Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 12/12/2022
Okunma Sayısı : 475
Yorum Sayısı : 1
Osmanlı  Şehzadesi  Rahip Dominic  Saint  Thomas—2.  Bölüm.

Zafire’nin doğumundan dört ay kadar sonra 2 Ocak 1642 Tarihinde Osmanlı sarayında büyük bir heyecan yaşanmaktaydı. Evet... Hatice Turhan Sultan’ın güzelliği ve Cinci Hoca’nın macunları işe yaramış ve Hatice Turhan Sultan hamile kalmıştı. Bugün ise doğum yapıyordu ama onun bir çocuk doğurması değildi sarayı heyecanlandıran. Doğacak çocuğun erkek olması gerekiyordu Osmanlı hanedanın devamı için. Doğacak çocuk kız olursa bu doğumun hiç bir kıymet-i harbiyesi olmayacaktı.
İşte o gün, başta Hatice Turhan Sultan, Valide Sultan Kösem ve Padişah İbrahim merak ve heyecanla doğumun neticesini beklerken Hatice Turhan Sultan’ın doğum yaptığı odadan gelen bebek viyaklaması ardından yükselen ‘’ Maşallah Süphanallah ‘’ nidaları ve sevinç çığlıkları içerisinde Hatice Turhan Sultan bir erkek evlat dünyaya getirdi.
Valide Kösem Sultan derhal saraydaki herkese bol bol ihsanda bulunurken bir taraftan da İstanbul halkı ihsanlara gark edildi adeta. Artık sıra çocuğa isim koymaya gelmişti. Sultan İbrahim, tahtının varisini kucağına aldı ‘’ Esselamü Aleyküm ya hadimül Haremeyn Mehmed bin Ebu İbrahim’’ Dedi ( Selamünaleyküm ey Mekke ve Medine’nin hizmetkârı İbrahim oğlu Mehmed.) Daha sonra da sağ kulağına ezan sol kulağına kamet okuyarak adını koydu: Mehmed...
Evet... Hatice Turhan Sultan da Zafire’den dört ay sonra doğum yapmıştı ama Zafire adeta bir süt ineği gibi her iki memesinden adeta fışkıran sütü ile oğlu Osman’ı fazlasıyla doyururken Hatice Turhan Sultan’ın memeleri kuru çeşme gibiydi. Damla süt gelmiyordu. Derhal bir süt anne arayışı başladı ama haremde bilinen bir tek bebek sahibi anne yoktu.
İşte bu noktada Sümbül Ağa tekrar devreye girdi ve Valide Kösem Sultan’a uzun süredir Harem’de sakladığı Zafire’nin şehzade Mehmed’e süt annelik yapabileceğini bildirdi.
Kösem Sultan dışarıdan bir kadın getirtmenin bir sürü dedikoduya sebep olacağını bildiğinden istemeye istemeye ‘’ Tamam.’’ Dedi ve Zafire bir taraftan kendi oğlu Osman’ı emzirirken diğer taraftan geleceğin padişahı ve Kanuni’den sonra en uzun süre tahtta kalacak olan Mehmed’i emzirmeye başladı. Yani Zafire, bebek Şehzade Mehmed’in süt annesi olduğu gibi oğlu Osman da Mehmed ile süt kardeş olmuşlardı.
Bebek şehzade Mehmed, Zafire’in dolgun ve muntazam memeleri sayesinde can bulurken o memeler Padişah İbrahim’in de dikkatini çekti.
Bir gün Zafire, has bahçede hem Osman’ı hem de bebek şehzade Mehmed’i emzirirken Padişah İbrahim, Zafire’yi gördü. Daha önce hiç karşılaşmadığı bu güzelliği hele hele de o muhteşem memeleri görünce adeta aklı başından gitti İbrahim’in. Hani derler ya ilk görüşte aşk işte aynen öyle oldu. İlk görüşte aşık olmuştu Zafire’ye. Ama çocuğu olan bir kadına aşık olmak hele hele de onunla halvet olmayı şiddetle arzulamak koskoca bir Osmanlı padişahına yakışır mıydı? Duyan gören ne derdi?
Kafasında bu düşüncelerin muhasebesini yapan Sultan İbrahim sonunda kararını verdi: Hiç kimse hiç bir halt yapamazdı. Babası Ahmed koskoca Fatih Sultan Mehmed’in kanunnamesini değiştirip kendi kanunu koyarak şehzade katliamını kaldırdığında kimse bir şey diyebilmiş miydi? Şimdi de bir halt edemezdi hiç kimse. Hem Hatice Turhan loğusaydı. Ona yaklaşamıyordu. Haremin diğer kızları da pek ilgisini çekmiyordu. Ama Zafire... Zafire bambaşka bir şeydi. Bir Afet-i figandı Zafire...
Padişah İbrahim artık gününü gecesini Zafire ile geçirmeye başlamıştı. Ama ilgilendiği sadece Zafire değildi. Zafire’nin oğlu Osman’ı da adeta kendinden olma bir çocuk gibi seviyor onunla oyunlar oynuyor kollarına alıp hoplatıyor zıplatıyordu.
Zafire tabii ki çok mutluydu. Hele de padişahın, herkesin ‘’ Kızlar Ağasının Piçi ‘’ dediği evladına ‘’ Şehzadem !’’ Demesi Zafire’nin gelecek için ‘’ Valide Sultan ‘’ Hayalleri kurmasına sebep oluyordu. Kısaca Zafire’nin keyfi yerindeydi. Bu durum karşısında keyfi kaçan ise Valide Kösem Sultan ve Haseki Hatice Turhan Sultan’dı.
Hatice Turhan Sultan için için kıskançlık ve öfke krizlerine girse de koskoca Osmanlı Padişahına itiraz etmesi mümkün değildi ama Valide Kösem Sultan sık sık oğlunu uyarıyordu ‘’ Yapma oğul! Bu senin tuttuğun yol yol değil. ‘’ Diye. Ama bu nasihatlar ve sitemler İbrahim’in bir kulağından giriyor öteki kulağından çıkıyordu.
Derken günlerden bir gün olanlar oldu.
Sultan İbrahim Ağabeyi Murad’ın Revan Seferi ve kazanılan zafer üzerine Topkapı Sarayında yaptırdığı Revan Köşkünün havuzunda önce omzuna yasladığı Zafire’nin saçlarını okşadı daha sonra da Osman’ı havaya atıp tutarak onunla oyunlar oynadı.
Zafire de Osman da çok mutluydular. Ta ki Hatice Turhan Sultan da yanında oğlu Mehmed’le oraya gelene kadar.
Hatice Turhan Sultan gördüğü manzara karşısında tüm gelenekleri çiğneyerek öfkeyle bağırmaya ve Zafire’ye hakaretler yağdırmaya başladı. Daha sonra da Sultan İbrahim daha ‘’ Sen ne yaparsın bre hatun? Kimin huzurunda olduğunu bilmez misin ?’’ Diyemeden ona da sertçe çıkıştı: ‘’ Kadın seveceksen senin karın benim. Beni sev. Evlat seveceksen senin evladın Mehmed’dir onu sev. ‘’ Sonra Mehmed’i kucakladı ve babası Sultan İbrahim'e uzattı.
Hatice Turhan Sultan’ın öfke krizi Sultan İbrahim’in cinnet krizine girmesine sebep oldu. O öfkeyle kendisine uzatılan oğlu Mehmed’i kaldırdığı gibi su dolu havuzun ortasına fırlattı.
Zavallı çocuk şehzade Mehmed havada bir saniye uçtuktan sonra kafası sertçe havuzun ortasındaki fıskiyeye çarparak havuzun ortasına düştü. Başından kanlar akıyordu.
Hatice Turhan Sultan, biricik evladının başından akan kanları gördüğünde sadece ‘’ Mehed’im !’’ diyebildi ve bayıldı. Sultan İbrahim küfürler savurarak kendi odasına gitmek üzere o mahalden ayrılırken, bir iç oğlanı suya atlayarak boğulmak üzere olan şehzade Mehmed’i havuzdan çıkardı. Zafire ise adeta donup kalmıştı.
Bağırış çağırışa Valide Kösem Sultan da geldi ve ileride öldürmek için planlar yapacağı ama o an için çok sevdiği torununu kanlar içinde, gelinini ise baygın vaziyette görünce olayı anladı. Hışımla Zafire’nin üzerine yürüyerek saçlarından tuttuğu gibi kafasını havuzun mermerlerine çarpmaya başladı. Ama o an için yapılması gereken daha acil işler olduğunun da bilincindeydi.
Önce torunu Mehmed’e baktı. Çok şükür sadece kaşı üzerinde kanayan derin bir yara dışında ölümcül olmamıştı bu darbe. Mehmed sağdı. Gelinini ayılttılar daha sonra. Son olarak da Kösem Sultan Kızlar Ağası Sümbül Ağayı çağırttı ve kesin emrini verdi: ‘’ Zafire ve piçini derhal saraydan uzaklaştır. Nasıl getirdiysen nereden getirdiysen oraya gönder. Bu mendebur karıyı ve piçini bir daha bu sarayda görmek istemiyorum.’’
Sümbül Ağa bu sefer emre itaatsizlik edemezdi zira Sultan İbrahim’in suyu ısınmaktaydı. Her an tahttan indirilebilirdi. Dolayısıyla şu ortamda sırtını Sultan İbrahim’e dayamak akıl kârı iş değildi. Öte taraftan Zafire’yi de bırakmak istemiyordu. Bu durumda yapabileceği tek bir şey vardı: Görevinden istifa etmek. Padişah bu istifayı kabul ederse Zafire ve Osman’ı alıp saraydan ayrılabilir ve sahip olduğu servetle hem onları hem kendisini gül gibi geçindirebilirdi.
Birkaç saniye içinde tüm bunların hesabını yapan Sümbül Ağa Valide Kösem Sultan’a ‘’ Emriniz baş üstüne Sultanım.’’Dedikten sonra vakit geçirmeden Padişah İbrahim’in huzuruna çıktı ve Zafire ile Osman’ı da yanına alarak saraydan ayrılmak istediğini bildirdi.
Padişah İbrahim ‘’ Zafire sarayın dışında olursa görüşmemiz daha tehlikesiz ve kolay olur.’’ Diye düşünmüş olacak ki Sümbül Ağa’nın istifasını kabul etti. Böylece Sümbül Ağa Zafire ve Osman Saraydan ayrıldılar.
Takvim yaprakları 1648 Yılını gösteriyordu ve maalesef o yıl Sultan İbrahim için olduğu gibi Sümbül Ağa, Zafire ve Osman için de sonun başlangıcı olan yıldı. Mehmed için ise yepyeni bir hayat başlayacaktı.
DEVAM EDECEK
( Osmanlı Şehzadesi Rahip Dominic Saint Thomas—2. Bölüm. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12/12/2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.