zamanı kaybettim bulamıyorum
anlamları tamamen birbirinden ayrı
bir zaman olmalı
bir yerden bir yere gitmeyi gerçekleştirecek
kalp ve ruh üzerinde
bir zaman olmalı
ya da yola çıkmış kafileler olmalı
bıraktığı izleri olmalı
zamanı kaybettim
zamanı arıyorum
en son nerede bıraktım kim bilir
zamanı bıraktığım yerde bulan
her an elinde bulunduran
kimdir…
her mekanda bir zaman
zaman her enstantanede
kusursuz bir şekilde
mevcut mudur
yoksa zaman denilen şey
yokluğun adı mı
tutulamaz
zaptedilemez
küçük bir aralık belki de…
kesik bir nefes,
bir zannediş, bir içleniş, bir özleyiş…
sanırım hiçbir şey
zaman değil
*
beni şu zaman sev desem yarına bırakırsın
şu zaman gel desem
o muhakkak başka bir zamana denk gelir
şu zaman hisset desem kanıtlanamaz bir zaman kalır
bilinemez bir zamana…
o zaman
o zamanı anlamaya ,anlatmaya çalışmalı
gördüğümde o zamandı
o zamandı görmediğim
o yoldan geçerken bir zaman vardı yanımda
bir zaman vardı geçmiyorken
içlere saklanmış
gizlenmiş ve bulunmak istemeyen bir zamanım vardı
kaybolan bir histen bahsettiğim zamanlarda
onu tekrar derinlerde kamufle ettiğim zaman gibi
ben bir zamanlar gitmiştim
bir zamanlardan daha gitmiştim
her birinde bir bölümüm gitmişti
sadece zaman kalmıştı da
geri kalanlar gitmişti
ne zaman gitmişti
ne ben gitmiştim o zaman
tüm hariç algılarım gitmeyi reddetmişti
o zaman şimdiydi
gitmeliydi zaman
gidebilmişti zaman
keşke gitmeseydi
zaman nereye gider ki
şimdi o zamana gidilir mi
bütün zamanlar beni bir girdaba sürüklüyor
*
hangi zaman diliminde kaybettiğimi
bulamıyorum
hangi zaman diliminin ne anlam kazandığını
bilemiyorum
geçmiş zaman dilimlerine dönüyorum
hangisi daha anlamlı
hangisinde daha anlamsız,
yaprak düşmüştü bir zamanlar…
gözlerim düşmüştü düşenlerle
dal, ağaç, toprak, yaprak , rüzgarla birlikte
o mevsimde zamanda oradaydı
zaman…
kurulmuş bir cümle olacaktı tam oralarda
aradım buldum
cümle aynen şuydu
bir zaman yaprak düştü
düşünüyorum da o zaman
zaman mıydı düşen
yoksa benmi
bu zaman
yaprak düşmüyor
zaman düşüyor
benim yandığım da o
mesela şu zamanı sevmedim
sevdiğim çok olmuştur da
şu zaman beni sevmedi
o zamanda ki sevdiklerime
şu zaman çok öfkeliyim
şu an daha sakinim
sonraki zamanlarda hem öfkeli hem dingin olabilirim
bir başka zamanda hem sükutta hem coşkun kalabilirim
bende denge arama bu zamanlarda
senin zamanlarında ki gibi
bir zamanlar kokulu bir çiçeklerim vardı
dile gelen menekşe türünden
öyle canlıydı kiler
sanki kokusu yayılmıştı zerre zerre
tahayyül ettiklerim her neyse
pek çok zamana göre daha mutluydum
veya öyleydi sanırım
*
ömürdeki milyonlarca zamanın birkaçında
daha yoğun duygular kullanılıyor
kaç parçaya ayrılırsa ayrılsın zaman
binde birini kullanabildiğimiz
bir zaman oluyor
ömründe insanın
binde birini falan işte…
tutabilseydim saklardım bir kenarda
ölçer tartardım
böler toplardım
bir şekle bürünürdü belki de
o zaman anlatırdım
bakın bu benim zamanım
şu kadarını kullandım
kalanda şu kadarı
derken bir zaman önceye dönüyorum
derken yıllar önceye
mesela
hz. yunus balığın karnında
Senden başka ilah yoktur…” diye
dua ettiği zamanda
bir zamandı
hz. musa kırk gün tur dağı‘ndayken de
bir zamandı
bin zamandı
milyon zamandı
belki de
kırk gün boyunca
bir zamandı
hz. muhammed (s.a.s) safa tepesi’nde
islamı tebliğe başladığında da
bir zamandı
ne güzel bir zamandı hem…
ne muştulu zamanlardı onlar
ne kutlu zamanlardı
*
benim zamanlarımda vardı
ama pek daha az
sevdiğimde de
nefret ettiğimde de
anladığım zamandı
anlamadığımda
bıktığım zamandı mesela
mesela huzura erdiğim zamandı
şükrettiğim de zamandı
isyana düştüğümde de
bildiğim zamandı
aklımı uyuttuğumda
uyurken de zamandı
gün boyunca koşuşturduğumda da
hep bir zamandı
hiç bir zaman bu zaman değildi
sürekli biraz önce
dün, geçen gün, geçen hafta, geçen yıl
yıllar önce,
asırlar önce
hep bir zamandı
geçen zamanı ne tutmak
nede tatmak mümkün
öyleyse şu zamanı hep şaha kaldırmalı
her sevdiğinde şimdi olmalı
tüm şimdilerde sevmeli
her lütuf şu zaman olmalı
şu zamanlarda lütfedilmeli her sevgi
Allah’ı şu zaman anmalı
hamt edeceğin zaman
şu zaman olmalı
secdeye zamanın olmalı mesela
beş vakit ama şu zaman
sonrası da zaman madem
tüm zamanlarda tatlı söz olmalı
kalp kırmamalı mesela
sonraki zamanlarda
bir kırdın mı
hep şu an kırmış olacaksın
iyisi mi şu zaman gönül yapmalı
yarınki zamanlarda
tüm zamanlarda
insan şu an ki gibi olmalı
insan olmalı
*
zamanı tutamıyor, saklayamıyoruz
zamanın ne kadarı şu zaman ise
o kadar doğruyu bulmalı insan
ne var ki
hiçbir zaman şimdi değil
zamanın az bir kısmı
bazen büyük bir kısmı
bizim zamanımız değil
bir dönüş hareketiyle başlamalı zaman
yerküre dönüyor olmalı
ahenkle dönmeli zaman
yaşamdan ölüme
O’na doğru yol almalı
döndükçe yol almalı
bir çember gibi dönüyor olmalı zaman
birileri gidiyor olmalı şimdi
önce yollar kısalmalı
ayaklar yerden kesilmeli
zaman hızlanmalı
en komplike sistemler kurulmalı
her bir dönüşte binlerce zaman olmalı
zaman 24 saatte tamamlanmalı
gece ve gündüz peyda olmalı zamanla
her dönüşle geçen 365 günle birlikte
yıllar geçmeli zamanla
arada mevsimler geliyor
mevsimler gidiyor olmalı
insanlar doğuyor,
insan ölüyor olmalı zamanla
insan ete kemiğe bürünüyor
insan etten kemikten ayrılıyor olmalı zamanla
zamanın içinde zaman
seviyor, kızıyor, küsüyor,
veriyor, alıyor olmalı zaman
en nihayetinde
toprak olmalı zaman
zamanla çiçek büyüyor, çiçek soluyor
zamanla ağaç kuruyor, yağmur düşüyor
tik… tak…
zaman geçiyor olmalı
bir yere varacakmışçasına
erecekmişçesine
hızla
kesintisiz
redfer