Mahzun bir gülüşü sonlandırabilir mi
hayat ve de bakiyesi hüzün iken teftişe çıkan melekler sizi sonsuza kadar
koruyabilir mi?
İthafı ve de ittifakı duyguların ve
adeta bir töre cinayeti mahiyetinde geçen zamanın ve ömrün maliyeti.
Dem vurduğum densiz kıyısı mı yüreğin
hani, hani, sığ yüreklerden uzağa kaçsam da sığamadığım bedenime ve mezarıma
duyduğum hasret varsın bir imla hatası olsun adım.
Adımladığım şu uzun dehliz ve makûs
talihin sapkın itirazları.
Aşk iken idame ettiğim ve aşk iken
ibraz ettiğim ve yetemediğim dünya ahalisi körüklü bir duygu sarmalında yiten
ömür gibi hibe ettiğim duygular ve de haiz olduğum işin kötüsü size yapışmışken
o lanet ve belayı uzak tutmak adına battıkça batmak karabatağa.
Bilmiyordum öncemde saklı olduğunu
hüznün.
Bilmiyordum işte sevginin mealinin
kiminin nezdinde kıskançlık ve nefret olduğunu.
Makul olan neyse yakın durduğum ve makûs
sözcüklerin nokta atışında kalbimin ve durduğum menzilin hedeften vurulduğunu
asla tahmin edemedim öncesinde.
Hatırşinas bir çocukluk mu geçirdim
yoksa öykündüğüm müydü hayalini kurduğum ve yaşadığımı sandığım?
Yaşatılan onca baskı.
Yaşatılan onca katı kural.
Nazi kampında geçmiş olsa da hayatım
ben zindanımı ve gardiyanımı dahi sevip kabullendim ve bastım bağrıma ve ağrıma
giden ne varsa görmezden geldim ta ki görmezden gelindiğime emin olup reşit
olmayan yüreğimle eşit koşullarda olmayan savaşımda yeni ölümcül darbeler alana
değin.
Değer değmez elbet tartışılır lakin
öylesine değerler saklı ki evrende uğruna her şeyden vazgeçer insan hem de
ölümüne.
Yetim bir beyit misal.
Annesizliğin kumsalında solan bir
çiçek gibi ve yosun tutmuş yüreklerden medet ummak.
Sarkaç geri geri sayıyor son
zamanlarda.
Sahici olansa kilisenin müdavini
zangocun tafralarında saklı ve işte duymaya ve duyumsamaya doyamadığım her
ezanda andığım kadar rahmeti ve uzağında kalamadığım laneti sonlandırsın diye
dua ediyorum Rabbime…
Kıyısından köşesinden sahiplenmek
filan da değil hani hayatı ne de olsa yaşam size bahşedilmiş bir armağan
paketini açmaya dahi kıyamadığınız ama sizi zedelemeye öylesine istekli ki
insanlar değil kıyama durmak size kıymaya da doyamıyorlar hani.
Sözüm meclisten dışarı ya da içeri ve
sevginin buklelerinde ışıldayan gözleri sevginin ve merhamet sahibi yüce Rabbin
enginliğinden insanlar neden nemalanmaz ki?
Kırsal bir düş gibi.
Kırağı çalan aşk gibi.
Kırbaçlanan yürek gibi.
Kıyıldıkça büyüyen acı gibi.
Kıyamet habercisi iken zaman ve
aldığınız darbeler ve siz günbegün büyüyen bir inançla adımlarken İlahi Yolu ve
İlahi Durağın da sizi beklediğinin bilincinde ve yara aldıkça büyüyen bir
hikmet ve rahmetin g/izinde teftişe çıktığınız hüzün bahçesinde savrulmak
ölümüne sağdan sola bazense solunuzda büyüyen o yara ile yamaladığınız
sözcüklerden kendinize yeni bir hayat inşa etme ihtiyacı.
Her rengin solgun yüzü.
Güleç yüzü kaderin ama kederin baskın
çıktığı.
Sona gelmek belki de ve sonlanmayan
bir acı ile büyüttüğünüz o nadide fidan gönül pencerenize konan yaralı kuşun
kanadında doğan gün gibi.
Bir ritüel büyük ihtimalle şakıyan
acının nüktedan bazense fevri sesinde sonsuzluğa savrulmanın da güncesi iken
yazdığınız her şiir her cümle aslında sizden bir parça iken ve parçalanmış
hayatınızın da sertifikası kaderin kederle iş birliğinde belki de en çalışkan
öğrenci olmanızın sonucudur tüm ağır sınavlardan geçmenin verdiği telaş ve
kaygıyla sımsıkı da sarılmak adına hayata ve Mevla’ya duyduğunuz ihtiyaç ve de
sevginin üstüne hiçbir şey tanımazken…