı ki devlet,
böyle bir kitabın
bir okulda okunmasını
rejim için bir
tehlike olarak görüyordu?
İşte bu
merak sebebiyle daha önce
hayatlarında İncil denen
kitabı hiç görmemiş
olan insanlar İncil
aramaya başladılar ve
söylemeye hacet yok,
bulmakta hiç de
zorlanmadılar günümüzde olduğu
gibi. ( Günümüzde girin İnternette
herhangi bir Hıristiyan
sitesine, isteyin, size
bedava olarak gönderiyorlar
daha bir sürü Hıristiyanlığı aşılayan
kitap ve dokümanla
birlikte. )
Nasıl ki
günümüzde ‘’ Muhteşem Yüzyıl ‘’
Dizisiyle birlikte tarihe
merak arttı ve
artık her köşe
başında bir tarihçi
türediyse Bursa Tanassur
Olayı da aynı
etkiyi yapmıştı.
Bord Misyonerlerine göre
Türkiye Cumhuriyetinin laikleşmeye
başlaması Türk Milletini Protestanlaştırmak ve İsa
sevgisini aşılamak hususunda misyonerlerin
ekmeğine yağ sürmekteydi. Nitekim Cornelius H. Patton, Brewer
Eddy ve Carolyn D. Smiley adlı
misyonerler Mayıs ayında
Boston’daki Bord merkezine gönderdikleri rapora, Muadelet’in günlüğünü de
iliştirmişler ve misyon dostlarının, Müslüman bir kız öğrencinin kazanmış
olduğu İsa sevgisine, günlüğün satırlarında şahit olmalarını istemiş ve
ardından eklemişlerdi: Hıristiyanlığın resmi müfredat çerçevesinde
öğretilmesine engel olunabilir ancak Hıristiyan öğretmenin öğrenciler
üzerindeki kişisel nüfuzuna karşı konulamaz. Misyon sahalarında Hıristiyanlık,
anlatılmaktan ziyade temsili suretle aşılanır.
‘’
1928’de kapatılan Bursa
Amerikan Kız Koleji
1931 Yılında Bursa
Atatürk Kız Lisesi
olarak tekrar öğretime
açıldı.
*****
Bu yazı
dizimizi Bursa Amerikan
Kız Koleji Mezunlarından
ve Türkiye’nin ilk kadın
jinekoloğu, İstanbul boğazını yüzerek geçen
ilk kadın olan
Pakize Hanım’ın ( Pakize
Tarzi ) olaylarla ilgi yıllar
sonra 2001 Yılında verdiği bir
röportajda söyledikleri ile
kapatalım. ( 1912 Dopumlu Pakize
Tarzi 2004 Yılında
92 Yaşındayken vefat
etmiştir. )
‘’ “Miss Jillson( Okul
Müdürü )Gayet sert bir kadındı. Sonra Miss Sanderson…iyi bir kadındı.
Biraz talebeyle meşgul olurdu. Miss Day vardı, onu çok severdik. Çünkü
mikroskobu vardı, bayılırdık o mikroskoptan bakmaya. O biyoloji hocasıydı… Ama
Hıristiyan olun diye ille sizi alıp da kiliseye götüren yoktu. Pazar günü
isteyen kiliseye giderdi. ‘Gideyim bakayım ne var!’ diye gidenler de vardı
içimizde. Ermenilere belki, ama Türklere baskı yoktu.
“Severdim
okulumu, ama uzun zaman kalmayı düşünmezdim. Çünkü evim vardı benim.
Ermenilerin evleri yoktu….Onlar galiba Amerikalılar tarafından giydiriliyordu.
Çünkü aileleri gayet fakir ailelerdi. Onlar kiliseye birlikte giderlerdi. Biz
kiliseye gitmedik mi? Gittik. Ama ne zaman? Bir adam geliyordu, konferans
veriyordu. O zaman gidiyorduk, o kadar.
Müslümanlığı
da bilirdik, Hıristiyanlığı da bilirdik. Lisan öğrendim, kilisenin ne olduğunu
öğrendim, caminin ne olduğunu öğrendim. Öğrenmek isterseniz, her şeyi
öğrenirsiniz. Ama öğrenmek istemezseniz: ‘Beni kiliseye götürdü, bana diz
çöktürdü!’ diye kıyameti koparırsınız…”
Velhasılıkelam Pakize Hanım’a göre Bursa
tanassur olayı, okumak, öğrenmek istemeyenlerin basit bir
yaygarasıydı. En azından bir baskı söz
konusu değildi.
****
Evet, eğrisiyle doğrusuyla
Bursa Tanassur Hadisesini
anlatmaya çalıştım.
Her ne
kadar sürç-ü lisan eyledimse
affola.
(
Tanassur Hadisesi Ve Üç Gün Hapis Üç Lira Para Cezası – 4.bölüm- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
8.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.