İNGİLTERE’Yİ DÜNYANIN BAŞINA BELA EDEN OSMANLI PADİŞAHI.----1.BÖLÜM--
Bilindiği gibi 1952 yılından bu yana yetmiş senedir Büyük Britanya dahil 14 ülkenin kraliçesi olan II. Elizabeth ( Tam adıyla (Elizabeth Alexandra Mary Windsor) 9 Eylül 2022 Tarihinde 96 Yaşında öteki aleme yolcu oldu.
Aslında ‘’ Geberip gitti ‘’ yazacağım ama içimde bir şüphe var. Çünkü Şeyh Nazım Kıbrısî’ye göre Kraliçe hazretleri (!) aslında Müslüman(!) hatta oğlu ve şu an itibariyle İngiltere’nin yeni kralı olan Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin müridlerinden biri ve adı da Hüseyin (!)
Eee. Elizabeth annemiz (!) Müslüman olduğuna göre 19 Eylülde cenazesi nereden kaldırılacak?
Hüseyin kardeşimiz(!) yeni kral olarak açıklamış. ‘’Rahmetli anacığımı ‘’nurlar içinde yatsın’’ 19 Eylül günü Westminister Katedralinden gönderiyoruz.’’
Tabii ki şaşkınız ve fena halde kalbimiz buruk(!) Zira sadece İngiltere tahtında değil, aynı zamanda gönüllerimizin tahtına da oturmuş olan(!) sevgili Elizabeth annemizi her meşhur ve sosyetik Müslüman kardeşimiz gibi Teşvikiye Camiinde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Asrî mezarlığında toprağa vermeyi çok isterdik.
Nasip değilmiş diyelim ama eminim yıllar önce (1951’de) nasıl ki Eva Peron’un sağlığına kavuşması için Teşvikiye Camiinde Kur’an ve mevlid okutup ardından dua ettiysek aynı şekilde Elizabeth annemiz(!) için de aynı camide bir gıyabi cenaze namazı kılarız elbette.
Neyse... Ana konumuza dönelim.
Bu İngiltere denen kan emici vampir yarasayı kim dünyanın başına bela etti?
Tabii ki yazının başlığından da anlaşılacağı üzere bu bir Osmanlı Padişahıdır.
Bir Osmanlı Padişahı olduğunu anladık da kimdir bu Osmanlı Padişahı?
Bu Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu III. Murad’dır.
Derdi neymiş peki? Neden İngiltere’yi dünyanın başına bela etmiş? Başka işi gücü yok muyuş?
Aslına bakacak olursanız işi çokmuş bu padişahın. Dedesi Kanuni’den babası Sarı Selim’e ( II. Selim) babasından da kendisine kalan koskoca Osmanlı Devletini daha da büyütmek mesela... Gerçekten de Osmanlı Devleti, ulaşabileceği en geniş sınırlara III. Murad zamanında ulaşmıştır ki bu sınırların doğusu Java ve Sumatra adaları batısı ise Polonya’dır
Osmanlı Devletinin en ihtişamlı yıllarını yaşadığı bu dönemde aklına esen her devletin ‘’ Benim toprağım, benim olmalı. ‘’ Diye saldırdığı ve bu yüzden de bazen yüz yıl süren savaşlar yaptığı Avrupa’nın şamar oğlanı durumunda olan bir de İngiltere vardır yer yüzünde aynı yıllarda.
III. Murad, Sultan II. Selim ve Nurbanu Sultanın evladı olarak 1546 Yılında dünyaya gelirken İngiltere’de de 1533’de Kral VIII. Henry ve sonradan kadın tarafından boynuzlandığı için ldam ettirdiği Anne Boleyn’in gayrımeşru kızı olarak bir kız çocuğu dünyaya gelir ve bu çocuğa kısaca Elizabeth adını koyarlar.
Şehzade Murad, Osmanlı’nın taht varisi olarak oldukça rahat bir hayat sürerken ondan 13 yaş büyük olan Elizabeth İngiltere’de oldukça zor bir hayat yaşamakta- itilip kakılmaktadır.
Şehzade Murad, babası II. Selim’in 1574’de hamamda cariye kovalarken yerdeki bir sabuna basarak kayması ve kafasını mermer hamam kurnasına çarparak ölmesi sonucu tahta oturur. ( Vallahi de billahi de bazı tarihçiler (!) II. Selim’in ölümünü aynen böyle anlatırlar. )
Anası idam edilmiş, kendisi gayrimeşru olan Elizabeth’in ise işi çok zordur. Önce babası VIII. Henry’nin gebermesini bekler. Ama VIII. Henry geberdi diye hiç kimse ona kraliçeliği vermeyecektir elbette. Nitekim de öyle olur ve 1553’de tahta VIII. Henry’nin gayrimeşru olmayan kızı Mary oturur.
Mary tahta oturur oturmaz Protestan avına başlar. Çünkü fanatik bir Katoliktir. Oysa üvey kardeşi Elizabeth sıkı bir Protestandır. Bu sebeple de Elizabeth’in zor olan hayatı daha da zorlaşır.
Derken efendim Kraliçe Mary, İspanyol veliaht Prensi Felipe ile evlenir.( Felipe daha sonra II. Filip olarak İspanya Kralı da olur.) Evlenmesine evlenir ama adama bir evlat yani taht varisi veremez. İşte bu durum Elizabeth’in ekmeğine yağ sürer ve eniştesi Felipe ile yakınlaşarak kendi yerini sağlamlaştırmaya başlar.
Derken efendim Mary ölür gider. Eee yerine kim gelecek? Tabii ki Felipe sayesinde bayağı bir güç elde etmiş ve aynı zamanda Protestanların gönlünde taht kurmuş olan Elizabeth.
Elizabeth 1558’de İngiltere Kraliyet tacını kafasına taktığında Şehzade Murad henüz on iki yaşındadır ve ileride padişah olacağını bilse de bir gün yolunun Elizabeth ile kesişeceği aklının ucundan bile geçmemektir.
Elizabeth’in kraliçe olmasıyla İngiliz Kilisesinin de Birleşik Krallık’ın da temelleri atılmış oldu.
Bu ne demektir kısaca izah edeyim:
Elizabeth’in babası VIII. Henry, annesi Anne Boleyn ile evlenmek istemişti ama Katolik inancına göre bu mümkün değildi. Bunun üzerine Kral Henry yepyeni bir kilise ve mezhep icat etti: Anglikanizm. Kendi icat ettiği mezhebe göre de Anne Boleyn ile evlenmesinde bir sakınca yoktu ve Kendi kilisesinden aldığı onayla evlendi. Bunun üzerine Katolik Kilisesi kralı aforoz etti.
Anlayacağınız İngiltere’de Katoliklik yanında bir de Anglikanizmm diye mezhep ortaya çıkmıştı. Ama aslında Anglikanizm de bir nevi Protestanlıktı.
Elizabeth’in, babası ile annesinin evlenmesine izin verdiği için Protestan Anglikanizm’i benimserken ablası Mary’nin tam bir Katolik olmasının sebebi de büyük ihtimalle buydu.
Elizabeth kraliçe olur olmaz ilk iş olarak kiliselerde Mass ayininin uygulanmasını yasakladı, daha sonra kendini İngiltere kilisesinin yöneticisi seçtirdi ve ülkeyi yeniden Protestan döneme döndürdü.
Mass Ayini neydi peki: Mass Ayini, Katolik kiliselerinde ekmek ve şarabın takdisi ayiniydi buna Yahudiler ‘’Aşai Rabbani’’ diyorlardı.
Evet...Elizabeth artık minicik bir İngiltere'nin sadece kraliçesi değil aynı zamanda dini lideriydi ve işin bir başka ilginç tarafı kendi getirdiği kanunla bir kralın ya da kraliçenin istifası söz konusu olamıyordu. Dini liderler istifa edemezlerdi. ( İşte o sebepledir ki daha bir kaç gün önce ölen II. Elizabeth, tahttan istifa edip de yerini oğlu Charles’e, yani bazılarının Hüseyin Abisine terk edemedi de zavallıyı 73 sene ‘’ Ulann ana ne zaman öleceksin? Öl gayrı da biraz da biz krallık yapalım.’’ Diye bekletti. )
Evet... I. Elizabeth öte yandan İskoçya, Galler , ve İzlanda’yı da kendisine bağladı ve kendisinden sonrası için kuzeni İskoçya Kralı James’i veliaht olarak ilan etti ki bu hareketi ile de Birleşik Krallığın temellerini atmış oldu.
Neyse efendim ana konuya dönelim tekrar.
Elizabeth çok kısa sürede İngiltere halkı tarafından çok sevilen bir kraliçe oldu. Özellikle de din kavgalarında olabildiğince tarafsız ve adil tutumu ile halkının gönlünde taht kurdu. Ancak Fransa’dan, İspanya’ya, İspanya’dan Hollanda’ya, Almanya’ya kadar o kadar çok devlet İngiltere’yi kendilerinin bir eyaleti olarak görüyordu ki bunların hepsiyle birden başa çıkması çok çok zordu. Yani önünde dağ gibi sorunlar vardı. Ama Elizabeth kafası çalışan bir kadındı. Sorunların üstesinden nasıl geleceğini çok iyi biliyordu ve onun çok büyük bir amacı vardı: İngiltere’yi ‘’ Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk’’ yapmak. İngiltere gibi o günün şartlarında Avrupa’nın şamar oğlanı olan bir devlet için bu çok çok zordu ama imkansız da değildi.
Devam edecek...
( İngiltere’yi Dünyanın Başına Bela Eden Osmanlı Padişahı.----1.bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu